Kur’an’dan her gün bir cüz okumayı adamak

Selamün Aleykum
Bir kisi benim filan su isim olursa, günlük bir cüz kuran-i kerim okuyacagim dese, bu adak olur mu? Bunu yapamazsa ne yapmasi lazimdir?

Soru: Tayfur Demirel tarafından yazıldı. Kategori: Soru – Cevap

*******

Ve aleyküm selam.

Sorunuzun kısa cevabı: Fetva yönüyle bu söz, adak hükmünde olmaz; dolayısiyle yapılmadığı takdirde keffaret icap etmez. Takva cihetinden baktığımızda ise, ihtiyaten bu nezrin / adağın yerine getirilmesi gerekir; şayet yerine getirilemezse, keffaretinin ödenmesi lazımdır. Bunun keffareti, aynen yemin keffareti gibidir.

Yemin keffareti nedir?

Bilindiği gibi Müslüman için, verdiği sözde durmak ve ettiği yeminin îcâbını yapmak dînî bir vecibedir, vazifedir. Her mü'min bu vecibeyi yerine getirmekle mükelleftir. O bakımdan herhangi bir Müslüman, yemin eder, daha sonra da bu yeminini bozarsa, keffâret ödemesi gerekir. Kur‘ân-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: 

“Allah sizi, yeminlerinizdeki lağvden (kasıtsız olarak yaptığınız yeminden) ötürü mes‘ûl tutmaz. Fakat bilerek yaptığınız yeminden dolayı, sizi mes‘ûl/sorumlu tutar. Bunun keffâreti (yani cezası), âilenize yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri yedirip doyurmak, yahut onları giydirmek yahut da bir köleyi hürriyete kavuşturmaktır. Bunu bulamayan kimse de, üç gün oruç tutsun. İşte bu, yemin ettiğiniz (ve sonra bozduğunuz) vakit, yeminlerinizin keffâretidir...” [Maide suresi, 89]

Oruç hariç diğer keffâret çeşitleri, sondan başa doğru olur:

Önce köle âzât etmek (bu günümüzde yok), sonra giydirmek, sonra da yedirmektir. Bunlardan hiç birine gücü yetmeyen kişi ise, peşpeşe üç gün oruç tutacaktır. Orucun arası -hayız dahil- hiç bir özür sebebiyle kesilmez, kesilmesi halinde yeniden başlanması gerekir.

***

Meselenin izahı:

İslâm fıkhında nezrin / adağın geçerli olabilmesinin çeşitli şartları vardır.

Bunlardan biri, hatta ilki adanan ibâdetin cinsinden mutlaka bir farz veya vâcibin olması gerekir. Mesela, "Üç gün oruç tutacağım.", "Şu kadar namaz kılacağım", "Kurban keseceğim", diye adamak câizdir ve böyle bir adak sahihtir/geçerlidir. Şart gerçekleşince kişi, nezrini/adağını yerine getirir, yerine getiremediği takdirde keffaretini öder, bu da yemin keffareti gibidir. [Bkz. Bilmen, Ö.N., Büyük İslam İlm., Nevzrin Mahiyeti ve Nevileri, Nezrin şartları]

Yemin keffareti hukukullaha taalluk eder, ödeninceye kadar kişi üzerinde borç olarak kalır. Yani kulun Hz. Allah'a karşı olan borcudur ki, mümkünse hemen yerine getirmek gerekir. Bununla beraber zaruret-mecburiyet halinde keffaret borcu ertelenebilir, en son vakti ölünceye kadardır, ancak bir an evvel yerine getirmekte fayda vardır. Zira ölümün ne zaman geleceği belli olmaz, huzur-i İlahi'ye borçlu gitmemek için imkân bulduğumuz en kısa zamanda ödememiz icap eder. Keffâret miktarları ile ilgili olarak bkz. http://www.halisece.com/islami-makaleler/344-keffaret-nedir-kac-kisma-ayrilir.html

Farz ya da vacip nev’inden olmayan "Filan hastayı ziyâret edeceğim", "Aldığım malları sermayesine satacağımdemek; yine sizin sorunuzda olduğu gibi “şu işim olursa, günlük bir cüz Kur’an-ı Kerim okuyacağım” demek şer’i bakımdan adak olmuyor.

Çünkü ulemadan bazılarına göre, Kur’an-ı Kerim okumayı, hatim indirmeyi adamış kimsenin bunu yerine getirmesi vacip değildir. Zira nezredilen şeyin cinsinden olan farz veya vacip ibadet bizzat kasdedilmiş olmalıdır, başka bir farz veya vacibe vesile olmamalıdır. Buna göre “İki rekât namaz kılayım” diye yapılan bir nezir sahihtir. Fakat, “Nezrim olsun abdest alayım” veya “Tilâvet secdesinde bulunayım” diye yapılacak bir adak geçerli değildir. Çünkü abdest ile tilâvet secdesi, bizzat kasdedilen ibadet değil, bizzat kasdedilen ibadetlere birer vesiledir. Kur’an okumak da bunun gibidir.

Velhasıl şer’an Allah rızası için adanan ibâdetin cinsinden farz ve vâcip olmayan… hattâ İslâm dininde yapılması uygun bulunmayan, İslâm'ın emretmediği kötü geleneklerden ibaret olan şeyleri adamak câiz değildir. Hattâ son kısma giren adaklar haramdır.

Ayrıca dünyalık sağlamak için yapılacak adak makbul değildir. Mesela “Falan işim yoluna girerse, üç gün oruç tutayım, fakire para vereyim” gibi. Böyle dünyaya ait bir maksad için yapılan bir ibadet ve taat, kutsal bir maksada değil, dünyaya ait bir isteğe ve gayeye dayanmış olur. Bu ise, ibadet ve taatlarda aranılan ihlâsa aykırıdır. [Bkz. Büyük İslam İlmihali ilgili md.]

Bazı âlimlere göre ise, söz konusu ettiğiniz kişinin, bu adağını yerine getirmesi lazımdır. Çünkü onlar nazarında, Kur’an-ı Kerim okumak bizzat maksud olan bir ibadettir. Nitekim Kur’an-ı Hakim, “tilâvetiyle taabbud edilen kitap” olarak tarif edilir. Bu görüş İbn Âbidîn’in (rh.) de tercih ettiği görüştür. [Bkz. Reddü’l-Muhtâr, 3, 738]

Bilindiği üzere şartlarına uygun olan adağı yerine getirmek vaciptir. Yapılmaması halinde kişi mes’ul olur. Kur'an-ı Kerim'de "Nezirlerini (adaklarını) edâ etsinler / yerine getirsinler" [Hacc suresi, 29] buyrulmaktadır. Adak yerine getirilmediğinde bela ve musibetlere sebep olabilir, ama başımıza gelen her belayı da ona bağlamak tabii ki doğru olmaz.

S o n u ç

Görüldüğü üzere bahsettiğiniz husus fıkhî şartları bakımdan adak olmaz, kişi bunu yapmazsa şer’î yönden (fetva bakımından) bir şey lazım gelmez. Bununla beraber kişi, meseleye takva penceresinden bakıp, İbn Âbidîn merhumun da iştirak ettiği ikinci görüşe göre ihtiyatla hareket etmeli, ağzından çıkanı kulağı duymalı... Öyle ulu orta konuşmamalı... Söz vermenin ne demek olduğunu unutmamalı, verdiği zaman da mutlaka yerine getirmeye gayret etmelidir. Nitekim Rabbimiz (c.c.) buyuruyor ki:

Ey iman edenler, niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz? Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebep olur (Allah katında büyük gadap/öfke ile karşılanır).” [Saff suresi, 2-3]

Binaenaleyh mü’minler günlük Kur’an okumayı ihmâl etmemeli, zararı büyüktür, her gün bunu kendilerine vird edinmelidirler. Zira manevi kârı, ecir ve sevabı ise çok büyüktür. Bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1416-kur-an-in-ihmal-ve-malayani-ile-vakitleri-heder-etmek.html

Ayrıca Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), Kur’an-ı Kerim’in mü’min üzerindeki günlük hakkı 200 ayettir, buyurmuşlardır. Günlük olarak bir cüz okumakla kişi bu hakkı da yerine getirmiş, ödemiş olur. Şayet bunu yapamazsa, günde asgarî 50 İhlâs-ı şerif okumalıdır. İhlâs-ı şerifin ayet adedi 4’tür, 4x50=200 eder. Bu usûlle de Kur’an’ın günlük hakkı ödenmiş olur.

Ayrıca “adak” yazıp sitede bu mevzuda kaleme alınmış diğer yazıları da mutlaka okuyunuz. Bunlardan birinin linki:

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/4468-gunluk-kur-an-okuma-miktari-ve-hatim-suresi.html

Go to top