Esselâmü aleyküm. tevbe ile alakalı bazı sorularım var

1- Tevbesi olmayan günah var mıdır? Meselâ biri yaptığımız kötülükten
dolayı bize cehennemde yan diye beddua etmiş olsa,biz sonradan pişman
olsak ve helallik alsak da yine o beddua tutar mı? (O kişi bizi
affettiyse hakkını helal ettiyse bile)
2- Seyyid yada şerif birisini istemeden üzen yada istemeden farkında
olmadan kızdıran, sonrada çok pişman olup helallik alan kişinin tevbesi
kabul olurmu? Resulullahı üzmüş olup küfre girer mi?
Saygılar hayat yolu – gmail

*******

Ve aleykümü’s-selâm.

Öncelikle şunu ifade edeyim; soruların, gene vesveselerle meşgul olduğunu gösteriyor. Halbuki bırak bu vesveleri, at bunları kafandan demiş idik. Dolayısiyle bu sorduklarında da ciddi cevabı gertirecek bir şey olmadığı ortada. Vesveselerle ilgili yazıları oku ve kendine bir çeki-düzen ver dememiz herhalde yeterli olurdu. Ama madem sormuşsun, tahammül edebildiğimiz kadarıyla cevap adına biz de bir şeyler yazmaya çalışalım.

1. Soru:Tevbesi olmayan günah var mıdır? Meselâ biri yaptığımız kötülükten
dolayı bize cehennemde yan diye beddua etmiş olsa,biz sonradan pişman
olsak ve helallik alsak da yine o beddua tutar mı? (O kişi bizi
affettiyse hakkını helal ettiyse bile)

Cevabı: Cenab-ı Hakk’ın, şirkin dışında affetmeyeceği bir günah yoktur; yeter ki şartlarına, usûl ve âdabına uygun şekilde pişmanlık duyarak tevbe ve istiğfarda bulun. Detaylı bilgi için bkz.

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/3092-sirk-affedilmez.html

Kul hukuku meselesinde de, belirttiğiniz gibi ayrıca helâllik almak gerekir. Bunları da yaptığınıza göre mesele yok, iş rahmet-i Rahman’a kalmış demektir. Rabbimiz (c.c.) nasıl isterse öyle yapar. Ümit ederiz ki affeder. Bizler O’nun rahmetinden ümitvâr olmaya bakarız. Mü’mine ümitsizlik yaraşmaz.

2. Soru: “Seyyid ya da şerif olan birlerini istemeden üzen veya farkında olmadan kızdıran, sonra da çok pişman olup helallik alan kişinin tevbesi kabul olurmu? Resulullahı üzmüş olup küfre girer mi?”

Cevabı: Bunun açıklaması da 1. Sorunun cevabından bağımsız değil. Orada anlattıklarımız bunu da şumûlüne alıp izah ediyor aslında...

Kısacası senin vazifen, yaptığın hatadan samimi olarak pişmanlık duyup tevbe ve istiğfar etmektir. Ondan sonrası Mevlâ-yi Zû’l-Celâl’e kalır. Dilerse affeder, dilerse azap eder. Bizler affını ümit eder, üzerimize düşeni yaparız. Yükümlülüğümüz budur. Ama hiç kimse Allahu Teâla adına -hâşâ- tevbenin kabul garantisini veremez. Kimsenin hakkı da haddi de değildir. Ayrıca bunun küfürle alakası ne Allah aşkına?  Niçin kâfir olsun ki o kişi? Yaptığı fiil belli ve ondan dolayı da pişman olup helallik almış, öyle söylüyorsunuz. Küfürle günahı birbirine karıştırmamak lazım… İkisi ayrı ve farklı şeyler. Sitede bu mevzularla ilgili birçok yazı var. Açın, bakın, okuyun.

Lütfen, rica ediyorum, bu gibi vesvese mahsulü şeylerle bizi daha fazla meşgul etmeyin.

Ayrıca aşağıdaki linklere de göz atmanızın-okumanızın faydalı olacağını düşünüyorum:

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2269-kufur-tehlikesi-olan-laflar.html

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2000-imanda-suphe-felaketi.html

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2538-soyle-olmasaydi-soyle-olurdu-gibi-cumleler.html

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2108-murtedin-kul-haklari-ve-amelleri.html

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2574-kader-ve-gunah-ceza-ve-imtihan.html

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2803-tefekkurde-itikadda-sinirlari-zorlamak-ve-intihar.html

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2561-bazi-karikaturlere-gulmek.html

Go to top