Selamun Aleykum hocam.Muhaddis Hakimin Mustedreki hakkinda hadiste mutesahil oldugu icin gevsek davrandigi ve sahih hadisleri toplamak icin yazdigi kitaba zayif hatta uydurma hadislerde ekledigi soyleniyor.Dogruluk payi var mi? Abdullah ubeydullah – Facebook

*******

Ve aleyküm selam.

Hadis ilminde cerh ve ta’dil âlimleri meslekî tavır bakımından  Müteşeddid, Mutavassıt (mutedil-munsıf)  ve  Mütesâhil olarak değerlendirilmiştir. Sözünü ettiğiniz ifadede de, herhalde İmam Hâkim’in (rh.) hadiste mütesâhil âlimler kategorisine dâhil bir zât olduğu ve Müstedrek’inin de ona göre değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmek istenmiş. Fakat söz maksadı aşıp, 'uydurma' hadislerden de bahsedilmiş. Hemen belirtelim ki, bunun doğruluk payı olamaz ve düşünülemez.

Dilerseniz meseleyi Usûl-i Hadis penceresinden ele alarak tahlil edip cevaplamaya çalışalım.

Bilindiği gibi hadisleri aktaran kişiye Râvi denilir. Bu râvilerin dini, ahlâkı, ilmi ve hâfızası gibi farklı cihetlerinin anlatıldığı eserlere de Ricâl Kitapları denilir.

Bugün elimizde bulunan ricâl kitaplarında, kendi zamanlarında belli bir itibar görerek rivayetleri hadis kitaplarına geçmiş takriben 20.000 râvinin cerh ve ta‘dil açısından durumu açıklanmış bulunmaktadır.

Cerh, bir râvinin adâlet yönünden, yani dinî ve ilmî bakımdan eksik olduğunun, bu sebeple de rivayetlerinin kabul edilemeyeceğinin veya rivayetlerinin iyice araştırılması gerektiğinin belirlenmesidir.

Ta‘dil ise, bir râvinin adâlet ve zabt hasletlerini / sıfatlarını taşıdığının, rivayetlerinin mutemed / güvenilir olduğunun belirtilmesidir.

Bunların büyük çoğunluğu hicrî ilk 4 asırda yaşamış kimselerdir. O tarihten sonra yapılan tahliller, daha önceden yapılmışların üstüne bina edilen çalışmalardan ibarettir.

Cerh ve ta‘dil âlimleri, başlangıçta da kısaca belirttiğimiz üzere, meslekî tavır açısından Müteşeddid, Mutavassıt (mûtedil-munsıf) ve Mütesâhil olarak değerlendirilmiştir. Ancak, bu mevzuda kesin ve net bir şey söylemek her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü bir âlim hakkında bazıları Müteşeddid derken bazıları Mütevassıt diyebilmekte veya aksi söz konusu olabilmektedir.

Bu itibarla, detaylı bilgiler ve değerledirmeler için Hadis İlminin ilgili eserlerine bakılması gerekir.

1.  Müteşeddid

Müteşeddid olanlar, bir râvinin bir-iki kusurunu yakaladı mı hemen onu cerh eder. Bunların ta‘dil ettiği râvinin sika olduğunda şüphe yoktur. Ama zayıftır dediklerinde, teennî ile hareket etmek, başka âlimlerin de görüşlerine müracaat etmek lazımdır.

Mesela, İbn Teymiye’nin talebesi İbn-i Cevzi’nin kendi ‘mevzûlar’ kitabına almış olduğu hadislerden 300’den ziyadesini İmam Süyûtî (rh.) tahlile tâbi tutmuş ve bu hadislerin hiçbirisinin mevzû olmadığını ve içlerinde Sahih-i Müslim ve Ebu Davud’un sahihliğinde tereddüt dahi olmayan hadislerinin bulunduğunu isbatlamıştır.

Meşhur muhaddis Kavzînî, İmam Begavî’nin Mesâbihü’s-Sünneh kitabının 18 hadisi hakkında mevzuluk isnad etmesine mukabil, İbn Hacer (rh.) bu hadisleri tek tek incelemiş ve bunlardan hiçbirinin mevzu olmayıp bilakis bazılarının sahih, bir kısmının hasen ve geri kalanlarının da hiç olmazsa zayıf hadisler olduğunu isbatlamıştır. Yani mevzu / uydurma değil. Zayıf hadis demek, usûl-i hadis kriterlerine göre farklı bir kavramdır, uydurma demek değildir. Fezâil noktasında amel edilir.

Yine Müstedrek’te yer alan hadisleri İmam Zehebî (rh.) gibi dahi bir hadis imamı incelemiş, bu hadislerin %30’u Sahih-i Buhari ve Müslim’in şartlarını hâiz sahih hadisler olduğunu; %40’nın da sair sahih hadisler cinsinden olduğunu ve bu kitapta ancak şâz olarak bir-iki hadis şüpheli bulunabileceği kanaatine varmıştır. İmam Zehebi’den (rh.) sonra meşhur İbn Salah, Zeynüddîn-i Iraki ve İbn Hacer (rahımehumullah) gibi büyük hadis imamları da aynen bu kanaati paylamışlardır.

Alanında müteşeddid olarak bilinen hadisçilerden bazıları:

Yahya b. Maîn,

Cüzcanî,

Ebu Hatim er- Razî,

Nesaî

İbn Hazm

Nasîruddîn el-Elbânî

İbn Teymiye

İbnü’l-Cevzî

Yahya b. Saîd el-Kattân

2.  Mutavassıt (mûtedil-munsıf)

Mutavassıt âlimler ifrat ve tefrite kaçmadan orta yolu tutmuş olanlardır. Bu hususta bir kesinlik olmamakla veya farklı görüşler bulunmakla beraber mutavassıt âlimler arasında şu muhaddisler sayılabilir:

Dârekutni

İbn Adiy

Ahmed b. Hanbel

Buharî

İbn Hacer

İmam Süyûtî

İbn Salah

Zeyneddin Iraki

Ebû Ğudde

3.  Mütesâhil

Tenkitlerinde gevşek davranan, hatası çok önemli ve fazla olmadıkça râviyi cerh etmeyen münekkitler ise mütesahil olarak vasıflandırılır.

Bu hususta da bir kesinlik olmamakla veya farklı görüşler olabilmekle beraber mütesâhil muhaddisler arasında şunlar sayılabilir:

Tirmizî Hâkim

Hâkim en-Nîsâburî

İbn Hibbân

Beyhâkî

İbn Mâce

Hatıb el-Bağdâdî

Müteşeddid âlimler, râvileri bazen çok küçük şeylerle cerh ettiklerinden, bu âlimlerin zayıf dedikleri hadislerde başka hadis âlimlerinin yorumlarına bakılması gerekebilir.

Mütesahil âlimler de bazen önemli kusurları bile görmeden râvileri ta‘dil ettiklerinden bu âlimlerin de sahih dedikleri hadislerde yine başka hadis âlimlerinin açıklama ve yorumlarına bakılması gerekebilir.

Bu mevzuda en uygun davrananlar mütevassıt âlimlerdir.

Netice olarak görüldüğü üzere, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn’ın müellifi Hâkim en-Nîsâbûrî  (rh. v. 405/1014) hazretleri, bu üçüncü kısım hadis âlimleri tasnifine dâhildir. Bunun böyle bilinip hadisle meşgul olanlar tarafından da ona göre değerlendirilmesi icap etmektedir. 

Go to top