hocam yazdıklarınızdan anladım ki şeriatı kabul etmesine rağmen,uygulanmasını istemeyenler kafir değil günahkar oluyorlar. Fakat bu durumda şeriat yerine şeriat yerine başka bir beşeri  ideolojiyi desteklemiş oluyoruz.Tağutu reddetmek gerekmiyor mu?

Soru: Büsra ısık tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Selamün aleyküm.

Değerli kardeşim;

Dikkatle oku, anlarsın. Mesele ve hüküm, kısım kısım anlatılmış. Çünkü o sözlerin hepsini aynı kategoride değerlendirirsen yanlış neticeye varırsın. Cümle tam olarak “şeriatı kabul etmesine rağmen, uygulanmasını istemeyenler” değil, “tembelliğinden ya da nefsani arzularından dolayı şer’i hükümlerin uygulanmasını istemeyenler kâfir değil günahkâr oluyorlar” mealindedir.

Tabii ki küfre rıza küfürdür. Onun içindir ki, tabiri caizse meseleleri ‘kılı kırk yararak’ anlatmaya çalıştık. Öyle ‘düz mantık’la ya da kaasır aklımıza, noksan ilim ve mantığımıza istinaden ‘meallerden anladıklarımız’la bir insanı tekfir etmek kolaydır, ama vebali çok ağırdır. Ehl-i Sünnet’in bu noktada tuttuğu yol, uyguladığı usûl de o değildir. Nitekim onlar demişlerdir ki;

"Bir kişinin yüz tane te’vili kabil küfür alameti bulunsa, bunun yanında bir tane mü’min alameti olsa, bu kişinin mü’min olduğuna hükmedilir."

Bu ifade, Ehl-i Sünnet’in tekfir mevzuunda ne kadar hassas olunması gerektiği hakkındaki meşhur bir sözüdür. Bundan kasıt, tekfir hususunun ne kadar önemli ve hassas olduğu… Binaenaleyh mü’minin, önüne gelen kişide kendince gördüğü küfür alametinin sebeplerini ve tekfire engel olacak mânileri araştırmadan, aynı zamanda kişinin genel olarak tüm hayatındaki İslâmî yapısına bakıp dikkatlice değerlendirmeden böylesine bir hükme varmasının tehlikeli ve yanlış olduğunu hatırlatmaktır. Örnek olarak, ‘Kül hadisi’nde bahsi geçen Müslüman şahsın, oğullarına söylediği "öldükten sonra cesedinin yakılıp külünün savurulmasını" vasiyeti gösterilebilr. Nitekim buna rağmen Allahu Teâla o kula bu fiilinin sebebini sormuş… Şahsın "Allah'ım, senin korkundan dolayı" demesi üzerine de Cenab-ı Hak onu affedip Cennet’e koymuştur. 

Dilerseniz hadis-i şerifi şöyle kısaca bir hatırlayalım:

Ebu Said el-Hudrî, Ebu Hureyre, Huzeyfetu’l-Yeman, Ebu Bekir es-Sıddîq, Abdullah bin Mes’ud’dan (r.anhum) rivayet edilmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.), “...Ve bu sizden önce geçen ümmetlerden biriydi” buyurarak bir adamı anlattı… 

“Allah (c.c.) bu adama bolca mal ve evlat vermişti. Ölüm gelip kendisine çatınca oğullarına:

- “Yavrularım! Beni sizin için nasıl bir baba görüyorsunuz?” diye sordu. Oğulları da: 

- “Hayırlı bir baba biliyoruz” dediler. 

Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ne var ki bu adam, Allah katına hiçbir şey göndermemişti; orada hiçbir şey hazinelememiş, depolamamıştı, hayrı yoktu”.
Ve (oğullarına hitaben konuşmasına devam ederek) şöyle dedi:

- “Eğer Allah (c.c.) bana gücü yeterse azap eder; sizler bakın, düşünün… Ölünce beni yakın. Kömür olduğumda beni ezin. Fırtınalı bir günde külümü savurun, çevreye dağılsın da, Allah beni diriltmesin.” 

Rasûl-i Zîşân (s.a.v.) buyurdu ki: “Buna dair oğullarından ahidler aldı. Rabbime yemin olsun ki, oğulları da bunu yaptılar. Sonra fırtınalı bir günde onun külünü savurdular.” 

Mevlâ-yi Müteâl ve’l-Kemâl hazerteleri buyurdu ki: 

Ol”!

O kişi hemen ayakta bir adam olarak Yüce Mevlâ’nın karşısında dikildi. Mevlâ-yi zû’l-Celâl sordu: 

Ey kulum, seni bu yaptıklarına sevk eden nedir?” 

Yakılıp savrulan ve sonra diriltilip (normal bir) adama dönüştürülen kul cevap verdi:

“Sen daha iyi biliyorsun ki, Senden korkmamdır”. dedi

Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bu sözü ağzından çıkar çıkmaz, Allah celle şânuhu ona rahmet eyledi, affeyledi.” [Buhari, Sahih, Tevhid, 35, Rikak, 22, Enbiya, 50; Müslim, Sahih, 2754- 2757; Neseî, Sünen, Cenâiz, 117; İmam Mâlik, Muvatta’, Cenâiz 115; İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4. s. 30-266]

***

Bugün de, herhangi bir Müslüman ilmî eksikliğinden dolayı, aynı şeyi ya da misâllerimizde olduğu gibi benzer şeyleri, câiz olabilir zannederek söylediğinde, kendisini doğrudan tekfir etmek yerine, bunun sebebini sorup, bilgilendirdikten sonra tevbeye davet etmemiz herhalde daha uygun bir yol ve davranış biçimi olur. Öyle mi değil mi?

Bizim bu mevzuda yazdıklarımızla alakalı olarak size de tavsiyemiz; doğru ve sıhhatli neticeye varabilmeniz için, sitedeki itikatla alakalı yazılanların tamamını ya da kahir ekseriyetini okumanızdır. İlk etapta biraz zor ve sıkıntılı gibi gözükse de, inanın yapacağınız bu iş, faydadan uzak olmayacaktır.

es-Selâmu alâ meni’t-tebea’l-hüdâ…

Go to top