Selamün Aleyküm abi, öncelikle nasılsınız dua eder dua bekleriz.

Abi acil cevap vermem gereken bir soru geldi bende siz büyüğümüze sormadan cevap vermeyi uygun bulamadım.

Abi sorum şöyle:

Damadı niyetine torununa sadaka-ı fıtr verse olurmu?Damadı çocuklarının nafakasina harcamama ihtimali var yani gayri meşru işlere harcama riski var damadı kızı fakir torunları fakir.

Damada ve geline zekat fitre olur biliyorum ama adamın damadı sarhoş verse şişeye verecek ne yapması lazım?

Nasıl bir çözüm bulunabilir?

Selam ve dua ile abi. hadime hadime – gmail

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Sadak-i fıtr’ın kimlere verilip verilmeyeceği belli. Bildiğiniz gibi fakir olan damada ve geline de verilebilir. Bununla beraber verilen kişinin sâlih yani iyi bir Müslüman olması da tercih sebebidir. Madem damadı öyle; onun niyetine niçin ve nasıl verecek fitresini, özellikle de verilmemesi gereken füruuna-torunlarına?..

Bir fakirin kendisine verilmeyen fitre onun sayılır mı? Temlik gerçekleşmiyor ki bu muamele caiz olsun? Vermeyi düşündüğü-niyetlendiği fakirin (damadın) haberi olmadan, fitre verilmesi caiz olmayan torunlarına veriyor… Dolayısiyle meseleye neresinden bakarsanız bakın, torunlara fitre niyetiyle verilen bu meblağ, fitre yerine geçmez, sahih olmaz, kişi boçlu kalır.

Onun için, doğru dürüst bir yere-Müslümana versin o kişi fitresini… Torunlarına da ayrıca yardım etsin. Zaten fitre dediğin ne! At ile deve değil ki! Altı üstü 15 lira değil mi? Hangi yırtığa yama olacak ki bu para? Onunla mı ihya edecek torunlarını!..

Ayrıca insanlık ölmüş mü? Aç-açık kaldıklarında kim bakacak onlara? En başta anne-baba, büyükanne-büyükbaba ilgilenmeyecek mi o çocuklarla? Meseleye sadece fıkhî-hukuki açıdan bakmamak, ayrıca ahlâkî perspektiften de değerlendirmek lazım. Tamam mı?

Bu cümleden olarak usûl ve fürûa niçin zekât ve fitre verilmiyor düşündünüz mü? Çünkü onlara, zaten bakmakla mükellefiz de ondan…

Hâsılı, yüce dinimiz İslâm yalnızca kuru hukuk kaidelerinden-esaslarından oluşmuyor; yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, onun ahlâki yönü / diyanet ciheti de var. Bunlar görmezden gelinerek İslâm toplumu dizayn edilemez. Mesela aileyi düşünün… Fıkhen / hukuken kadın ve erkeğin yapması gerekenler bellidir. Ama ne karı ne de koca bu benim vazifem değildir deyip içtimai-ahlakî vazifelerini, toplum nazarında yapmaları gerekeni boş veremez. Verirlerse ne olur? İşte bugünkü gibi aile hayatı çivi tutmaz, darmadağın olur. Hemen her gün yeni-yeni boşanmalarla karşı karşıya kalırız. Öyle değil mi?

Bilmem anlatabildim mi?

Go to top