Selamun aleykum hocam, hocam kardeşimin iyi bir müslüman olması için çok dua ediyorum, hamdolsun yillar sonra namazına başladı, birden bire dört dörtlük olunmaz değilmi hocam gerçek bir mumin olup helale ve harama karşı daha dikkatli olması için duaya devam ediyorum böyle hayırlı dualarda israr etmek caizmidir.

Soru: Melisa tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Kardeşiniz için duâya devam edin. Hatta ondan da kendiniz ve bütün mü’minler için duâ etmesini isteyin. Bildiğiniz gibi, mü’minin diğer bir mü’min/mü’minler hakkındaki gıyabî duâsı (arkasından yaptığı duâ) makbuldür. Ve unutmayın; gayet tabii ki dediğiniz gibi öyle ‘birden bire dört dörtlük olunmaz’. Dünyada, felsefî tabirle tedrîcî tekâmül kaidesi câridir. Hiçbir şey birden bire oluvermez. Yavaş yavaş ilerleyecek, basamak basamak yükselecek. Hemen ‘armut piş ağzıma düş’ durumu yok hayatta...

Duâda ısrar etmek caizdir, hatta duânın kabulüne vesile olan edeplerindendir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz bu hususu şöyle beyan buyurmuşlardır:

ان الله تعالى يحب الملحين فى ادعاإ

Okunuşu: “İnnallâhe teâlâ yühıbbü’l-mülihhîne fi’d-duâi.”

Yani, “Allahu Teâla, duâda fazla ısrar edenleri sever.[Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, Hadis no: 1876]

Cenab-ı Mevlâ, duâda bulunmayan kuluna, hadis-i kudsisinde Rasûlü Efendimiz (s.a.v.) vasıtasıyla bakın nasıl ihtarda bulunmaktadır: 

“Allahu Teâla buyurmuştur ki: Kim bana duâ etmezse, ona gadab ederim (kızar öfkelenirim).” [Ebû Dâvud, Sünen, Vitr, 25] Zira bu hâl ya gafletten yahut kibirden ileri gelir. Oysa kul için duâ hem ihtiyaçtır, hem de Rabbimizden bize bir emir mahiyetindedir. 

Kur’an-ı Kerim’de buyruluyor ki: “O (Allah) daima diridir; O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na duâ edin. Her türlü hamd (övgü) âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. [Mü’min suresi, 65] 

Başka bir ayet-i kerimede de ısrarla duâda bulunmamızı emrederek, duânın mutlaka icabet olunacağını (cevap bulacağını) bildirmektedir: 

"Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana duâ ettiği vakit duâ edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki, doğru yola gidebilsinler.” [Bakara suresi, 186]

Duâ ederek Cenab-ı Hak’tan istediğimiz şeyin, hakkımızda ne kadar hayırlı olup olmadığını bilmediğimiz için, biz sadece ısrarlı bir şekilde duâ edip sonucunu Allahu Teâla’ya havale etmeliyiz. Hadis-i şerifte buyrulmuştur ki: “Sizden herhangi biriniz 'duâ ettim de kabul olunmadı' diyerek acele etmedikçe duası kabul olunur." [Tirmizî, Sünen, Deavât, 12]

Duânın kabulü denince aklımıza bizim istediklerimiz ayniyle mutlaka olacaktır fikri gelmemelidir. Hadis-i şerifte, duâ edene duâsı karşılığında bir lutufta bulunulacağı şöyle haber verilmiştir: “Eğer bir kul, Cenâb–ı Hakk’a bir hususta dua eder de icabet olunmazsa (o isteği verilmez, arzusuna kavuşamazsa), onun yerine bir hasene, yani bir sevap yazılır.” [Ali el-Müttakî,Kenzü’l-Ummâl, II, 67/3150

Duası kabul olunmakta öncelikli kimseler, makbul zamanlar-mekânlar işaret edilerek bize duâda yol haritası da çizilmiş, elimize reçete de verilmiştir. Bu cümleden olarak buyrulmuştur ki: “Bir babanın oğlu için duâsı, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duâsı gibi makbuldür.” [Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1, 495]İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır-duaları reddolunmaz.” [Tirmizî, Sünen, Birr, 5] O halde Allah’ın Rasûlüne hakiki ümmet olmaya, O’nun vârislerinin yolunu takip etmeye azami gayreti gösterecek; insanlara her alanda iyilik yapmayı çoğaltacağız ki, dualarına nail ve mazhar olabilelim. 

Ezan ile ikamet arasında yapılan duâ müstecâbdır. Bu arada hemen dua ediniz.” [Tirmizî, Sünen, Salat, 44, Deavât, 128; Ebû Dâvud, Sünen, Salât, 35] “Kader’den sakınmak kader’i def etmez. Lâkin sâlihlerin duâsı, nüzûl etmiş ve edecek (inmiş ve inecek) olan elem ve musîbeti def etmeğe ve kaldırmağa medâr (destek-yardımcı) olur. İş böyle olunca, ey Allah’ın kulları, duâ ediniz.[Tirmizî, Sünen, Deavât, 101; İbn Hanbel, Müsned, 5, 224] 

Bir farz namazını huşû ile edâ eden kimsenin, o namazın akabinde vâki olacak (sonunda yapacağı) bir duâsı müstecâb olur.” [Buhârî, Sahih, Cihâd, 180; Müslim, Sahih, İman, 39] 

Anne-babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır, duâ kazaya siper olur.” [Buhârî, Sahih, Mevâkît’ü-Salât, 5] 

“Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân her ne vakit hatmolunursa akabinde yapılan bir duâ müstecâbdır.” [Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, H. no: 8183. Bkz. Dârimî, Sünen, Fedâilü’l-Kur’ân, 33]

“Bir kimsenin sevdiği bir kimse aleyhinde olan duâsının kabûl olunmamasını Cenâb-ı Hakk’tan istirhâm eyledim.” [Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1, 404 (Dârekutnî’den)]

Bakınız, bizler öyle bir Peygamber-i Zîşân’a ümmet olma nimeti ile şereflenmişiz ki; O’nun, hakkımızdaki duâsı dahi ne kadar mânidar! Buyuruyor ki: 

Her peygamberin hususî bir duâsı var ki, onunla, ümmetiyle ilgili olarak duâ etmiş ve duâsı kabul edilmiştir. Ben ise, duâmı kıyamet gününde ümmetim için şefaat kıldım / ümmetim için erteledim, şefaat etmeye ayırdım.” [Buharî, Sahih, Daavat, 1, Müslim, Sahih, İman, 340]

Her peygamberin -yapacağı- müstecab (Allah tarafından kabul edileceğine dair söz verilen) bir duâsı vardır. Ben ise, o duâmı ahirette ümmetim için şefaat olarak saklamayı arzu ediyorum / saklıyorum / sakladım.” [Buharî, Sahih, Daavat, 1; Tevhid, 31; Müslim, Sahih, İman, 334,335]

Dilerseniz yazımızı, Âlemlerin Rabbi olan Mevlâmızın kelâm-ı kadîminde bizzat öğrettiği, Rasûlü’nün (s.a.v.), vârislerinin, sair velîlerin, sâlih kulların ve hemen bütün mü’minlerin en çok ettiği bir dua ile bitirelim: 

Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir güzellik ver, ahirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru.” [Bakara suresi, 201] 

Dua mevzuu ile alakalı olarak aşağıdaki linklere de mutlaka bkz.

http://www.halisece.com/namaz/458-sabir-ve-namazla-yardim-isteyiniz.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3444-icinizden-dua-etmek-geliyorsa.html

http://www.halisece.com/islami-makaleler/3046-dualarin-reddi-ve-musibetlerden-kurtulamamanin-sebepleri.html

Go to top