Halis ECE

İcâzet”in lûgat mânâsı izin vermek, müsâade etmektir. Bu mânâda icâzet, ders okutan hocanın, talebesine okuttuğu kitap ve dersi kendisinden okuduğunu, ilimde ve yazıda tahsilini tamamladığını göstermek üzere vermiş olduğu vesîkaya (belgeye) isim olmuştur.

İcâzetlerde; okunan ders proğramları, ilmin ve okumanın değeri, ilmî ve ictimaî münâsebetler, kitâbiyat (bibliyoğrafya) ve ilmin usûlüne, tahsil tarzına (öğrenim biçimine) dair bilgiler bulunur.

Osmanlı medreselerinde verilen icâzetlerde; talebenin adı ile başlanır, hocası, hocasının hocası olarak tarihin içine doğru gidilir. Bu silsile bazan meşhur bir âlimde biter ve çoğu kez de iki cihan serveri Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’de ve bazan da Hz. Allah’ta nihâyete erer.

Böylece İslâm dini, ilim öğrenme sâhasında, ilmin kaynağının Allah Teâlâ olduğunu belirtmiş oluyor. Bu husus Kur’ân-ı Kerim’de, “Allah Âdem’e bütün isimleri (eşyânın adlarını ve ne işe yaradıklarını) öğretti. Sonra onları (evvela) meleklere arz edip buyurdu ki: ‘Eğer siz sözünüzde sâdık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin”(1) âyetindeki mânâya dayanmaktadır.

Allah Teâlâ’nın meleklere, Âdem aleyhisselâmın durumunu bildirmesinde hem tedrîsat (öğretim), hem de imtihan vardır. Bu imtihan bir müsâbaka imtihanıdır. Meleklerle Âdem aleyhisselâm imtihâna çekilmişler, Âdem babamız kazanmıştır.

İcâzetler bugünkü diplomalardan çok farklıdır. Aşağı yukarı şu bilgileri ihtiva etmekte idiler:

1. Allâh’a (celle celâlühû) hamd ve senâ,
2. Resûlüllah’a ve ashâbına salât u selâm,
3. İlme medhiye,
4. İcâzetin (yani yazılan bu senedin) ehemmiyeti,
5. Talebe ve hocalarının isimleri,
6. Okutulan kitaplar ve ilimlerin adları,
7. Allah Teâlâ’ya kadar varan hocaların silsilesi,
8. Müderrisin, talebelerinden kendisini unutmamasını, Allah tarafından af ve mağfiret dileği ile hakkında hayır duâda bulunmalarını istemesi,
9. Talebelerine, nasıl bir tâlim ve terbiyede bulunmaları gerektiği hakkındaki tavsiyesi,
10. Sonunda imza ve icâzetin veriliş tarihi bulunur.

TASAVVUFTA İCÂZET NEYE DENİR?

Tasavvuftaki icâzete gelince...
Bir şeyhin, muhip ve müridleri yetiştirmesi, ümmet-i Muhammed’e Allâh’ın emir ve yasaklarını, Peygamber’in (s.a.v.) sünnetlerini, dinini, kitâbını öğretmesi, feyz-i İlâhî’yi kalblerine tevzi‘ etmesi (dağıtıp yayması) için, ehil ve liyâkatli bir mürîdine izin vermesidir.
Bu izni isbât eden yazılı belgeye de “icâzetnâme” denir.
Yine müridlerin mühim iş ve hizmetlerde, bilhassa yolculuğa çıkarken şeyhten izin almalarına da icâzet denir.(2)

DİPNOTLAR
(1) Kur’ân-ı Kerim, Bakara sûresi, 2/31.
(2) Hânî, Muhammed b. Abdullah, Behcetü’s-Seniyye, Kahire, 1308, s. 45.

Go to top