Peygamberimizin (s.a.v.) annesi Hz. Âmine validemizden beyitler

“Bâreke fikellâhü min ğulamin,
Ye'bnellezî min havmeti'l-hamâmi:
Necâ bi avni'l-Meliki'l-Allâmi,
Fe vüddiye ğadâte'd-darbi bi ssihâmi;
Bi mi'etin min-ibilin sivâmin,
İnne sahha mâ ebsartü fi'l-menâmi,
Fe ente meb’ûsün ile'l-enâmi,
Tüb’asü fi'l-hilli ve fi'l-harami.
Tüb’asü fi't-tahkîki ve'l-İslâmi,
Dîni Ebîke'l-berri İbrâhîmi,
Fallâhü enhâke ani'l-asnâmi,
Ellâ tüvâlîhâ maa'l-akvâmi...”

(el-Menhelü’l-Azbi’l-Mevrûd, Şerhu Süneni Ebî Dâvud, 9, 96)

Teberrüken Arapça aslını da nakletmeye çalıştığımız bu beyitlerin meâli şöyle:

“Ey oklarla kur’a atıldığı sabah, dehşetli bir ölüm korkusu çekilirken, yüz deve yemin fidyesi karşılığında kurtulan Abdullah’ın oğlu! Büyük bir güvercin müjdesinin mahsûlü hayatı olan yavrum! Eğer gördüğüm rüyâ tâbir ettiğim gibi çıkarsa; sen insanlara ve cinlere, helâl ve haramı beyan için peygamber olarak gönderileceksin. Büyük baban Hz.İbrahim’in dini olan İslâm’ı tahkik ve tasdik için peygamber olacaksın. Hz. Allah seni, kavimlerle birlikte devam edip gelen putlara tapmaktan nehyetti.”

Hz. Âmine vâlidemiz, bu beyitleri terennüm ettikten sonra, “Her canlı ölür, her yeni eskir, her çok azalır ve yaşlanan herkes yok olur. Şüphesiz ben de öleceğim. Fakat nâmım ebedî olarak anılacak. Zira temiz bir oğul dünyaya getirdim” (Süyûtî, el-Hâvî li'l-Fetâvâ, 2, 387) diyerek mübârek rûhunu teslim etti.