Değerli Hocam;

Öncelikle Kadir Gecenizi tebrik eder, dua eder, okuyucularınız olarak dualarınızı her daim bekleriz...

Dağlama 3 şifa kaynağından olup yasaklanmış bir uygulamadır. Bu ölçüde lazer tedavisi olmakta bir beis var mıdır görüşler nelerdir. Zaruret mi gereklidir. Sağlık olarak yararları yanı sıra bir çok görünmeyen yan etkilerinden bahsedilmektedir. AEO

Şu üç şeyde şifa vardır: Bal şerbeti, hacamat, ateşle dağlama. Ama ümmetimi ateşle dağlamadan men ederim) [Buhari]

******* 

Bilmukabele ben de sizlerin Kadir gecenizi tebrik eder, dualarımızın müşterek olduğunun bilinmesini isterim.

Değerli kardeşim;

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) devrinde modern cerrahi müdahalelerinden söz etmek tabii ki mümkün değil. Tedavi usûlleri olarak; hacamat, bal şerbeti, ateşle dağlama ön plandadır.

Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) bunu kullandığına dair sahih rivayetler olduğu gibi, bundan hoşlanmadığı, hatta yasakladığına dair de gene sahih rivayetler de vardır. [Bkz. Mecmau’z-Zevaid, 5, 91, 97] Nitekim Sahîh-i Buharî’de Efendimizin (s.a.v.) şu ifadesine yer verilmiştir:

“Üç şeyde şifa vardır; hacamat, bal şerbeti ve dağlama. Lakin ben dağlamaktan hoşlanmam.” [A.g.e., Tıb, 3-4] Tabii bu ifade, ‘başkalarında şifa yok’, manasında değil; ‘bunlar tedavi usûllerinin önde gelenleridir’, demektir.

Dağlama, eskiden beri Araplar arasında kullanılan bir tedavî yöntemi olmasına rağmen, hastaya fazla acı çektirdiği için Araplar arasında “dağlama en son tedavi şeklidir” sözü meşhur olmuştur. [Bkz. İbn Hacer, ilgili hadisin şerhi]

Dağlama metodiyle yapılan tedavinin, bazı hadislerde tavsiye ve hatta tatbikine rastlandığı halde, bazı hadislerde de yasaklandığı görülür. Bu durumu âlimler, ‘ıztırap veren, tehlikeli ve maharet isteyen bir tedavi yöntemi olması sebebiyle, mecbur kalmadıkça, ehil kişi bulmadıkça başvurulmaması gerekir’ diye açıklarlar.

Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) Uhud Gazvesi’nde yaralandığı zaman, önce suyla yıkamışlar, kanın durmadığını görünce Hz. Fatıma (r.anha), bir parça hasır yakarak yaranın üzerine koymuş ve kan durmuştur. [Buharî, Sahih, Tıb, 27]

***

Zamana ve şartlara göre tedavi metodları sürekli değişebilmektedir. Günümüzde tıp bilimi geçmişe nazaran hayli ilerlemiş, yeni ve farklı yöntemler uygulanmaktadır. Lazerle tedavinin de bir çeşit dağlama olduğunu unutmamak gerekir.

Şubat 1966'dan itibaren Amerikalı kimyagerler Thomas E. Brown ve Bruce Henderson, bir kanser tümörünü çıkarmak için lazeri kullandılar. Bir neşter vazifesi gören lazer huzmesi, yarayı dağlayarak tümörü kesip çıkardı. İki sene sonra, başta bir Amerikalı ekip, "lazerli göz aynası ophtalmoscope" denen, göz cerrahisi için özel bir lazer ortaya attı. Ki bu alet, gözün ayrılan ağtabakalarının dağlanması ve gözün çeşitli yaralarının; tümörlerinin tedavisi için kullanılabilir. Neşter-lazerin veya ısı ile dağlama aletinin başlıca faydası, çabukça hareket ettiğinden, hastaya hiçbir acı vermemesidir.

Zamanımız ilminin sembol aracı “Lazer”, tıpta geniş kullanma sahası bulmaktadır. En hassas ameliyatlar dahi lazer sayesinde kolaylıkla yapılabilmektedir.

Lazer ışını insanı korkutan ufak ve düz bıçakların da yerini almaya başlamıştır. Yani Lazer ışını bıçak vazifesini görmektedir.

Hücreleri inceleyen biyolojik araştırma için de lazer çok lüzumludur. Son derece ince lazer huzmeleriyle kan hücreleri üzerindeki küçük urlar çıkartabilmekte… Aynı zamanda da hücreden bir parça koparıldığı zaman hücrelerin nasıl tepki gösterdiğini gözlemek de lazer sayesinde mümkün olmaktadır.

Gözün ayrılan ağ tabakalarının dağlanması ve gözün çeşitli tümörlerinin tedavisinde hastaya hiç acı vermeden "Lazer Işınları" kullanılabilmektedir. Lazer ile göz liflerini birleştirmek suretiyle, büyük enerjili ışıklı huzmeyi düz çizgili huzmenin ulaşamayacağı çeşitli dokuların üzerine götürmek de mümkün olmaktadır.

Lazer akupunktur tedavisinde de yardımcı olmaktadır. Lazer sayesinde akupunktur tedavisi gören hasta dayanılamayacak kadar fazla olan ağrıları duymaz. [Lucien Barnier'den Çevrilmiştir. Bkz. Ahmet Necati BİGALI, Lazer Tekniğin Hizmetinde, Sızıntı Dergisi, Mayıs 1983, Yıl: 5, Sayı: 52]

Sonuç olarak diyebiliriz ki;

Günümüz gelişme ve şartları dahilinde lazer tedavisinde bir beis gözükmemektedir.

Ancak her şeyde olduğu gibi, tabii ki bunda da zaruret durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Öyle olur olmaz basit şeyler için müracaat edilecek bir yöntem olmasa gerek. Çünkü yine pek çok ilaç ve tedavi usûllerinde olduğu gibi bunda da bir takım yan-yön tesirler vardır, olabilir elbette... Fayda ve zarar hesabını iyi yapmak, getirisini-götürüsünü unutmamak icap eder.

Go to top