s.a. hocam, geçenler de bir sohbette hocaefendi peygamber efendimizden bir şiir anlattı, peygamberimize ait bir şiir var mı? beniadem türkmenoğlu – mersin
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) şair değildi. Şiirle meşgul olmadı. Bu O’na lâyık bir meslek de olamazdı. Nitekim Cenab-ı Hak onu bize anlatırken şöyle beyan buyuruyor:
“Biz ona şiir öğretmedik. (Bu) ona yaraşmaz-yakışmaz da. O(nun getirdiği Kitab) bir zikirden / öğütden ve (hükümleri) açıklayan bir Kur'an’dan başkası değildir.” [Yâsîn suresi, 69]
Ancak Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.), güzel bulduğu bazı şiirleri terennüm ettiği de bir vâkıadır. Nitekim İkrime (r.a.) şöyle anlatmıştır: “Hz. Âişe’ye (r.anha) sordum:
“- Rasûlullah’ın (s.a.v.) hiç şiir okuduğunu işittin mi?” Hz. Âişe (r.anha) şöyle cevap verdi:
“- Bazı zamanlarda evine girdiğinde ‘Ve ye’tîke bi’l-ahbâri men lem tüzevvid: Zamanla gelir sana, beklemediğin haberler’ derdi. (İbn Revâha’nın bu mısrâını okurdu.)” [Bkz. Tirmizî, Kitabü’l-Edeb, 3, Hadis no: 2851-52; Buharî, Edebü’l-Müfred, Bâb: 343, Hadis no: 792]
Bilindiği üzere şiir, murad edilen manayı daha hoş ifade edip sözü güzelleştirdiği takdirde iyidir. Fakat ‘hak ölçüler’den taşarak ömür boyu insanı meşgul eden şiir, hiçbir zaman dinde makbul değildir. İşte bir hakikati dile getiren ve Nebî sallallahu aleyhi vesellemin hoşuna giden İbn Ravâha’nın (r.a.) bu şiirini, bizzat Rasûlullah’ın (s.a.v.) zaman zaman okuduğunu Hz. Âişe (r.anha) validemiz nakletmişlerdir:
“Seyübdî leke’l-eyyâmü mâ-künte câhilen
Ve ye’tîke bi’l-ahbâri men lem tüzevvid”
Meali:
Açıklar sana bilmediğini, yakında günler…
Zamanla gelir sana, beklemediğin haberler…
Yine Abdullah ibn Ravâha (r.a.), Rasûlullah’ın (s.a.v.) Ömre haccını kaza etmesi sırasında, Mekke’ye girdiklerinde düşmana karşı şiir okuduğu zaman, Hz. Ömer (r.a.) ona;
- Ey İbn Ravâha, hem Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanında hem de Harem-i Şerif’te şiir okunur mu? dedi. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“- Bırak okusun, yâ Ömer! Onun söyledikleri, ok atışından daha tesirlidir.” Bu hâdiseyi, Tirmizî ve Neseî (rahımehumallah) nakletmektedirler.
İbn Abbas (r.anhuma), “Zamanla gelir sana, beklemediğin haberler” kelâmı, bir peygamber sözüdür demiştir. [Bkz. Buharî, Edebü’l-Müfred, Bâb: 343, Hadis no: 793]
Abdullah İbn Abbas hazretleri, beyitin bir mısrâını teşkil eden bu sözü, Abdullah İbn Ravâha’ya (r.anhum) değil, Fahr-i Kâinat Efendimize (s.a.v.) veya daha önceki peygamberlerden bir peygambere ait göstermektedir. Kime nisbet edilirse edilsin, mânâ güzel oldukça bir mahzur teşkil etmez.
İki Cihan Serveri Efendimizin (s.a.v.) bu hususa açıklık getiren şiir ve şairler hakkındaki hadîs-i şeriflerinden birkaçı şöyledir.
“İnne mine'l-beyâni sihran ve inne mine’ş-şi’ri hikemen.”
Manası: Beyan ve ifadeden bir kısmı, sihir tesiri yapar (büyüleyicidir). Şiirlerden bir kısmında da hikmetler vardır.
“Allimû evlâdekümü’ş-şi’ra fe innehû yeftehu'z-zihne ve yûrisü’s-şecâate.”
Manası: Çocuklarınıza şiiri öğretiniz; çünkü şiir, zihni açar ve cesaret verir.
“Teallemû mine’ş-şi’ri hikmeten ve emsâlehû.”
Manası: Şiirden hikmetli olanları ve benzerlerini (atasözleri, veciz ve güzel sözleri) öğreniniz.[Bkz. Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, Meral Yayınları, İstanbul, 1972, II, 3-4]
Edebiyat, şiir ve şairlerle alakalı geniş bilgi için ayrıca bkz.
http://www.halisece.com/tasavvuf/291-edebiyat-ve-siir-tasavvufta-raks-sema-teganni-musiki.html