Selamün aleyküm hocam, Sübhanallahi mil’el mizan duasının faziletini duyuyoruz, okumayada çalışıyoruz, kaynağını soranlar oluyor, bunun hakkında bilgi verebilirmisiniz?  Allaha emanet olun. Ümmühan Sarıgül

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Bahsettiğiniz tesbih-tehlil ve tekbir’in faziletiyle alakalı hadis-i şerif, aşağıda kaydedeceğimiz üzere, İmam Süyûtî’nin (rh.) Cemu’l-Cevâmi’ ve Câmiu’s-Sağîr’inin belli bir düzene (ale’l-ebvâb: bâblara-bölümlere) göre yeniden tasnif edilen ve bazı ilaveler de yapılarak, Alaaddin Ali el-Muttakî (rh. v. 975/1567) tarafından hazırlanan Kenzü’l-Ummâl isimli hadis kitabında mevcuttur. Kitap, âlimler tarafından kaynak olarak kabul edilen bir eserdir. Yine bu eser, bizzat müellif Alaaddin Ali el-Muttakî (rh.) tarafından, mükerrer hadisler çıkartılıp, yaklaşık üçte bire indirilerek “Müntahâbu Kenzü’l-Ummâl” adıyla kısaltmıştır. Bu da ilgilenenlerin bilgisine…

***

Sadedinde olduğumuz hadis-i şerife gelince...

Hz. Ali’den (r.a.) rivayet olunduğuna göre o, Nebî sallellâhu aleyhi vesellem’den şöyle işitmiştir:

Her kim ömrünün uzun (bereketli ve mes'ud) olmasından hoşlanırsa, düşmanlarına karşı yardım olunmayı severse, rızkında bolluk olmasını dilerse, kötü ölümden korunmayı isterse; akşama erdiğinde ve sabaha kavuştuğunda (şu tesbih, tehlil ve tekbiri) üç kere söylesin:

‘Sübhânellâhi mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arşi

Ve Lâ ilâhe illellâhu mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arşi

Ve Allâhu ekberu mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arş.”

Duanın manası: “Allah Teala’yı; Mizân’ın dolusunca, ilminin hudutsuzluğunca, rızâsına erinceye dek ve Arş-ı A’lâ’nın ağırlığınca tesbih (noksan sıfatlardan tenzîh, kemâl sıfatlarla tavsîf) ederim. Yine Allâh’ı, Mizân’ın dolusunca, ilminin sonsuzluğunca, rızâsına ulaşıncaya kadar ve Arş-ı A’lâ’nın ağırlığınca tevhîd (ile O’ndan başka ilah olmadığına şehadet) ederim. Ve yine Allâh’ı Mizân’ın dolusunca, ilminin sınırsızlığınca, rızâsına kavuşuncaya değin ve Arş-ı A’lâ’nın ağırlığınca tekbir ederim (en büyük O’dur, azamet sahibidir, yüceler yücesidir).” [A.g.m., Kenzü’l-Ummâl, Hadis no: 4955]

***

Bazılarının yalnızca “Sübhânellâhi mil’el-mîzân…” diye okuduğu bu duâyı, bizzat rahle-i tedrislerinde bulunma şerefine nail olmuş olan hocaefendilerimiz, Üstâzünâ Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretlerinin, namazdan sonraki tesbih-tahmid ve tekbir ile üç şekilde, yani “Sübhânellâhi mil’el-mîzân… el-Hamdü lillâhi mil’el-mîzân… Allâhu Ekberu mil’el-mîzân…” diye okunmasını tavsiye buyurduklarını naklederler. Nitekim yukarıda zikri geçen hadis-i şerifte de üç ayrı şekilde vârid olduğu görülmektedir. Ancak bu rivayette, “el-Hamdü lillâhi mil’el-mîzân” yerine “Lâ ilâhe illellâhü mil’el-mîzân” diye gelmiştir. “el-Hamdü lillâhi mil’el-mîzân…” terkibi de, kuvvetle muhtemeldir ki, diğer muteber kaynaklarda mevcuttur. Yoksa Vâris-i Rasûl (k.s.) hazretleri niçin öyle okusun! Ya da O öyle okuduğuna göre, O'na tebaan bizler de O'nun gibi okuruz. Ayrıca araştırmalarımız esnasında şayet karşılaşırsak, onları da naklederiz inşâallah…  

Go to top