haber7.com

Yaş ilerledikçe sinir sisteminde dönüşü olmayan değişiklikler olur. Bulundukları ortama göre yaşlı sayılanlar arasında yapılan araştırmalara göre veriler şöyle:

"BUNAMA'YA KARŞI "OKUMAK"

"Okumamak" öyle bir suçtur ki, cezası, insan olmanın en önemli özelliği olan aklını kaybetmek, yani "bunama" olabilir.

Yaşlılık, bazı toplumlar için 80-90 yaş olarak belirlenirken, diğer bazıları için 50 yaş gibi tanımlanabilir.

Bazı araştırmalar 50 yaş ve daha sonrası için zihni fonksiyonların önemli derecede azaldığını göstermiş olmasına rağmen, yaşlılık bir sosyal olay olarak tanımlanmakta, bazılarına göre de yaşlılık sınırı 60 yaş olarak belirtilmektedir. 50-65 yaş arasında kognitif (zihnî) fonksiyonlann hızlı değiştiği göz önüne alınırsa 65 yaş yaşlanma için kabul edilebilir sınırdır.

Yaşın ilerlemesiyle sinir sisteminde dönüşü olmayan değişiklikler meydana gelir.

Bulundukları ortama göre yaşlı sayılanlar arasında yapılan araştırmalarda genel olarak şu etkilenmeler ortaya konmuştur.

İlk olarak dikkati çeken bozukluk, hafiza ile ilgilidir. Hafıza yaşlılarda, daha genç yaş gruplarına oranla zayıflamaktadır. Kompleks materyallerin hatırlanmasında, benzer bilgilerden yararlanılarak hatırlamada ve şekil belleğinde etkilenmeler görülmektedir.

Dikkat ve kişinin kendini, bulunduğu yeri ve zamanı bilmesi anlamında olan "oryantasyon"da zayıflama meydana gelir.

Genellikle yaşın ilerlemesiyle birlikte incelenen bütün fonksiyonlarda azalma görülmüştür.

Özellikle hafıza bozukluğu, öğrenim durumuyla çok yakın ilişki göstermiş, eğitim süresi arttıkça, bu fonksiyonların daha az etkilendiği görülmüştür.

Bunamaya sebebiyet veren birçok durumda görmek mümkün olduğu gibi, yaşlılıkta ortaya çıkan ve bunamaya sebep olan Alzheimer hastalığında da eğitimin müspet etkileri tespit edilmiştir.

Bu konuda çalışma yapan White ve arkadaşları, çalışmalarında, "Yaş, cinsiyet, inme öyküsü ve eğitim seviyesini de hesaba katarak, düşük seviyeli mesleklerin, kognitif bozulmaların ortaya çıkması açısından risk faktörü oluşturduklarını gösterdiler."

"Alzheimer Derneği Başkanı ve İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Emre, 'Elimizdeki veriler Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülkelerde, ileriki yıllarda, neredeyse Alzheimer salgını olacağını gösteriyor' diyor ve buna karşı korunmak için yaptığı tavsiyeler arasında bol bol okumak en başta geliyor...

Düşük eğitim düzeyinin ileri yaşlarda hastalık için bir risk faktörü olduğu belirtilmiştir. Diğer yandan eğitim düzeyinden bağımsız olarak, fazla bilişsel aktivite gerektirmeyen işlerde çalışan kişilerde Alzheimer riski yüksektir...

"Eğitimin Alzheimer riskini azaltan koruyucu etkisi vardır. Çalışmalarda yüksek eğitimin hastalığın başlangıcını geciktirdiği saptanmıştır. Mezuniyet sonrası eğitimin ve aktif sosyal ilişkiler içinde bulunmanın da yararlı olduğu bildirilmiştir. Bir görüşe göre eğitim, sinirler arası bağlantıların yoğunluğunu çoğaltarak da etki etmektedir."

Sosyokültürel seviyesi yüksek olanlarda bu hastalık, daha az oranlarda görülmüş, düşük eğitim seviyesinin ileri yaşlarda hem Alzheimer, hem vasküler demans (bunama) gelişmesi için risk olduğunu göstermiştir. 75 yaşından sonra eğitimsiz bir kişinin demansa yakalanma riski, en az 8 yıl eğitim almış birine göre 2 kat daha fazla bulunmuştur.

Eğitim, en azından demans görülme yaşını geciktirmektedir.

Yaşlı insanlar arasında yapılan karşılaştırmalı çalışmalarda eğitimsiz kişiler, eğitimlilere göre yaşlılık problemleri ile karşılaşmak açısından % 30 oranında daha şanssız görünmektedirler.

Şüphesiz, okuma ve eğitim, "beşikten mezara kadar' düsturu ile ömür boyu sürdürülmelidir. Çünkü lise ya da ü-niversite seviyesinde bir okul bitirip de eğitimini bu seviyede dondurmuş ve okul yıllarından sonra eline bir daha kitap almamış "okumuş" insanların sayısı maalesef zannedildiğinin çok üstündedir.

İnsanlara,

- "Elinizde hangi kitap var?" diye bir soru sorduğunuzda, o anda ellerine bakıp,

- "Elimde kitap yok ki" gibi şaşkın bir cevap vermezlerse,

- "Şu sıralarda pek de okuduğum söylenemez" diyebilirler.

"Son bir yıl içinde hangi kitabı okudun?" sorusuna % 90-95'in üzerinde alacağınız cevap sizi memnun etmeyecektir.

"Son beş yıl içinde hangi kitabı okuduğunuzu hatırlıyor musunuz?" şeklindeki soruya alacağınız cevap da büyük oranda tatminkâr olmayacaktır.

Bu durumda muhatabınızı rahatlıkla müjdeleyebilirsiniz! "Gözünüz aydın! Demans {bunama) sizi bekliyor" diye...

Karşınızdaki kişi, "Demans ne ola ki?" gibi bir soru soracak olursa, ona, sizlere bu metni alıntıladığımız kitaptan, bu metni izleyen "Beynin Yıkılışı ve Okumamak" başlıklı bölümü okutun...

Bu metin Nesil Yayınları arasında yayaınlanan "Okuma Psikolojisi" adlı kitaptan alıntılanmıştır.