Selâmün Aleyküm, Muhterem Hocam  Size yine bir sorum olacak. İş arkadaşim dün hassas bir derdini açtı ben de size sorup çözüm yolu bulabileceğimizi söyledim.  Arkadaşım maalesef eşinin kendisini aldattığından şüphe ediyor. Kendisi işte iken hanımı birisiyle konuşuyormuş mesajlasiyormus. Kesin olarak görmedim ama çok şüphe ediyorum çocukların hatırına sabrediyorum ama eşimin böyle yaptığını kesinlestirirsem  (ben onu 3 talakla boş ol demesem bile) onun bu hatası yuzunden biz otomatik olarak boşanmis olurmuyuz ?   Eşime sordum böyle bir şey yok diye yemin ediyor kafam çok karışık biz bosandik mı  bosanmadikmi bilmiyorum bahsettiginiz hocaefendiye soramam deyince size sorup cevap verecegimi söyledim.   Allah sizden razı olsun 

Soru: Yusuf tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam muhterem;

Soru’yla ve soran’la ilgili detaylı bilgi için özelinize yazdım, fakat cevap alamadım. Dilerseniz meselenin boşlukta kalmaması için, anlatılan şekliyle kısaca cevaplamaya çalışalım.

1. Özelinizde de belirttiğimiz gibi şüpheyle zina sabit olmaz. Zinanın sübutu için İslâm fıkhında gösterilen şartlar bellidir. İki şekilde sabit olur; ikrar veya şehadetle. İzahı ayrı bir bahis… Bunu da hatırdan çıkartmamak lâzım.

Arkadaşınız madem sözünü ettiği durumu kesin olarak görmemişse, yalnızca şüphe ile bir hükme varılmaz. Ayrıca kadın, ‘böyle bir şey yok diye yemin ettiği’ne göre, aksini isbat etmedikçe olayın varlığından söz edilemez.

Hâsılı, iddia isbat edilemediği takdirde bu durum kazf, yani zina iftirası suçu olur ki, bu da büyük günahlardandır! İslâm ahkâmının uygulandığı yerlerde böyle bir kişiye bedenî ceza olarak hadd (celde: 80 sopa) gerekir, manevi ceza bakımından da toplumda şahitliği kabul edilmeyen güvenilmez bir kişi addolunur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, zina iftirasında bulunup da şahit getiremeyenlere seksener sopa vurulması ve artık onların şahitliğinin kabul edilmemesi hükmü açıkça yer alır. [Bk.Nûr suresi, 24/4]

Ezcümle mesele ciddidir, şaka götürmez. Çok dikkatli olmak icap eder.

2. Fıkıh-hukuk ayrıdır, ahlâk ayrıdır. Fakat her ikisi de birbirini tamamlar. Birinin olmadığı yerde öbürü de aksar. Fıkıhsız ahlâk, ahlâksız hukuk olmaz. Olsa da sağlıklı bir şekilde yürümez.

Evet, zina fıkhen-hukuken otomatik olarak nikâhı düşürmez; dolayısiyle eğer koca boşamazsa boşanmış olmazlar. Ancak bu husus, sadece ikisi arasında kalsa bile hangi Müslüman erkek bu sakil duruma katlanır, katlanabilir? Böyle rezilâne bir hayatı sürdürüp hazmedebilir?.. Bu da işin ahlâkî yönüdür.

Binaenaleyh sık sık hatırlattığımız gibi, meseleleri sırf fıkıh bakımından düşünmeyecek, ahlâkî cihetini (sosyal yönünü) de ihmâl etmeyeceksiniz. Yoksa tek ayakla yürümez bu hayat!..