Selâmün Aleykum Hocam. 

Safi mezhebine mensup oldugunu söyleyen bir bayan, namazin her rekatinde tenine degmeden kafasinin uzerinden tekbir aliyor, ve ellerine erkekler gibi göbeginin üzerine bagliyor, ve bunu sahih olan hadisi serifle sabit oldugunu söylüyor. Ne söyleyebiliriz? Vesselam.. kamer 

*******

Ve aleyküm selam.

Değerli kardeşim; bir soru için iki ayrı rumuz-isim (kamer-bedia) kullanmanıza gerek yok, bu bir. İkincisi, bu sefere mahsus olmak üzere sorunuzu cevaplamaya çalışayım. Ancak sizlerden ricam; bu gibi meseleleri kendi bünyenizde halledip, bizim vaktimizden ve sıhhatimizden çalmamanızdır. Lütfen… Daha önce de hatırlattığımız gibi, fazla çalışmamıza müsaadeleri yok hekimlerimizin, bir nevi mecburi istirahat halindeyiz.

Madem o hanımın uygulamalarının sünnete-mezhebine muvafık olup olmadığını merak edip öğrenmek istiyorsunuz, o halda yapmanız gereken; meseleyi yine ona sorup öğrenmek, ya da bir Şâfiî ilmihalini elinize alıp oradan bakıp halletmektir. Ya da varsa kütüphanenizde el-Cezîrî’nin el-Mezâhibü’l-Erbaa’sından da merakınızı giderebilirsiniz.

***

Bilindiği üzere Hanefi ve Malikilere göre, rukûda ve rukûdan kalkmada, iftitah tekbiri dışında elleri kaldırmak sünnet değildir. Dayandıkları delillerden biri, İbni Ömer’den (r.anhuma) rivayet edilen şu hadistir:

“Nebî (s.a.v.) namaza başlayınca ellerini kaldırır, sonra bir daha ellerini kaldırmazdı.” [Ebu Davud, Sünen, Salat, 117]

Delillerinin ikincisi de İbn Mesud’un (r.a.) fiilidir. O;

Size Rasûlullah’ın (s.a.v.) namazını kıldırayım mı? dedi ve Namaz kıldırdı, ellerini iftitah tekbirinden başka yerde kaldırmadı.”

Hz. Bera’dan (r.a.) da şöyle rivayet olunmuştur: “Rasûlullah’ı (s.a.v.) iftitah tekbiri alırken gördüm. Ellerini kulaklarına yakın kaldırmıştı. Sonra (namazdan çıkıncaya kadar) başka kaldırmadı." [Ebu Davud, Sünen, Salat, 119]

Yine ondan bir başka rivayet ise şöyledir:

“Rasûlullah (s.a.v.) ile namaz kıldım. Ebu Bekir ve Ömer ile de beraber namaz kıldım. Onlar iftitah tekbiri dışında ellerini kaldırmazdı.” [Ebu Davud, Sünen, Salat, 119; Tirmizi, Sünen, Salat, 191; Nesai, Sünen, İftitah, 110]

Şâfiîler ile Hanbelîlere göre iftitah tekbiri dışında rukûda, rukûdan kalkışta iki eli kaldırmak sünnettir. Çünkü mütevâtir sünnette yirmi bir sahabeden bu durum rivayeten sabittir. [en-Nazmu’l-Mütenâsır Mine’l-Hadîsi’l-Mütevâtir, 58] Bunlardan biri de, üzerinde ittifak edilen İbn Ömer (r.anhuma) hadisidir. O şöyle demiştir:

Nebî (s.a.v.) namaza kalkınca iki elini omuzlarının hizasına gelecek şekilde kaldırır, sonra tekbir alırdı. Rukûya varmak isteyince de ilk tekbir de olduğu gibi yine iki ellerini kaldırır ve şöyle derdi:

“Semi Allûhu limen hamideh. Rabbena ve lekel hamd.” [Şevkanî, Neylü’l-Evtar, II, 179-182]

Şâfiîler kendilerince esahh olan kavilde şunu ilave etmişlerdir (Nitekim İmam Nevevî’nin de görüşü budur):

Birinci teşehhütten kalkınca yine elleri kaldırmak müstehaptır. Bunun dayandığı delil Nâfi’in hadisidir. Nafi (r.a.) şöyle demiştir: “İbn Ömer (r.anhuma) namaza girdiği zaman tekbir getirir ve ellerini kaldırırdı. Rukûya gidince de ellerini kaldırırdı. İbn Ömer bu durumu Nebî sallallahu aleyhi veselleme kadar ref etmiştir.” [Bu hadisi Buharî Sahîh’inde rivayet etti. el-Mecmu’, III, 424; el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletühu (terc.) cilt: 2]

Şâfiilerle Hanbelîler göre elleri bağlamanın şekli şöyledir:

Sağ el sol elin bileği üzerine, yahut ona yakın bir yere konur ki, bilek, kolun başparmağı takib eden eklem tarafıdır. Fakat Hanefîlere göre, sağ elin iç kısmı, sol elin üst kısmı üzerine konur. Bu durumda baş parmak ile küçük parmak bilek üzerinde halka yapılır. Kadınlara gelince iki elini göğsü üzerine halka yapmaksızın koyarlar. Çünkü bu durum kadınların tesettürleri ile ahenk teşkil eder.

Hanefîler ile Hanbelîlere göre, namaz kılan kişi iki elini göbeğin altına koyar. Çünkü Hz. Ali'den (r.a.) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: "Sağ elin sol el üzerine göbeğin altına konması sünnettendir."

Şâfiîlerde müstehap olan, iki elin sola meyilli olarak, kadınlarda göğüs üzerine ve erkeklerde göbeğin üstüne konmasıdır. Çünkü insanın kalbi soldadır. Dolayısıyla eller en şerefli uzuv üzerine konulmuş olur. Bunun müstenidatı da Vail b. Hucr'dan (r.a.) rivayet olunan, "Rasûlullah’ın (s.a.v.) namaz kılarken iki ellerinden birini diğeri üzerine koyduğunu gördüm" hadisidir. Bunu, İbn Huzeyme'den (rh.) rivayet edilen başka bir hadis de teyid etmektedir.

Mâlikîlere göre, namazda iki elin vakarlı bir biçimde salıverilmesi menduptur. Kuvvetle bırakılması değil. Eller ön taraftan bırakılmaz. Çünkü bu durum huzurlu olmaya aykırıdır. Nafile namazlarda ellerin göğüs üzerinde bağlanması ve tutulması caizdir. Çünkü bu namazlarda zaruretsiz olarak bir yere dayanmak caizdir. Fakat farz namazlarda kabz mekruhtur. Çünkü bu hâl bir yere dayanmak gibidir. Bunu bir yere dayanmak için değil de sünnet olduğu için yaparsa mekruh değildir. Bunun gibi her hangi bir şeyi kastetmeksizin yaparsa yine mekruh olmaz.

***

Evet, meselenin amelde dört Ehl-i Sünnet mezhebine göre tahlili-terkibi-cevabı budur. Mezhep imamları ise elbette ki her biri bu hükümleri, ayet ve hadislerden istinbat etmişlerdir. Dayandıkları delilleri ise fıkıh kitaplarında açıkça belirtilmiştir. Bütün Sünnî Müslümanlara tavsiyemiz; ayet ve hadis mealleriyle değil dört hak mezhepten hangisine mensup iseler, mutlaka onun müftâ bin olan görüşlerine uymaları... Mecbur kalmadıkça da taklit yolunu kullanmamalarıdır. Çünkü bunun sonucu, mezhepsizlik felaketidir! 

Size ve diğer bütün üyelerimize de tavsiyemiz; yukarıda ifade ettiğimiz gibi, bu ve benzeri günlük ilmihal bilgilerine dair basit sorularla siteyi meşgul etmeyip, itikadî-amelî ve ahlâkî temel ilimleri, mutlaka mezhebinizne ait sağlam bir ilmihal kitabından öğrenmeye gayret etmenizdir. 

Go to top