selamun aleyküm
hocam sizlere kafama takılan bir soruyu sormak istiyorum
1-ben arkadaşların yanında konuşurken okey oynamak kumar olmayınca caiz diye falan söyledim.bunu bir hocada duymuştum.ama 2 üçsene sonra öğrendim ki caiz değilmiş.şimdi benim öyle laf arasında söylediğim bu şeyi o söylediğim arkadaşlara bunun caiz olmadığını söylemelimiyim.birde hocam orada toplu haldeydik ve kimin o an beni dinlediğini tam olarak hatırlamıyorum.ama oraya bi 20 kişi falan gittik ama beni dinleyen 5 kişi falandı.şimdi ben o 5 kişiyi hatırlayamıyorsam o 20 kişiye bir şekilde ulaşıp bunun caiz olmadığını söylemem mi lazım.bu konu çok kafamı kurcalıyor hocam
2-hocam bir de mesela birilerine bir şey ile ilgili helal haram diye söylesem.daha sonra o söylediğim şey yanlış olsa ben o söylediğim kişilere bunu hemen ulaştırmalımıyım.ulaştırmazsam bunun bana vebali ne olur.günah mı olur yoksa küfür mü.çünkü başıma böyle birşey geldi ama senelerdir hiç konuşmadığım bir kişiye bunu söyemeye çekiniyorum.belki de benim o sözümü ciddiye bile almadı.şimdi ben bunu söylemezsem bunun vebali ne olur. o kişilere bunu ulaştırmadığım zaman içerisinde sanki dinden çıkmışım gibi geliyor.
hocam Allah razı olsun. serkan koyu
*******
Ve aleyküm selam.
1- “ben arkadaşların yanında konuşurken okey oynamak kumar olmayınca caiz diye falan söyledim.bunu bir hocada duymuştum.ama 2 üçsene sonra öğrendim ki caiz değilmiş.şimdi benim öyle laf arasında söylediğim bu şeyi o söylediğim arkadaşlara bunun caiz olmadığını söylemelimiyim.birde hocam orada toplu haldeydik ve kimin o an beni dinlediğini tam olarak hatırlamıyorum.ama oraya bi 20 kişi falan gittik ama beni dinleyen 5 kişi falandı.şimdi ben o 5 kişiyi hatırlayamıyorsam o 20 kişiye bir şekilde ulaşıp bunun caiz olmadığını söylemem mi lazım.bu konu çok kafamı kurcalıyor hocam”
Bunun vebâli çok büyüktür. Kasten ve beğenerek harama helâl veya helâle haram diyen küfre girer. Bilmeden şu caizdir-helâldir, şu caiz değildir haramdır demek de tehlikelidir, büyük günahtır. Onun için hiç bir mü’min bilmeden konuşmamalı, fetva vermeye cür’etkâr olmamalıdır. Ayrıca meseleleri kendi mezhebi çerçevesinde değerlendirmeli, kendi mezhebine uymalı, kendi mezhebindeki âlimlerin verdiği hükümlere-fetvalara göre amel etmelidir. Mecburiyet ve zaruret halleri dışında diğer mezhep ve müçtehitleri taklitten de sakınmalıdır. Bir meseleyi bilmeden, tam olarak araştırıp soruşturmadan, caizdir veya değildir demekten şiddetle kaçınmalıdır! Fetvâ sorumluluğu büyüktür. Bunun şakası-makası olmaz, hafife alınmaz! Fetvâ vermek ya da dinî bir meseleyi aydınlatmak, bunun ehil ve erbabı açısından ne kadar büyük bir sevapsa, yeterli ilme, birikim ve donanıma sahip olmayanların fetva vermeye yeltenmesi de bir o kadar vebâli muciptir, haramdır. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) bu noktada da ümmetini uyararak buyurmuşlardır ki:
“Bilgisi bulunmadığı halde fetvâ veren onun günahını üstlenir.” [Ebû Dâvûd, Sünen, İlim, 8]
“Sizin fetva vermeye en cüretkâr olanınız, Cehennem’e atılmaya en cesaretli olanınızdır.” [3 Dârimî, Sünen, Mukaddie, 20]
O bakımdan büyük âlimlerinden birçoğu bilmedikleri meseleler kendilerine getirildiğinde “Bilmiyorum” diyebilmişler ve onun sorumluluğu altına girmemişlerdir. Hatta “Lâ edrî nısfü’l-‘ilm: bilmiyorum sözü ilmin yarısıdır” ifadesi, âlimler arasında meşhur olmuştur.
Sizin durumunuza gelince…
Fetvada hata iki şekilde olabilir. Eğer gerekli donanıma sahip olmayan birisi -ki sizin durumunuz bunu gösteriyor- duyuduğuna göre böyle bir fetva vermiş ve hatasını sonradan anlamış ise bu şahıs günahkârdır, pişmanlıkla tevbe ve istiğfar etmelidir. İlgili kişiye / kişilere ulaşıp (bunlar 5’tir veya 20’dir, ne kadarsa ve kimlere ulaşabiliyorsa) onları derhal ikaz ederek yanlışını düzeltmeli, meselenin doğrusunu hatırlatmalıdır. Ayrıca bir daha böyle haltlar işlememeye azami çabayı göstermelidir. Bunun bir başka çıkış ve kurtuluş yolu olmaz. Türkçemizde meşhur sözdür; “Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder.” Hafizanallâh… Binaenaleyh yarım doktor durumuna da, yarım hoca vaziyetine de düşmekten şiddetle kaçınmalıyız.
2- “hocam bir de mesela birilerine bir şey ile ilgili helal haram diye söylesem.daha sonra o söylediğim şey yanlış olsa ben o söylediğim kişilere bunu hemen ulaştırmalımıyım.ulaştırmazsam bunun bana vebali ne olur.günah mı olur yoksa küfür mü.çünkü başıma böyle birşey geldi ama senelerdir hiç konuşmadığım bir kişiye bunu söyemeye çekiniyorum.belki de benim o sözümü ciddiye bile almadı.şimdi ben bunu söylemezsem bunun vebali ne olur. o kişilere bunu ulaştırmadığım zaman içerisinde sanki dinden çıkmışım gibi geliyor.”
Bu sorunuz da ilk soruyla ilintili. Tabii ki ‘doğru’ olan hükmü hemen ulaştırmalısın. Madem öyle bir halt ettin, o haltı derhal düzeltmelisin. Elbette ki vebâli olur ve büyüktür. Bilmeden ve kastetmeden böyle sözleri söyleyenler için belki dinden çıktı diyemeyiz. Ama haramları beğenerek ve haramlığına itiraz anlamında helâdir diyenin dini tehlikededir. Allah’a sığınırız.
Ağzımızdan çıkana dikkat etmemiz lazım. Fetvada cür’etkâr olmamalıyız. Kılı kırk yarıp öyle konuşmalıyız. Mecbur musun her sorulana cevap vermeye! Sen kimsin? Müfti’s-sikaleyn misin be insan! Bilmiyorsan ‘Bilmiyorum’ demesini bileceksin. Meseleyi bilene havale edeceksin. Ya da oturup araştıracak ve öyle konuşacaksın.
Hâsılı, söz konusu hatanı da mutlaka tashih etmen / düzeltmen gerekir. Ne demek ‘senelerdir hiç konuşmadığım bir kişiye bunu söyemeye çekiniyorum.’ Bir defa mü’minin mü’min kardeşine üç günden fazla dargınlığı-küslüğü caiz değil. O ayrı bir vebâl ve günah. Gidip barışacaksın. Söylediklerini ciddiye alıp almadığını, aldı ise yanlışlığını hatırlatacaksın. Bunu yapmazsan, belki dinden çıkmış olmazsın ama büyük vebâl / günah altına girmiş olursun.
Ayrıca meselenin soran açısından hükmü ve değerlendirmesiyle alakalı da bkz.
http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-1620.html