Selamün aleyküm çok değerli pek kıymetli hocam. Vermiş olduğunuz bilgilerden dolayı Allah razı olsun. Nasılsınız, afiyettesiniz inşallah.  Hocam Şafii mezhebinde ‘çizme dolusu kan abdesti bozmaz’ diye hüküm var. Buradaki çizme dolusundan kasıt nedir acaba..? Şimdiden teşekkürler hayırlı çalışmalar. 

Soru: AbdüsSamet Aydan tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam kardeşim; güzel temennileriniz için teşekkür eder, bilmukabele hayır-dualar ederim.

Sorunuzu vaktimiz ve imkânımız nisbetinde etraflıca cevaplamaya çalışalım. Ancak unutmayalım ki, bunlar bu mevzularda birer bilgilenmeden, mâlumattan ibarettir. Aslolan kendi mezhebinin hükümlerine uymaktır. Mezhepler arası taklit, sadece çok zaruri ve istisnai hallerde müracaat edilebilecek bir çaredir. Onu da öyle kendi kafamıza göre değil, ilim ehline havale etmemiz, onlara danışarak yapmamız icap eder.

Bu önemli hatırlatmayı yaptıktan sonra, dilerseniz gelelim söz konusu etttiğiniz meseleye…

Evet, Şâfiî ve Mâlikî mezheblerine göre, önden ve arkadan başka herhangi bir uzuvdan gelen kan, irin ve sarı su ile abdest bozulmaz. Sizin de bahsettiğiniz gibi, ‘çizme dolusu kan abdesti bozmaz’ da denilmiştir. Tabii ki bu söz, çokluktan kinâyedir. Yani çıkan kan ne denli fazla olursa olsun, abdesti bozmaz demektir. Bu cümleden olarak mesela kişi bayılmadıktan sonra kendisinden ne kadar kan akarsa aksın, Şâfiîlere göre onun abdesti bozulmuş olmaz.

İdrar ve dışkı yollarından gelen kanamanın abdesti bozduğunda ise, mezhepler arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Farklılık, vücudun diğer azalarından akan kan hususundadır. Şöyle ki:

Hanefî mezhebine göre önden veya arkadan kan çıkması halinde abdest bozulur. [Bkz. Ebu Dâvud, Sünen, Taharet, 109, 115; Nesâî, Sünen, Taharet, 137, Hayız, 6] Bunun haricinde ağız, burun veya bedenin diğer herhangi bir uzvundan kan, irin veya cerahat gibi şeylerin çıkması da abdesti bozmaktadır. [Bkz. Zeylaî, Nasbu`r-Râye, 1, 37-38, 44] Mesela ağızdan çıkan akıcı kan tükürükten daha çok veya eşit ise, abdesti bozar, değilse bozmaz. Bu da, renginden anlaşılır. Diğer uzuvlardan çıkan kan ise, çıktığı yeri geçip yanlarına yayılınca abdesti bozar; yoksa iğne ucu gibi çıkıp da yerinde kalan bir kan damlası abdeste mâni değildir. Böyle bir kanın el veya pamuk ile silinmesi de abdeste zarar vermez.

Yaradan çıkan irin, sarı su hakkında da hüküm böyledir. Bu husustaki diğer bir görüşe göre ise, bunlar abdesti bozmaz. Ama ihtiyat ve takva bakımından ilk görüşe uymamız iktiza eder.

Hanbelî mezhebine göre ise, bu noktada Hanefi mezhebinden farklı olarak, akan kanın çok miktarda olması şartı vardır.

***

Şâfiîlere göre abdesti bozan şeyler ve izahları

1. Ön ve arka menfezlerden herhangi bir şeyin çıkması.

2. Makadın iyice yerleşmemesi halinde uyumak.

3. Hastalık veya sarhoşluk sebebiyle aklını kaybetmek.

4. Hâilsiz olarak (arada bir perde, mâni, engel bulunmaksızın) mahrem sayılmayan (nikâh düşen) bir erkekle bir kadının, şehvetli olsun veya olmasın birbirinin tenine dokunmaları, her iki tarafın da abdestini bozar.

5. İnsanın tenasül uzvuna elin iç kısmıyla dokunmak.

6. Kavl-i cedîde (İmam Şâfiî’nin yeni görüşüne) göre dübür halkasına elin iç kısmıyla dokunmak. (Mesela basur hastalığı olanın mak'adının dışarı çıkmasıyla ellerinin iç kısmı değerse ab­desti bozulur.) [Kavl-i kadîm, İmam Şâfiî’nin Irak dönemine ait, kavl-i cedîd ise Mısır’a gittikten sonraki görüşünü ifade eder.]

***

Söz konusu maddelerin açıklaması

“...yahut biriniz tuva­letten gelmişse...” [Maide suresi, 6] buyrulmuştur.

Uykuya dalan kimse abdest alsın.” buyurmuştur. [Bkz. Ahmed b. Hanbel, Ebu Dâvud ve İbni Mace rivayet etmişlerdir. Bu hadisin manası şudur: Uyanıklık dübürün bağıdır. Yani onun içinde bulunan şeyleri dışarıya çıkmaktan korur. Çünkü o uyanık olduğu sürece kendisinden çıkan şeyleri far keder. Neylü'l-Evtâr, I, 192] Ama bağdaş kurup uykuya dalan kimsenin abdesti bozulmaz. Nitekim Enes (r.a.) şöyle demiştir:

Peygamberimiz (s.a.v.) birisiyle yavaş-yavaş konuşurken, namaz için kamet edildi. Fakat ashabı (oturduk­ları halde) uyuyuncaya kadar ona gizli-gizli konuşmasından ayrılmadı. Sonra geldi ve onlara namaz kıldırdı.” [Ebu Dâvud, Müslim ve Tirmizî rivayet etmişlerdir. Bkz. Neylü'l-Evtâr, I, 193] Bu hususta gene Hz. Enes’ten gelen benzer bir rivayet de şöyledir: “Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashabı yatsı namazını beklerlerdi. (Uykudan dolayı) başları önlerine düşer, sonra da abdest almaksızın namaz kılarlardı

"...yahut kadınlara dokunmuşsan..." [Nisa suresi, 43]

Şehevî duygulardan anlamayan yedi yaşın altındaki çocuklardan abdest bozulmaz. [Muğni’l-Muhtâc, (Nevevî’nin Şâfiî fıkhına dair Minhâcü’t-Tâlibîn adlı eseri üzerine Hatîb eş-Şirbînî’nin (ö. 977/1570) yazdığı şerh)1, 35]

Ümmü Habîbe'den (r.anha) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) aşağıdaki hadis-i şerifleridir:

Her kim fercine (tenasül uzvuna) fercine dokunsa abdest alsın.” [Kadı Ebu Şuca’, Ğâyetü’l-İhtisâr ve Şerhi, Ravza Yayınları, 99-100] Hadis-i şerifteki geçen "ferc" kelimesi, hem erkeğin hem de kadının cinsiyet organıdır. Yukarıda ifade edildiği gibi, İmam Şâfiî'nin (rh.) yeni içtihatlarına (Mısır’a geldikten sonraki görüşlerine) göre, elin iç kısmıyla insanın dübür halkasına dokunmak da abdesti bozar.

Tenasül ve dübür uzuvlarına elin iç kısmıyla dokunmak, herhangi bir yaş sınırı olmaksızın abdesti bozar. Şu halde, bir anne bebeğinin altını temizlerken çıplak elinin içi bebeğinin ön veya arkasına değerse ab­desti bozulur. Ona göre dikkat etmesi, bunu hatırdan çıkartmaması gerekir.