Halis ECE

Kıyamet, kalkmak veya ayağa kalmak demektir. Dinî ıstılâhımızda ise, Allah’ın takdir ettiği bir zamanda bütün varlıkların ölmesi/helâki, daha sonra da yeniden diriltilmeleridir.

Kıyametle ilgili Kur’ân-ı Kerim’de birçok kavram vardır. Bunlardan “Yevmü’l-kıyame” (kıyamet günü) 70 defa geçmektedir. Bunun dışında “âhiret” 26 defa… Bir şeyi örten manasına gelen “Gâşiye” 2 defa… Zamanın bir parçası anlamına gelen “Sâat” 42 defa… Gerçek olan ve cezanın hak edileceği zaman manasına gelen “Haakka” 3 defa… Bir şeyi bir şeye vurmak, bela ve şiddetli felaket anlamına gelen “Kaaria” 4 defa… Kulakları sağır eden gürültü manasına gelen “es-Sâha” 1 yerde… Dönülüp gidilecek yer anlamına gelen “Maâd” da yine 1 defa zikredilmiştir.

Herkesi kaplayacak büyük felaket anlamına gelen “Tâmmetü’l-Kübrâ” 1 yerde; ansızın kopacak olan kıyamet anlamına gelen “Vâkıa”, 1 yerde geçmektedir. Bunların haricinde ayrıca “Yevmü’l-Kebîr”, “Yevmü’l-Haşr” terkibinde 30’a yakın ifade ile kıyamet anlatılmaktadır.

Ceza günü manasına olan “Yevmü’d-dîn” ise 14 yerde vardır.
en-Nebeü’l-azıym” de yine kıyametle ilgilidir. Büyük haber manasına gelen bu ifade, aynı zamanda bir sûrenin adıdır.

Kıyametle alakalı ifadelerin yer aldığı sûreler daha ziyade Mekke’de nazil olmuştur. Bu âyetlerin hiçbirinde kıyametin ne zaman kopacağına dair bilgi yoktur. Fakat kıyamet öncesi ve kıyamet esnasında meydana gelecek olaylar hakkında oldukça geniş bilgi vardır. Mesela; kıyamet esnasında güneş dürülecek, yıldızlar kararıp dökülecek, dağlar yürütülecek, denizler kaynayacak, vahşî hayvanlar bir araya toplanacaktır. (1) Gökler yarılacak, denizler birbirine karışacak, yıldızlar etrafa dağılıp saçılacaktır. (2) Yer uzatılıp dümdüz yapılacak, içinde olanları yer dışarıya atacaktır.(3) Yıldızların ışığı silinecek, gök yarılacak ve dağlar ufalanıp savrulacaktır. (4)
***

“EŞRÂTU'S-SÂA” (KIYAMET ALAMETLERİ)

Eşrâtu's-saa”; âhir zamanda (zamanın sonları) ortaya çıkarak Kıyâmet'in yaklaştığını, kopmak üzere olduğunu gösteren belirtiler demektir. Bu belirtiler ekseriyetle Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğra) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) olmak üzere iki kısım halinde ele alınmıştır.

Kur'an-ı Kerim’de, Kıyâmet'in zamanını Allah Teala’dan başka kimsenin bilemeyeceği belirtilerek şöyle buyrulmuştur:

“(Resûlüm!) Sana Kıyâmet saatinden, onun ne zaman gelip çatacağından soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin nezdindedir. Onun vaktin O’ndan başkası açıklayamaz; o, göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah indinde/katındadır, ama insanların çoğu (bunu) bilmezler.” (5)
“(Habibim!) İnsanlar sana (kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi Allah’ın nezdendedir. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.” (6)
“Kıyâmetvakti hakkındaki bilgi, ancak Allah’ın indindedir. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilmez. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, her şeyden haberdârdır.” (7)


Kıyametin yaklaştığını, yakın olduğunu ve ansızın geleceğini ise şöyle bildirir:

“Kıyâmetyaklaştı ve ay yarıldı.” (8) Ay’ın yarılması, bilindiği üzere Resûlüllah Efendimizin (s.a.v.) büyük mucizelerinden biridir.
“Göklerine ve yerin gaybı Allah’a aittir. (Kıyamet) saatinin durumu ise, göz açıp kapama gibi veya daha az bir zamandan başkası değildir. Çünkü Allah, her şeye kadirdir.” (9)


Rabbimiz Kıyâmet alametlerinin belirdiğini haber vermekle birlikte bunlar hakkında bilgi vermez. Buyurur ki: “Onlar, Kıyâmet zamanının ansızın gelip çatmasından başka bir şey mi bekliyorlar?! Şüphesiz onun alametleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar?!” (10)
Ancak, yukarıda geçen "Saat yaklaştı, ay yarıldı" âyetinin ikinci kısmının "ay yarılacak" diye anlaşılması durumunda, bu hadise Kur'an'da zikredilen tek müşahhas Kıyâmet alameti olma hususiyeti/özelliği kazanır.
***
Hadis külliyâtlarında ise Kıyâmet'ten önce ortaya çıkacak alametlerden bahseden pekçok hadis-i şerif vardır. İslâm alimleri bu hadis-i şeriflerde dile getirilen alametlerini keyfiyetleri/nitelikleri açısından değerlendirerek -yukarıda da ifade ettiğimiz gibi- Alâmât-ı Suğrâ (Küçük Alametler) ve Alâmât-ı Kübrâ (Büyük Alametler) olmak üzere iki başlık altında toplamışlardır.

Âhir zaman olarak tarif edilen Kıyâmet öncesi dönemde dini duygu, düşünce ve davranışların zayıflaması, dini esaslara gereken önemin verilmemesi, ibadetlerin terk edilmesi, ahlaksızlığın çoğalması biçiminde kendini gösteren Küçük Alametler'in başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:

a) İnsanların bina yapmakta birbiriyle yarışmaları… (11)
b) İnsanların ölümü temenni etmeleri… (12)
c) Câriyenin efendisini doğurması… (13)
d) Hicaz'da bir ateşin çıkarak Busra'da (Şam yakınlarında bir yer) develerin ayaklarını aydınlatması… (14)
e) Fırat nehrinin sularının çekilerek, nehir yatağından altın çıkması… (15)
f) İkisi de hak iddiasında bulunan iki büyük İslâm ordusunun birbiriyle savaşması… (16)
g) İslâmî ilimlerin ortadan kalkması, cehaletin artması… (17)
h) Depremlerin çoğalması… (18).
ı) Zamanın yaklaşması, gece ile gündüzün eşit olması… (19)
i) Cinâyetlerin çoğalması, fitnelerin zuhur etmesi… (20)
j) Yahudilerle Müslümanların savaşmaları, Müslümanların Yahudileri öldürmesi… (21)
k) Zinanın açıkça işlenmesi, içki tüketiminin artması, kadınların çoğalıp erkeklerin azalması… (22)
l) Kahtân'dan bir kişinin çıkarak, insanları asâsı ile sevketmesi… (23)


Kıyâmetin büyük alâmetleri ise şu hadis-i şerifte toplu olarak şöyle analatılmıştır:

Huzeyfetü'l-Gıfârî’den (r.a) rivayet edilmiştir: Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Resûlüllah (s.a.v.) yanımıza çıkageldi. Bize:
- "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de;
- "Kıyâmet gününden konuşuyoruz" diye cevap verdik. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.);
- "Şüphesiz on alâmet görülmedikçe Kıyâmet kopmayacaktır" buyurdu ve;
"Deccâl'i, dumanı (duhan), Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, Hz. İsa’nın (a.s.) yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc’u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin vuku bulacağını söyledi." (24)

Kıyâmetin bu on büyük alameti başka hadislerde veya İslâm alimlerince şu şekilde açıklanır:

1. Deccal'in ortaya çıkışı: Deccâl, kıyâmette zuhur edecek yalancı bir kişidir, İslâm Dini'ni ve müslümanları ifsad edip, kötülüğe ve bozgunculuğa sevketmek isteyecektir. Deccal'in sağ gözünün kör olduğu, iki gözünün arasında "kâfir" yazdığı, çocuğunun olmadığı, Medine'ye ve Mekke'ye giremeyeceği, ortaya çıktıktan sonra yeryüzünde kırk gün kalacağı, bu süre içerisinde istidrac türünden bazı olağanüstü olaylar göstereceği, daha sonra da yine kıyâmetin büyük alametlerinden olan Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesiyle onun tarafından öldürüleceği sahih hadislerde belirtilmiştir. (25)

2. Duhan'ın çıkışı: Duman anlamına gelen duhan da kıyâmetin büyük alametlerinden biridir. (26) Kıyâmetin vukuundan önce dünyayı bir duman bulutu kaplayarak, kırk gün ve kırk gece kalacak, mü'minler nezleye tutulmuş gibi, kâfirler ise sarhoş gibi olacaklardır.

3. Dabbetü'l-arz'ın çıkışı: Kıyâmet'ten önce çıkacağı bildirilen bir yaratıktır. Kelime anlamı "yer hayvanı" demektir. Kur'an-ı Kerim'de "Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir çeşit hayvan (dâbbe) çıkarırız ki o, onlara, insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler." (27) buyurulmaktadır. Hz. Peygamber Dâbbetü'l-arz hakkında "Çıkacak olan Kıyâmetalametlerinden ilki, güneşin batı tarafından doğması ile, bir kuşluk vakti insanlara karşı bir dâbbenin (hayvanın) zuhurudur. Bu iki alametten biri, arkadaşından evvel olur. Akabinde diğeri de onun izi üzerinde yakın olarak meydana gelir" (28) buyurmuştur.

4) Güneşin Batıdan doğması: Güneş batıdan doğacak, insanlar topluca iman edecek, ancak daha önce iman etmemiş olanların imanları kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. (29)

5. Hazreti İsa'nın (a.s) inmesi: Ehl-i sünnet itikadına göre Kıyâmetin vukuundan önce Hazreti İsa yeryüzüne inecek, hristiyanları İslâm'a davet edecek, Deccâl'i öldürecek, Hazreti Peygamber (s.a.s)'in şerîati ile hükmedecektir. (30)

6. Ye'cûc ve Me'cûc'ün çıkışı: Kıyâmetin vukuundan önce çıkarak "yeryüzünde bozgunculuk yapacak" (31) olan asılları ve soyları belirsiz iki insan topluluğudur. (32) Hz. ZülKarneyn'in önlerine yaptığı seddin yıkılarak (33) açılması ile yeryüzüne dağılacaklar insanlara saldıracak, kentleri yakıp-yıkarak harabe haline getireceklerdir. Bazı rivayetlerde bu seddin Çin seddi olduğu zikredilir. (34)

7.8.9. Doğuda, Batıda, Arap Yarımadasında olmak üzere üç bölgede yer çöküntülerinin meydana gelmesi de Kıyâmet'in büyük alametlerindendir. (35)

10. Yemen'den çıkacak olan büyük bir ateşin insanları önüne katarak sürmesi. (36)

Ebû Dâvud ve Tirmizî'nin Sünen'lerinde yer alan bazı hadis-i şeriflere göre Hz. Mehdî'nin (r.a.) çıkması da Kıyâmet'in büyük alametlerindendir. (37)

Peygamberimiz (s.a.v.), Kıyâmetin kötü insanlar ve kâfirler üzerine kopacağını bildirmiştir. Bu hadis-i şeriflere göre Kıyâmet kopmadan önce mü'minlerin ruhları alınacak ve onlar âhirete göçmüş olacaklardır. (38)
***
İnşallah fırsat ve imkan buldukça bunları tek tek ele almaya, açıklamaya çalışacağız.


DİPNOTLAR
1) et-Tekvîr, 81/1-7
2) el-İnfitâr, 82/1-3
3) el-İnşikaak, 84/3-4
4) el-Mürselât, 77-10; Fuad Abdü'l-Bâki, Mu'cemü'l-Müfehres li Elfâzı'l-Kurân, İlgili maddeler); Isfahânî, Müfredât, 629; Firuzâbâdî, Basâir, 4/308-310;
5) el-A'raf, 7/187
6) el-Ahzâb, 33/63
7) Lokmân 31/34
8) el-Zümer, 54/1
9) en-Nahl, 16/77
10) Muhammed, 47/18
11) Buhârî, Fiten, 25; bk. Tecrid-i Sarih Terc; 1/58
12) Buharî, Fifen, 25; Müslim, Fiten, 53-54
13) Müslim, İmân, 1
14) Buhârî, Fiten, 24; Müslim, Fiten, 42
15) Müslim, Filen, 29-31
16) Buhârı, Fiten, 25; Müslim, Fiten, 17
17) Buhârî, Fiten, 4
18) Buhârî, Fiten, 25
19) Buhârî, Fiten, 25
20) Buhârî, Fiten, 4; Müslim, Fiten, 18
21) Tecrid-i Sarih Tercümesi, VIII, 341; Müslim, Fiten, 79-82
22) el-Ali en-Nâsif Tac, 5/335
23) Buhârî, Fiten, 23
24) Müslim, Fiten, 39
25) Buhârı, Fiten, 26; Müslim, Fiten, 37, 39, 40, 91, 101, 110, 112
26) Müslim, Fiten, 39
27) en-Neml, 27/82
28) Müslim, Fiten, 118
29) Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII 307; Müslim, Fiten, 118
30) Buhârî, Büyû, 102; Müslim, İmân, 242-247
31) el-Kehf, 18/94
32) Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Kitabevi, İstanbul, yyy., IV, 3288
33) el-Enbiya, 21/96
34) Muhammed Hamdi Yazır, a.g.e., IV, 3291, 3374; Buhârı, Enbiyâ, 7; Müslim, Fiten, 1,2
35) Müslim, Fiten, 39
36) Müslim, Fiten, 39
37) Sünen-i Tirmizî, IV, s.1-93: Sünen-i Ebu Davud, N. Şr. M.Abdul Hamid IV, 100, 106
38) Buhâri, Fiten, 5; Müslim, İmâre, 53; Ahmet ÖZGEN, Şamil İslam Ans. İlgili md.; Wensınck, Concordance.