Selamun aleyküm değerli hocam. Mevlid Kandili'nde oruç tutmak mekruh mudur? Bunu söyleyenler delil olarak Şeyh Zerruk'un Şeyh İbni Abbad'tan mekruh naklini göstermektedirler. Bu görüş ne kadar şayan-ı itibaridir ? Emre Karkar – Gmail

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Evet, Şâzelî Şeyhi Ahmed Zerrûk el-Mağribî (k.s. 846/1442 – 899/1493) hazretlerinin Mevlid günü oruç tutmanın mekruh sayıldığına dair bir nakli vardır. Sebep olarak da, o gün ferah ve sürûra / neş’e ve sevince delâlet eden şenlikler yapılıp kandiller yakılmalı, güzel elbiseler giyinilmeli ve herkes birbirini tebrik etmelidir, denilmektedir.

Şüphesiz dinî kaynaklarımızda bu hususta farklı ifadeler, değişik izahlar da olabilir, nitekim vardır da.

Ancak şu kadarını ifade edelim; ismi zikredilen zât âlim ve ârif bir insandır, sözleri şâyân-ı itibardır, onun söyledikleri üzerine bizim lâf etmemiz, en hafif tabiriyle had bilmezlik olur.

Kezâ şunu da biliyoruz ki, son devir dersiâmlarımızdan Tarîkat-ı Aliyye-i Nakşibendiyye-i Müceddidîn kolu silsilesinin 33’üncü ve son halkasını teşkil eden üstâzünâ Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) hazretlerinin de, Mevlid Gecesi ve Rebîulevvel ayı ile alakalı tavsiyelerinde oruç ibadetinden bahsedilmemiştir.

Buyurmuşlardır ki:

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz bu ayın 12’nci gecesi dünyayı terşrif etmişlerdir. Bu mübarek gecede muhakkak salât-ı tesbih kılıp mümkün olursa hatmü’l-enbiyâ yapılmalı.

Bu ay içinde her gün 500 salât u selâm veya daha ziyade Salât-ı Nâriye, Salât-ı Münciye, Salât-ı Feth… hangisi okunursa bundan aşağı olmamalı.

12’nci gecesi (kılacağımız) salât-ı tesbih(e şöyle niyet edilir): Yâ Rabbî rızâ-i şerifin için niye eyledim tesbih namazına. İlâhî, Sen bu gece teşrifleri ile âlemi nûra gark ettiğin Sevgili Habîbin, başamızın tâcı Rasûl-i Zîşân Efendimiz hürmetine, bu geceki esrârın hürmetine ben âciz kulunu afv-ı ilahiyene, feyz-i ilahiyene mazhar eyle.”

Görüldüğü gibi Velâdet Gecesiyle alakalı tavsiye edilen ibadetler, tesbih namazı ile hatm-i enbiyâ’dır, oruçtan bahsedilmemiştir. Esbâb-ı mûcibesi (gerekçesi) burada zikredilmemiş olsa bile, elbette ki bunun bir sebeb ü hikmeti vardır. Bunu da bilmek zorunda değiliz. Ayrıca yukarıdaki izah burada da niçin geçerli olmasın, öyle değil mi?

Ve yine biliyoruz ki tasavvufta-maneviyat yolunda düstur; “Mürîdin fıkhı şeyhinin amelidir”. Onun dışına çıkmakta / ifrat ve tefritte pek bir yarar yoktur, belki zararı melhuz durumlar da söz konusudur. Binaenaleyh elinden geldiğince, imkânı nisbetinde, hatta kendini zorlayarak da olsa denilenleri, tavsiye buyrulanları yapmaya gayret etmelidir. Ayrıca bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1285-mevlid-kandili-nin-ihyasi-oruc-ve-namaz.html

Go to top