Selamün aleyküm hocam, sorum sıkça dillendirdiğimiz “takva” ile ilgili olacak, kısaca takva nedir, sahibine nasıl bir faydası dokunur?

Soru: Handan tarafından gönderildi. Kategori: Soru – Cevap

****

Ve aleyküm selam kardeşim;

Takvâ; mü’minin, Allahu Teâla’nın emir ve yasaklarına riayet etmekle kendisini O’nun azabından ve gadabından korumasıdır. Yani takvâ İlahî emirlerin fiilen îfası, uygulanması; haram ve mekruhlardan, hatta şüphelilerden de kaçınılmasıdır.

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz (c.c.) buyuruyor ki:

Ey îman edenler, eğer Allah’tan korkarsanız (emirlerine bağlanır, yasaklarından sakınırsanız),  O, size furkan (yani iyi ile kötüyü ayırt edecek bir mârifet ve nûr, hakkı bâtıldan ayırdedecek bir anlayış) verir, seyyiatınızı (kötülüklerinizi) örter, sizi mağfiret eder / bağışlar. Allah pek büyük lûtuf ve inayet sahibidir.” (Enfal suresi, 29]

Ayet-i celilede geçen “Furkan” kelimesi lûgatte fark etme, ayırma demektir. Bu surede çokça bahsedilen Bedir Harbi için de Furkan Günü denmiştir. [Bkz. Enfal suresi, 41] Çünkü o, mü’minlerin zaferiyle neticelenmiş; artık hak ile bâtıl, imanla küfür, nûr ile zulmet birbirinden ayrılmıştır.

Demek ki takvâ, mü’mine, “furkan” vasfını-nimetini kazandırıyor. Onunla iyi ile kötüyü ayırt edecek bir mârifet ve basîret elde ediyor. Hakkı bâtıldan ayırdedecek bir anlayış, hidâyeti dalâletten tefrik edecek bir feyze-nûra sahip oluyor. Ne büyük nimet, ne azîm bir saadet ve selamet vesilesi…

Kuran-ı Kerim'in de bir adı Furkan'dır. Çünkü hakla bâtılı ayıran asıl kıstas / ölçü odur. Yukarda mealini zikrettiğimiz ayet-i kerimeden anlaşıldığına göre, eğer mü’min müttakî (takvâ sahibi) ise, ona Furkan verilir. Yani o, basîret ve daha derin bir seziş ve anlayış kazanır. Kuran-ı Kerim'i de, hidâyetle dalâleti de, hakla bâtılı da doğru anlar. Bakara suresinin ikinci ayeti de aynı şeye dikkat çeker. “Bu, o Kitap'tır ki, kendisinde (Allah katından gönderilmiş olduğunda) hiç şübhe yoktur. (O) takvaa sahibleri için bir hidayettir, doğru yolun ta kendisidir.”

Hâsılı, hidâyetin artması takvâya merbut, yani onun mucibince amel etmeye bağlıdır.

Allah’tan korkun / O’na karşı takvâlı olun. Allah size ilim öğretiyor. Allah her şey'i hakkıyle bilendir.” [Bakara suresi, 282] mealindeki ayet-i kerimede de buna işaret vardır.

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de buyurmuşlardır ki:

"Bildiğiyle amel edeni Allah bilmediğine vâris kılar." [Aclûnî, İsmail b. Muhammed, Keşfü’l-Hafâ, Beyrut, 1351, 2, 265; et-Tûsî, Ebu Serrâc, el-Luma (Terc.), Altınoluk Yayınları, İstanbul, 1996, s. 147]

Bu hadis-i şerif de bu mânâyı anlatır.

Mevzu ile ilgisi bakımından lütfen aşağıdaki linklere de bkz.

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1782-hic-olmeyecekmis-gibi-dunyaya-her-an-olecekmis-gibi-ahirete-calisiniz.html

http://www.halisece.com/islami-makaleler/69-iki-ayri-insan-tipi.html

http://www.halisece.com/islami-makaleler/231-kuranda-cennet-ve-cehennem-enlinin-tasvirleri.html

Cenab-ı Rabbi’l-âlemîn cümlemizi ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’i ittikadan / takvâdan ayırmasın, müttakiler zümresine ilhak eylesin. Amin…

Go to top