Bankalardan ortaklık olarak alınan para faiz olur mu? HÜRMETLER..
*******
İslâm hukukunun bir yerde uygulanıp uygulanmamasına göre o ülkenin hukuk lisanındaki aldığı isimler ve o isimlere göre bazı fıkhî hükümlerin tatbikindeki farklılıklar söz konusudur.
Meselenin aslı şudur: “Daru’l-harb’de yani İslâm hukukunun uygulanmadığı yerlerde Müslümanla gayrimüslim arasındaki fazlalıklar faiz hükmünde değildir.” Bu mealde bir hadis ve bu hadisten müçtehitlerimizin istinbat ettikleri hüküm vardır. Aksi yönde farklı değerlendirmeler, değişik hükümler de var tabii. Hanefi mezhebinin öne çıkan görüşü budur.
***
Ancak şunu hatırdan çıkartmamak lazım; Müslümanla Müslüman arasında faiz, her yerde her zaman her şart altında haramdır, bütün fazlalıklar faiz hükmündedir.
***
Daru'l-harb mevzuunda Hanefîlerde İmam-ı Azam ve İmameyn'in (rahımehumullah) içtihatları olmak üzere iki farklı görüş vardır. Tercih edilen/öne çıkan İmameynin (rahımehumallah) görüşüdür. Onlara göre 'daru'l-islâm'da İslâm ahkâmı yürürlükten kaldırıldığı an orası daru'l-harb'e inkılâp eder.
Hal böyle olunca, düşünün bakalım; içinde yaşadığınız ülke dahil, dünyada 'daru'l-İslâm' denilebilecek bir memleket var mıdır?
İkinci olarak içinde yaşadığınız/yaşadığımız ülkeyi ve bu ülkede faaliyet gösteren söz konusu kurumları düşünün... Mesela banka/bankalar tüzel kişi olarak İslamî esaslara göre mi çalışıyor? Böyle bir derdi-tasası-endişesi-gayreti var mı bu müesseselerin? Mesele bu kadar basit.
Tabii ki -ekonomik ve ticari şartlar dışında- kimse sizi bu kurumlarla çalışmaya, ortaklık senetlerini almaya da icbar etmiyor, etmez, edemez de... Bu sizin bileceğiniz, sizin karar vereceğiniz bir iş.
***
Âcizane kanaatimi sorarsanız; hayatınız boyunca hiçbir şekilde faizin hiçbir türlüsüne bulaşmayınız derim... Mevcut şartlar muvacehesinde alıp vermeniz dinen caiz olsa bile... Dinde takva-azimet-ihtiyat bunu gerektirir. Ve bunun maddi-manevi faydasını da mutlaka görürsünüz. Ancak mecbur kalırsanız da, ruhsatlarla amel etmekten, fetvaya göre ticari muamelelerden kaçınmamalısınız. Yoksa hem zora, hem dara-sıkıntıya düşersiniz. Müslüman hem akıllı, hem mantıklı, hem idrakli, hem şuurlu olması, şartlara ve ahvale göre gardını alabilmesi gerekir.
Her şeyin en doğrusunu bilen Allah Teala’dır.
Rabbim (c.c.) sözlerimizde, fiillerimizde, muamelelerimizde, tavır ve davranışlarımızda hikmetten-maslahattan, istikametten ve sadakatten ayırmasın.