Selamun aleykum hocam

Tarla,bağ ve bahçelerimizde bulunan meyve, sebze veya hububata bazen çeşitli haşereler,kuşlar musallat olup zarar veriyor. bizlerde bu mahlukata veryansın edip vay lanet ediyoruz. Mesela başbelası, Allah kahretsin, ne bela bi kuş musbeni mahvetti gibi sözler söylüyoruz. Ancak aklı selim olarak düşündüğümüzde Allah o canlıları o şekilde rızıklandırıyor. Bizim bu sözlerimiz Allaha isyan olur mu, sanki niye benim tarlamdan rızıklandırdın demiş gibi olurmuyuz,günahkar olurmuyuz.

 

 

******* 

Ve aleyküm selam.

 

Kıymetli kardeşim;

Hemen hepimiz bilir, görür ve karşılaşırız; nice insan vardır birine kızdığında öfkesine hâkim olamaz, başlar küfürler, lânetler yağdırmaya… Sizin de mesajınızıda işaret ettiğiniz üzre, câmidât/cansızlar-bağ-bahçe-tarla, hayvanlar-kuşlar-kurtlar, aylar-günler-saatler, kendisi-çocukları-hanımı, yakınları-dostları bile bu lânetten paylarını alırlar… Oysa kendini bilen, söz ve hareketlerinin nereye gideceğinin, neye mâl olacağının şuurunda olan kâmil/olgun mü’minin işi olamaz lânetçi olmak... Çünkü Rasûl-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem Efendimizin (s.a.v.) kesinlikle yasakladığı bir davranıştır lânet. O’nun yasakladığı şeyi yapmaksa, elbette ki günahtan-vebâlden uzak değildir. Ayrıca unutmamak gerekir ki; ne kadar ve nasıl tedbir alırsak alalım, varsa bizim mahsuluümüzden bir nasipleri, buna da hiçbir şekilde mâni olamayız. Her canlı kendisine takdir edilen rızkı yer… Ve onların bağ ve bahçemizden yedikleri de, bizim için sadaka olur.  

Bilindiği gibi Şeytan, kibirlenip/büyüklenip atamız Âdem aleyhisselâma saygı secdesinde bulunmaması sebebiyle lânetlenmiş, yani ilahi rahmetten kovulmuş, Cennet’ten çıkarılmıştı… Her hayırlı işte Besmele çekip Rahmân ve Rahîm isimlerini dillerden düşürmezken, her an, her saniye bütün kâinatı kuşatan o engin ve sonsuz rahmetten uzak kalmayı hayâl bile etmezken, nasıl olur da lânetler okuyarak başkalarının Şeytan gibi rahmetten uzak kalmalarını isteyebilir insan?

Mü’mine lânetçi olmak yakışmaz[Müslim, Sahih, Birr, 84]  buyuran Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), mü’minin başkalarının kusurlarını başa kakan, lânet eden, kaba, çirkin söz ve davranışlarda bulunan, edebe aykırı konuşan kimse olamayacağını belirtmiş[Tirmizî, Sünen, Birr, 48]Hiçbiriniz diğerine ‘Allah sana lânet etsin, Allah’ın gadabına uğra, Cehennemde yan’ gibi bedduâlarla lânet etmeyiniz” buyurmuş… [Ebu Dâvud, Sünen, Edeb 53, Hadis no: 4906; Tirmizî, Sünen, Birr 48, Hadis no: 1977] Lânet etmenin dehşetine de, “Kim bir mü’mine lânet ederse onu öldürmüş gibi olur[Buharî, Sahih, Edeb, 44; Müslim, Sahih, İman, 176; Tirmizî, Sünen, Nüzûr, 16. Neseî, Sünen, Eyman, 7] cümleleriyle dikkat çekmiştir. Lânet edenler Kıyamet gününde ne şefaatçi olabilir, ne de şâhitlik edebilirler. [Nevevî, Nevevî, Riyâzu’s-Sâlihîn (DİBY, Terc.), 3, 140, Hadis no: 1583; Müslim’den] 

Bir defasında seferde bir kadın, bindiği devenin yürümemesinden dolayı sıkılıp lânet etmişti de Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), “Devenin üzerindekileri alıp deveyi bırakınız. Çünkü o lânetlenmiştir” buyurmuşlardı. [Nevevî, a.g.e., 3, 141, Hadis no: 1584; Müslim’den]

Âl-i İmran sûresi 61. âyetinin nüzul sebebi lânetle ilgiliydi. Necran papazları lânetin dehşetini bildikleri için korkularından lânetleşmeye yanaşmamışlardı.

Lânetin en tehlikeli tarafı ise lânet eden kişi haksız yere lânet ettiğinde lânetin kendisine dönmüş olması. Böyle bir insan farkında olmadan kendi aleyhinde, Allah’ın rahmetinden kovulmak ve uzaklaştırılmak için duâ etmiş olmaktadır. Bu gerçeğe Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle dikkat çekerler: “Bir kul herhangi bir şeye lânet ettiğinde o lânet göğe çıkar. Fakat gök kapıları o kötü söze karşı kapanır, yere iner. Sağa-sola çarpar, gidecek yer bulamayınca lânete müstehak olana gider. Eğer lânete lâyık değilse bu defa lânet edene geri döner.” [Nevevî, a.g.e., 3, 141, Hadis no: 1586; Ebû Davud’dan] 

Hz. Hüseyin’in (r.a.) hurharca şehadetine sebep olan Yezid gibi kişilere lânet caiz mi, değil mi?” sorusu İslâm âlimleri arasında münakaşa mevzuu olduğu, Allâme Saadeddin Taftazânî (r.aleyh) gibi bazı âlimlerin “Caizdir” dediği, Seyyid Şerif Cürcanî (r.aleyh) gibi âlimelerin ise, son ânında imanla mı, imansız mı gittiği bilinmediği için lânetten çekinmek gerektiğini, “Allah’ın lâneti zalimler üzerine olsun” gibi umumi bir ifade kullanılabileceğini belirttikleri düşünülürse, lânet mü’minin en dikkat etmesi gereken hususlar arasında yer aldığı görülecektir.

 

 

Go to top