Hayırlı geceler hocam. Bir hadis i Şerif gördüm ama pek anlayamadim.hadis su: "Bir kimse, bir kaç zaman daha içinde oturmak şartı ile bir evi satarsa bu akit geçersizdir.. Zira; tek taraflı bir menfaat getiren şart vardır.. Lübab fi Şerhi'l Kitap Şimdi biz emlakciyiz ve evi satarken evi alan kişi diyor ki ben eve 5 ay sonra oturucam sen o vakte kadar otur bana kira ver.satis öncesi bunu konuşup anlasiyorlar ondan sonra satış yapılıyor.hadis i Şerif e göre bu durum yanlış mı acaba?
Hadis i Şerif değil sanirim bu.bulamadim ne ama anlayamadım da zaten siz biliyorsunuzdur muhakkak. E-Dekor Yapı Emlak – Facebook
*******
Selâmün aleyküm.
Hayırlı geceler kardeşim;
Tırnak içerisinde kaydettiğiniz cümle hadis değil, fukahanın açıklamasıdır. Evvela bunu tesbit edelim. Fakat fukahanın bu hükmüne medâr (dayanak) olan hadis-i şerif var elbette... Onu da aşağıda cevabımız içerisinde zikrederiz. Anladığım kadarıyla sizin sorunun özeti şu olmalı:
- Satıcı, içinde belirli bir müddet ücretsiz oturması şartıyla evini satabilir mi? Çünkü ücretli oturmasında, aralarındaki mukavele / anlaşma-sözleşme sebebiyle zaten bir mesele olmaz.
Şimdi gelelim bunun cevabına:
Akdin muktezasından yani sözleşmenin gereğinden olmayan, satış akdine uygun düşmeyen, örf haline gelmemiş olan ve taraflardan birine faydası dokunan bir şeyin akit esnasında şart koşulması, Hanefîlere göre sahih olmadığı için bu şekilde yapılan bir alış-veriş akdi fasit olur. [Merğinani, el-Hidaye, Beyrut, ts. , III, 48-49] Delilleri, Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) şartlı satışı men etmesidir. [Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, IV, 248, Kahire, ts. ; ayrıca bkz. Buharî, Sahih, Büyu‘, 73]
Açıklama: Hidâye müellifi Merginânî (rh.) akdî şartlardan bahsederken, "bir akid içinde iki akid" hadîsini naklediyor ve buna örnek olarak da, "satıcının bir ay kullanmak şartıyla bir köleyi, içinde oturmak şartıyla bir evi satması yahut da satın alanın hediye veya borç vermesini şart koşmasını" gösteriyor.
Fethu'l-Kadîr ismiyle Hidâye'yi şerh eden İbn Hümâm (rh.) da, hadîsin tahricini yaptıktan sonra müellifin hadîsi tefsirini uygun buluyor.
İbn Hibbân'ın (rh.) "bir akid içinde iki akid ribâdır" mealindeki mevkûf rivâyeti de, İmam Merğinânî'nin tefsirini te’yid etmekte / desteklemektedir. Binaenaleyh satıcının kullanma veya oturmayı şart koşması ribâ / faiz mahiyetindedir. [Fethu'l-Kadîr, Bulak, 1316, 5, 215-218]
Mâlikî ve Hanbelîlere göre ise, akdin gereği olmayan, ancak akdin muktezasına (gereğine) da aykırı düşmeyen bir şeyin şart koşulması caizdir. [İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, Beyrut, 1989, II, 263] Çünkü Rasûlüllah (s.a.v.) bir sefer esnasında Hz. Câbir’den (r.a.) devesini satın almak istemiş, o da, Medine’ye kadar binmesi şartıyla satabileceğini söyleyince, Nebî (s.a.v.) bu şartı kabul ederek deveyi satın almıştır. [Müslim, Sahih, Müsâkât, 113] Buna göre satıcının, içinde bir müddet ücretsiz oturması şartıyla evini satması, Mâlikî ve Hanbelîlere göre sahihtir / geçerlidir.
Ancak dikkat etmek gerekir; fevkalâde zarurî-mecburî bir durum olmadıkça mensubu bulunduğunuz mezhebin hükmüne göre amel etmeye, muamelenizi / uygulamalarınızı ona göre yapmaya gayret edin. Hanefî iseniz, ki muhtemelen öyledir, diğer mezheplere göre uygulama yapmaktan sakınınız.
***
Alış-veriş akdindeki bu fasit (geçerliliği olmayan) şartın biraz daha genişçe izahına gelince…
Buna daha açık bir ifade ile ifsad edici (bozucu) şart da denilebilir. Bunlar sahih şartın niteliklerini taşımayan, yani akdin gereği olmayan, akde uygun düşmeyen, âyet ve hadislerde kararlaştırılmayan (öngörülmeyen) veya insanların da örf haline getirmediği, fakat satıcı veya alıcı için tek yanlı yarar sağlayan şartlardır.
Meselâ;
- Satıcının öğütmesi şartıyla buğday satın almak…
- Satıcının gömlek veya elbise dikmesi şartıyla kumaş satın almak…
- Satıcının deposunda bir ay daha kalması şartıyla buğday satın almak…
- Satıcının bir yıl daha içinde oturması şartıyla evini satması…
- Bir yıl kendisi ekmek şartıyla arazi satmak…
- Bir ay süreyle binmek ve ondan sonra alıcıya teslim etmek şartıyla otomobili satmak…
- Alıcının, kendisine borç vermesi yahut kendisine bir bağışta bulunması şartıyla satış yapmak gibi durumlarda satım akdi fasit olur (bozulur).
Çünkü bir akitte taraflardan birisi lehine öne sürülen üstün yararlanma riba yani faiz niteliğindedir. Zira bu, satım akdinde bedel olarak karşılığı bulunmayan bir fazlalıktır.
Faizin bulunduğu satış ise fasit olur. Faiz şüphesi de gerçekten faiz varmış gibi satışı fasit kılar.
Yukarıda verilen örneklerdeki muamelelerde faizden sakınmak için, bunları şu şekilde uygulayıp çözümlemek icap eder:
- Buğday satın alan kimse bunu un haline getirmek istiyorsa; yeni bir sözleşme ile buğday satıcısına veya başka birisine öğütme ücreti ödeyerek bunları un haline getirebilir.
- Kumaş satın alan kimse bundan gömlek veya elbise diktirecekse; kumaşı satan tüccar terzi veya başka bir terzi ile anlaşarak diktirebilir.
- Buğday satın alan kimse, bir ay süreyle koyacak yeri yoksa satıcı ile kira sözleşmesi yaparak bir ay buğdayı onun deposunda emanet olarak tutabilir. Ya da başka bir yer kiralayarak orada depolayabilir.
- Evini satan kimse, bir yıl daha bu evde oturmak istiyorsa, alıcı ile bir kira sözleşmesi yapması gerekir. Böylece alıcı sıkıntıya sokulmamış olur. Kendine gerekli ise kiraya vermeme hakkı doğar, ayrıca bir yıllık kira bedeli takdir edilir. Ancak alıcı, satıcının bir yıl süreyle ücretsiz olarak oturmasına izin de verebilir. Bu takdirde kira bedeli hakkını ona bağışlamış olur.
- Arazisini satan da bir yıl ekmek isterse yeni bir kira sözleşmesi yapmalıdır. Otomobile bir ay daha binmek isteyen satıcı, alıcı ile kira anlaşması yaparak bunu sağlayabilir, ya da başka kiralık bir araç bulabilir.
- Yine alıcının kendisine borç vermesi veya bir bağışta bulunması şartıyla satışta da sıkıcı ve tek yanlı yarar sağlayan bir özellik vardır. Satıcı, malının satışını öne sürerek böyle ziyade bir yarar sağlama yoluna gitmemelidir. Çünkü bu tek yanlı fazlalıklar faiz şüphesi doğurmaktadır.
Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) şu hadisleri bu mevzuyu düzenlemekdedir: “Hem ödünç hem satış ve bir satış içinde iki şart helâl değildir.” “Nebî sallallahu aleyhi vesellem bir akit içinde iki akit yapmayı nehyetti (yasakladı).” [İmam Mâlik, Nesâî, Ahmed b. Hanbel, Tirmizî gibi muhaddisler rivâyet etmişlerdir. el-Muvatta', Kahire, 1951, c. II, s. 663; Nesâî, Sünen, c. VII, s. 295; Ebû Dâvud, maa şerhi İbnu'l-Arabî, c. V, s. 238.31]