Saygıdeğer hocam;

Sizi uzun yıllardır takip ediyorum,RABBİM hizmetlerinizi kabul etsin.Hizmetin her nev'inde olabilmeyi cümlemize nasip etsin. Hocam şöyle bir sorum var size; kuran kurslarında maaş karşılığı çalışmanın, helal olup olmaması  hakkında bilgilendirirseniz mutlu olurum.

Saygılarımla.

*******

Değerli kardeşim;

Öncelikle ilgin ve itimadın için teşekkür ederim. Samimi duaların için de hudutsuz “amin”ler diyorum…

Sorunuzun cevabına gelince…

İmâm-ı Rabbani (k.s.) hazretleri buyururlar ki:

“Gazilerin (mücahidlerin/Allah yolundaki hizmetlilerin) ulûfeleri (maaşları), beytü’l-mâl'den tayin edilip kararlaştırılmıştır. Bu, Allah yolun­da cihâda münâfi yani aykırı, zıt bir şey değildir. Gazilerin (ahirette alacakları) ecirlerine-mükafatlarına da bir noksanlık getirmez. Amelleri, ancak bozuk niyetler iptal eder, boşa çıkarır. Bunun için, niyeti düzeltmek lâzımdır. [Niyet, i’lây-i kelimetillah ve din düşmalarını tahrib etmek olmalıdır. Niyet bu olunca], beytü’l-mâl’den ulûfemizi (yiyecek-içecek ve sair ihtiyaçlarımızı) da alıp küffarla clhad (Allah yolunda hizmet) ederek, gazilik veya şehitlik mükafatını bekleyebiliriz.” [el-Mektûbat, 2, 69]

***

Bilirsiniz, Rasûlülllah Efendimiz (s.a.v.) zamanında bir harp vukû bulduğunda, herkes gerekli âlet ve azığını kendisi tedârik ederdi. Fakir olanlar ise devlet tarafından techiz ediliyordu veya zekât mükellefi olan mü’minler, zekâtlarını bu gibilere vererek, onları da techizât ve azık edinme imkânlarına kavuşturuyorlardı.

Rasûlüllah’tan (s.a.v.) sonra ise bilhassa Hz. Ömer (r.a.) zamanından itabaren dâimî ve maaşlı ordular meydana getirildi.

***

Ayrıca zekatın verileceği ve harcanacağı yerleri bildiren ayet-i kerimedeki, “Fî-sebîlillah”dan murad; gâzilerdir, mücâhidlerdir (Allah yolunda hizmet edenlerdir), nöbet bekleyenlerdir. Hac yolcularıdır, dînî ilim tahsil edenlerdir. Keza, cihad eden orduyu techiz etmektir. Bu bakımdan, mücâhidlerin cihadda muhtaç oldukları her türlü levâzım ve mühimmât, “Onlara (düşmanlarınıza) karşı kuvvet hazırlayın” [Enfâl suresi, 60] âyetinin muhtevâsı içindedir.

İmam Şâfiî ve İmam Mâlik’e (rahımehumallah) göre, harbe katılacak kimse zengin dahi olsa, bu fasıldan/beytü’l-mâlden ona ödeme yapılır/yapılabilir.

***

Demek ki aslolan niyetin düzgünlüğüdür. Niyet halis olduktan sonra, dinin yayılması, küfrün kaybolması için İslami hizmetlerde bulunan bir mücahidin-mü’minin verilen maaşı almasında bir mahzur yoktur, onun ahirette alacağı sevaba halel getirmez.

Go to top