Halis ECE

Meşhur 15. asır Osmanlı tarihçisi Neşrî merhûmun Tevârih-i Âl-i Osmân’ından kısmen sâdeleştirerek:

“Bu Osmanoğulları doğru bir soydu: Nâ-meşrû hareket etmezlerdi. Âlimlerin ‘yasakdır’ dediklerinden kaçınırlardı. Osman ve Orhan Bey zamanındaki âlimler, tezvirlik ve fesatlardan âri idiler. Vaktâ ki Kara Rüstem Karaman’dan geldi, hîle ve bid‘at hâdis ola-başladı. Kadılar da azdı. İlimleriyle amel etmeyerek rüşvet almaya başladılar. Suç baştan aşınca, Bâyezid Han kadıları teftiş ettirdi; her birinde bir türlü fesat buldu ve karar verdi. Ne kadar kadı varsa, hepsini Yenişehir’de bir eve doldurdu. Etrafına odun yığdırarak bu zâlim kadıların hepsi yansın diye ateşe vermeyi buyurdu.

Vezîr-i Åzam Ali Paşa hayret etti, kurtarmak için bir yol bulamadı. Meğer, hünkârın bir maskara Arap’ı vardı; onu yanına çağırarak,

— Arap, eğer bu kadıları kurtarırsan sana tam bin flori vereyim, dedi. (Flori, o zamanlar Roma’da ve sair Batı memleketlerinde basılan altın paralara Osmanlılar’ın verdiği isim) Maskara Arap çabucak bir fistan ve pabuç giyip hünkâra vardı:

— Ey Hân, beni Bizans’a elçi gönder, dedi. Hünkâr,

— Orada neylersin? diye sordu.

Varayım, tekfûrdan papazlar dileyeyim, dedi. Bâyezid Hân,

— Bre devletsiz, papazları neylersin? diye sordu. Arap,

— Kadıları kıralım, papazları kadı yapalım, dedi. Bâyezid Hân,

— Kadılığı papazlara verinceye kadar, kendi kullarıma versem ya, dedi.
Arap,

— Kulların okumuş değildir, câhildirler. Bu papazlar nice yıllar ilim yolunda çalışıp tahsil etmişlerdir. Sen kadılara kızarak Kur’ân’ın hükümlerini kaldırırsan, İncil de haktır, bâri bu papazlar İncil’in hükümlerini ibka’ etsinler, dedi. Arap’ın bu sözleri hünkâra tesir etti ve,

— Bre Arap, ya vaziyet nasıl olur? Nasıl edelim? diye sordu. Arap,

— Ben kethüda değilim. Onu paşalar bilir, cevabını verdi.

Hünkâr, Ali Paşa’yı çabucak çağırtıp getirtti.

— Ali, bu kadılar okumuşlardır, niçin okuduklarını tutmazlar, rüşvet alırlar? diye sordu. Ali Paşa,

— Sultânım, düşenleri (maaşları) azdır, dedi. Hünkâr da onları serbest bıraktı, onlara resim akçası tâyin etti ve şimdiki kadılar binde yirmi akça resim alırlar. Bu Ali Paşa himmetidir.”
***

Devlet-millet kaynaşması, idare edenler ve edilenler arasındaki münasebetler bakımından, hatta her alanda olduğu gibi hukuk kültürü tarihimiz açısından da, bize, bu tecrübeleri aktarıyor.

Günümüzde yaşadığımız idârî-ictimâî, siyasi ve iktisadi meselelerin nasıl anlaşılıp çözülmesi gerektiği hususunda ışık tutuyor, fikirler veriyor.

Hem yaşadığımız ânı değerlendirme fırsatı, hem de geleceğimize dâir tahminlerde bulunabilme, plan-proje ve stratejiler geliştirebilme imkânını bahşediyor.

Bize düşen mi..?

mâzimizden aldığımız bu bilgilerle hâlimizi îmar, istikbâlimizi de inşâ etmektir.

Go to top