İki arada bir derede kaldım.
Merhaba, eski patronumla yaşadığımız bir mevzuyu anlatmak istiyorum.
Bundan 4 sene önce çalıştığım işyerine, patronum, işçiye ihtiyacı olmamasına rağmen bir amcayı iyilik yapmak amacıyla yanına aldı. İşyerinde geceleri bekçilik yapıyordu. Sigortasını da yaptırmadan 4 sene çalıştırdı.
Ben geçen sene o işyerinden ayrıldım ve kendi işimi kurdum. işimi kurarken de patronum biraz yardım etti.
Ben ayrıldıktan 1 sene sonra eski patronumla yanına aldığı amcanın araları açılmış ve amca işten ayrılmış.
Ayrıldıktan sonra da avukata başvurmuş ve “4 sene sigortasız bir şekilde beni çalıştırdılar” diyerek tazminat davası açmış. Eski patronum da bunun üzerine beni arayarak bu amcaya tazminat ödememek için mahkemede benden yalancı şahitlik yapmamı istiyor. Çünkü bu amcayı zorla orada çalıştırmadığını ve kendi isteğiyle çalıştığını söylüyor. Hatta amcaya anlaşma bile teklif etmiş. Ancak amca bunu kabul etmemiş.
Ben eski patronumu bu konuda haklı, amcayı da haksız görüyorum. Ancak mahkemede de benden,
“Bu amca burada çalışmadı” şeklinde ifade vermemi istiyor. Yani yalancı şahitlik yapmamı istiyor. Ben de,
yalancı şahitlik yapmak istemiyorum. Ayrıca eski patronum ile iş ilişkilerimiz de var ve ben bunun devam etmesini istiyorum. Tam anlamıyla “İki arada bir derede kaldım.”
Şeriat ölçüsünde bu konuda nasıl hareket etmem gerekiyor. Lütfen açıklayıcı bir cevap bekliyorum. Galip Erçin
*******
Bunun nesini soruyorsunuz ki? Her şey ortada, öyle değil mi? Sıradan bir Müslümanın bile rahatlıkla eğrisini-doğrusunu düşünebileceği kadar basit ve net! Niçin şaşkın ördek gibi “İki arada bir derede” ya da “bî-namaz gibi iki cami arasında kalıyorsunuz?” Yani lâf ola beri gele! Aslında ortaya koyduğunuz tablo hiç de öyle bir manzarayı yansıtmıyor. Kanaatimce canınız sıkılmış, oturup bir soru yazmış ya da yazmaya bile gerek görmeden bir yerlerden böyle bir soru kopyalayıp göndermişsiniz.
Lütfen rica ediyorum; gereksiz, faydasız, anlamsız sorular göndermeyin. Vebâl altında kalırsınız. Çünkü başta âcizane ben dahil, pek çok insanın hukukuna girmiş olursunuz. İşimiz-gücümüz sadece bu gelen sorulara cevap yetiştirmek değil. Onca kıymetli vakitlerimizden bunlara da zaman ayırmaya çalışıyoruz. Hal böyle olunca, bizim de eleme yapmamız zaruri oluyor. Cevap vermediğimiz sorular, bu kategoriye dahil lüzumsuzluklardır, düşüncesizliklerdir.
Bu hatırlatmaları yaptıktan sonra, istiyorsanız sizin meseleyi de kısaca konuşabiliriz.
Hiçbir surette yalancı şahitlikte bulunmayınız, vebâli-günahı büyüktür. Eski patronunla sürdüreceğin ticari ilişkilerden elde edeceğin kazançla filan karşılayamazsın öbür âlemde onun cezasını… Detaylı bilgi için bkz. http://www.halisece.com/islami-yazilar-ve-makeleler/83-dogru-sahitlik-edin-adaleti-ayakta-tutun.html
Söz konusu amcanın durumu da kendisini ilgilendirir. Bir başkası aleyhine / lehine yalancı şahitlik edip kendinizi ateşe atmayınız. Şahitlikte yapılması gereken; doğru neyse onu konuşmak, onu ortaya koymaktır. Filasıl haklı olduğu noktada tabii ki denilecek bir şey olamaz. Ama aslolan hüküm, patronla aralarında geçen konuşma hangi yönde olmuşsa odur. Her iki tarafın da ona uyması icap eder. Sözleşmenin yazılısı, sözlüsü uhrevi hukuk açısından neticeyi değiştirmez. Her ne kadar dünyada farlılık arzetse de…