Halis ECE

İslâmiyet’ten önce Araplar, cuma gününe “arûbe” derlerdi. Mekke’de Kureyşliler cuma günü toplantı yapmaya başlayınca, Ka‘b bin Lüeyy’in ilk olarak bu güne “cuma” ismini verdiği nakledilir. (1)

İslâmiyet’te cuma gününün dünyanın başlangıcına, sonuna ve âhirete kadar uzanan bir yeri ve değeri vardır. Diğer semâvî dinlerde de cuma gününe dikkat çekilmiş; fakat onlar, bunu bir kenara bırakarak başka günlere teveccüh etmişlerdir.

Bir hadîs-i şerifte buyrulmuştur ki: “Nebî sallallâhü aleyhi ve sellem’e cuma gününe niçin bu ismin verildiği sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: ‘Şüphesiz babanız Âdem’in yaratılışı o günde toplandı. Kıyâmet o günde kopacak, yeniden dirilme ve insanların hesap için yakalanması o günde olacaktır. Cuma gününün üç saatinin sonunda öyle bir an vardır ki, o anda duâ edenin duâsı kabul olunur.” (2)

Cuma namazına bu ismin verilmesinin sebebi, Müslümanlar’ın bu namazı kılmak için toplanmalarıdır. Bir görüşe göre de bu günde toplanmış olan hayırlar sebebiyle bu ismi almıştır.

Mekke’de hicretten önce cuma namazı kılınmamıştır. Dârekutnî’nin naklettiğine göre Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), Akabe bîatlarından sonra Mus‘ab bin Umeyr’i (r.a.) Medîne’ye muallim olarak göndermiş... Kendisine, cuma günü toplanarak, öğle vaktinde iki rek‘at namaz kılmalarını yazıyla bildirmiştir. (3) Bunun üzerine Müslümanlar, Es‘ad bin Zürâre’nin (r.a.) Medîne dışındaki evinde toplanmış ve cuma namazı kılmaya başlamışlardır.

İbn-i Sîrîn (rh.)’den gelen bir rivâyete göre, Medîne Müslümanları Resûlüllah Efendimiz henüz oraya hicret etmezden ve cuma namazının farziyetini haber veren âyet inmezden önce bu namazı kılmışlardır. O güne “cuma” adını verenler de onlardır.

Cuma sûresinin, cuma namazının farz kılındığını bildiren, “Ey îmân edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, Allâh’ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın...” (4) âyet-i kerimesi, Medîne’de inmiştir. Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz de ilk cuma namazını hicret esnasında Sâlim bin Avf Oğulları’na ait Ranunâ vâdisinde kıldırmıştır. (5)

DİPNOTLAR
(1)Kurtubî, Ahkâmü’l-Kur’ân, 18, 97-98
(2)İmam Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2, 311
(3)Süyûtî, Dürrü’l-Mensûr, 6/218
(4)el-Cum‘a, 9
(5)İbn Mâce, Sünen, İkâme, 78
Go to top