Muhterem efendim; nazar olmasın diye takılan taşın ve rahatlık verdiği söylenen TAŞLARIN evlerde bulundurulmasının hükmü nedir? Maasselam

 ******* 

Değerli kardeşim;

Bir defa malumunuz nazar, inkârı kabil olmayan bir gerçektir. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:

“Göz değmesi (nazar) haktır. Deveyi kazana, insanı da mezara girdirir.” [Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2, 76] “Nazar haktır, kader ile yarışan birşey olsaydı, nazar değme işi yarışıp onu geçerdi (kaderi değiştirirdi).” [Müslim, Sahih, Selâm, 42; İbn Mâce, Sünen, Tıb, 3] Ancak unutmamak gerekir ki, nazarın tesirini yaratan da, onu önleyen de gene Allah Teala’dır. Hakiki mü’min buna böyle inanır, böyle kabul eder.

O bakımdan söz konusu taşın / taşların bizzat nazarı önleyeleceğine inanmak caiz olmaz, bu niyetle takmak / takınmak haram olur. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Kim birşey takarsa, ona havale edilir.” [İmam Ahmed, Müsned, 4, 311] “Allah, nazar boncuğunu takan kimsenin işini tamamlamasın.” [Hâkim ve İmam Ahmed rivayet etmiştir; Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar II ,  259] Binaenaleyh bu niyetle bulundurulması, takılıp kullanılması caiz değildir.

Fakat bu inançla olmayıp, hakiki müessirin yani kötü nazara gerçekte mâni olanın Cenab-ı Hak, bunların ise sadece birer sebep-vesile olduğuna inandıktan sonra nazar için mavi boncuk, taşlar ve benzeri şeylerin takılması veya takınılmasında bir mahzur olmaz.  Nitekim bu meseleye İbn Âbidin (rh.) şöyle açıklık getirmiştir:

“Nazar değmemek için tarlaya kemik, korkuluk, hayvan kafası koymak caizdir. Bir kadın tarladaki mahsûle nazar değmemesi için ne yapacağını sorunca, Rasûlullah (s.a.v.), ‘Tarlaya hayvan kafası as’ buyurur. Bakan, önce bunu görüp tarladaki mahsûlü sonra görür.” [A.g.m., Reddü’l-Muhtâr, 5, 232, 275]

Velhasıl, bizzat nazar boncuğu / taşlar  veya hayvan kafası nazarı önlemez. Nazarı önleyen Allah Teala’dır. Bakan kimse önce bunları görünce, gözlerinden çıkan zararlı şûalar bunlara isabet eder; kişiye ya da mahsûle zararı olmaz. Böylece korunmuş olurlar.

Araplar onları çocuklarına temîme yani nazarlık olarak takarlar, onlarla çocuklarından nazarı, kötü bakışları uzaklaştırdıklarını sanırlardı. İslâmiyet bunu kaldırmıştır. Onlar, bizzat nazarlığın kendisinin şifâ ve devâ kaynağı olduğuna inanıyorlardı. Hatta İbn Esîr’in (rh.) beyanına göre, bunları Allah’a ortak koştular; çünkü onlar nazarlıklarla (temîmelerle), kendileri hakkında yazılmış kaderlerin değişip yok olmasını beklerlerdi… İslâm’da yasaklanan budur. Yoksa kötü nazarın def’ine vesile olması için takılan mavi boncuklarda, asılan taşlarda, ekili tarlaların içerisine dikilen hayvan kafası ve benzeri korkuluklarda beis yoktur. Fıkıh kitaplarının yanında fetvâlarda da belirtilmiştir. Bunların şirk ve hurâfe olarak değerlendirilmesi yanlış olur. Vesselâm…

Ayrıca bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/739-nazar.html

 

Go to top