Selamun Aleyküm, Hocam Hanefi bir ailenin oğlu Caferi diye adlandırılan şii yanlısı bir ailenin kızıyla evlenmesinde dinen bir sakınca var mıdır? Alenen olmasa da Hz ömer r.a. - Hz ebu beki ve Hz aişe annemizi sevmiyorlar ve ilginç olan tarafı ise evlerin de boy boy Humeyni'nin resimleri mevcut. 

Soru: sencer tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Bilmiyorum kaçıncı kez oldu-olacak ama, maalesef gene aynı şeyi hatırlatmak zorunda kalıyoruz. Ne olur, bir meseleyi sormazdan önce lütfedip sitede araştırıveriniz. Bk.

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3188-caferi-alevi-ile-evlilik.html

***

Ayrıca hatırlatmak isteriz: “Ashâb-ı kirâmın cümlesini sevenler, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’tandır. Bir kısımnı sevmeyenlere Râfızî denir. İmam Ali Hazretlerini (r.a.) sevmeyenlere Havâric denilmiş… Bu, kazıyye-i muhkeme (tam, sağlam, kesin hüküm) haline gelmiş ve zaman hükmünü icra etmiştir (gerekeni yerine getirmiş, bu böyle kabul edilegelmiştir).” [Ali Erol, Hatıratım, s. 79]

Ashab-ı kiramdan muayyen şahıs-zât olarak Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Âişe (r.anhum) validemizi sevmemek Ehl-i Sünnet akîdesiyle bağdaşmaz. İsimleri zikrolunan zevat-ı kiramın kim oldukları, manevi derece ve mertebelerinin ne denli yüksek olduğu hemen her Müslümanca mâlumdur. Sözünü ettiğiniz kişilerin, üstüne üstlük bir de Humeynî gibi bid'at ve dalâlet ehli birilerine muhabbet -tabiri caizse- işin tuzu-biberi, meselenin bam teli gibidir. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Kişi sevdiğilme beraberdir” buyurmuşlardır. Ne diyelim, eğer hidayete kabiliyetleri varsa Allah (c.c.) hidayet etsin, yoksa sevdikleriyle birlikte haşreylesin.

Allâme-i Taftazânî (rh.) hazretleri, meşhur ve mâruf eseri Şerhu Akaid’de:

“Selef (sahâbe ve tâbiûn) Hz. Osman'ı, Hz. Ali'ye (r.anhuma) üstün tutma hususunda tevakkuf ettiler. Şöyle ki: 'Tafdîl-i şeyhayni, muhabbet-i Hateneyni (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in (r.anhuma) diğerlerine üstünlüğü, iki damad Hz. Osman ve Hz. Ali'nin (r.anhuma) çok sevilmesini) ve insafı Ehl-i Sünnet’in alâmetlerinden kıldılar.' demiş ve hılafet sıralarını aynen kabul etmiştir. [Hâşiyetu'l-Kestellî, alâ Şerhi'l-Akâid, s. 179]

Diğer bazı temel eserlerde de yukardakine benzer şekilde fakat son maddesi farklı olarak şöyle denilmiştir: “Alâmâtu Ehli's-Sünneh: Tafdîlüş-şeyhayn, (Ehl-i Sünnet’in alâmetleri; Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’i tafdîl / üstün görme) ve hubbü’l-hateneyn, (Hz. Osman ve Hz. Ali’yi de sevmek) ve meshun ale’-huffeyn (mest üzerine mesh etmektir.”

Bu mevzuda bir başka husus;Halifelerin hilafetini kabul etmemek de kişiyi dinden çıkarmaz, ancak ehl-i bidat yapar.

Akaid ulemamızın yani usûlüddîn âlimlerimizin, isimleri zikrolunan muayyen zevata sebbedenin durumu hakkında farklı görüşleri var. Küfrüne hükmeden de, sapıklıkla itham eden de mevcut. Şer’î cezası bakımından da, “Men sebbe’r-rasûle yuktel ve men sebbe’s-sahabete yücled: Peygambere söven öldürülür, sahabeye söven celde / sopa cezasıyla cezalandırılır, kamçı veya değnekle dövülür” denilmiştir.

***

Sahabenin fazileti hakkında gelen bazı hadis-i şerifler

Muhammed’in (s.a.v.) ashabına sebb etmeyiniz (sövmeyiniz, hakarette bulunmayınız). Çünkü onlardan birinin bir saatlik ameli, sizden birinizin bir ömürlük amelinden daha faziletlidir.” [el-Askalânî İbn Hacer, el-Metâlibu’l-Âliye, Beyrut ty. IV, 46; Ayrıca bkz. İbn Mâce, Sünen, II, 1334]

Muhammed’in (s.a.v.) ashabına sebbetmeyin. Onlardan birinin bir saatlik makamı, sizden birinizin bir ömürde yaptığı amelden daha hayırlıdır.” [İbn Mâce, Sünen, I, 57 (162. hadis); Tefsîru’l-Kurâni’l-Azim, II, 301]

Ashabıma sebbetmeyiniz (hakaret etmeyiniz), sizden birisi Uhud dağı kadar altın infak etseydi, ashabımdan (birinin verdiği) yarım müde ulaşamazdı.” [Bkz. Ebû Davud et-Tayâlisî’nin müsnedi, hadis no: 21, 83; Ebu Davud, Sünen, 39. Kitab. Bab, 10; Sahîhu’t-Tirmizi, Hadis no, 2165; Kenzü’l-Ummâl, H. no: 32469]

Hadisin Buhari’de geçen şekli de şöyledir:

Ashabıma sebbetmeyiniz, sizden birisi Uhud dağı kadar sadaka vermiş olsa, onlardan birinin bir müd, yarım müd sadakasına ulaşamaz.” [Buharî, Sahih, Fezail-i Ashabı Nebi, IV, 195; Ayrıca bk. Râmûzu’l-Ehâdîs, 1937]

Ashabımın kötülüklerini anmayın ki, kalpleriniz onlar üzerine (onlara sevgi hususunda) değişmesin. Ashabımın iyiliklerini anın; ta ki, gönülleriniz (onlara) ülfet etsin.” [Deylemi, İbn Ömer'den, Râmûzu’l-Ehâdis, s. 441, H. no: 5859; İbn Mâce, Sünen, I, 47]

Allah’ın kullarını üzmeyin, onları ayıplı duruma sokmayın, avretlerini (hoşa gitmeyecek gizliliklerini) araştırmayın. Kim Müslüman kardeşinin avretini araştırırsa, Allah da onun kusurunu arar, hatta evinin içinde onu halka rüsvay eder.” [Ahmed b. Hanbel, Sevban’dan (r.a.); Râmûzu’l-Ehâdîs, s. 465, No: 5777]

“Ashabıma sövenleri, görürseniz, ‘Allah’ın lâneti kötünüz üzerine olsun.' deyiniz." [Tirmizi, İbn Ömer’den, Râmûzu’l-Ehâdîs, s. 47. no: 622, Ayrıca bk. Hayâtu’s-Sahâbe II, 560-561]

“Hiç şüphe yok Allah Teâla benim için sahabeler seçti (insan etti.) Böylece onlara ashabım, damatlarım, kayın pederim ve ensarım (yardımcılarım) kıldı. Yakında onları noksanlayan, onlara sebbeden (sövüp sayan, tahkir ve tenzil eden) bir topluluk da gelecek. Eğer siz onlara (onların devrine) ulaşırsanız, onlara kız alıp vermeyin, onlarla birlikte yiyip içmeyin, onlarla namaz kılmayın, (öldüklerinde) üzerleri ne de namaz kılmayın.[Râmûzu’l-Ehâdîs, s. 86, No: 1196; Hayatu’s-Sahâbe II, 561; Tefsîru’l-Kurâni’l-Azim IV, 205, 306; Şerhu’l-Akîdeti’t-Tahâviye, II, 691, 694, 698; İbn Mâce, Sünen, I, 97]

Ashabım ve sıhrlerim (evlilik yoluyla oluşan akrabalırım) hakkında beni muhafaza ediniz; kim onlar hakkında beni (hukukumu) muhafaza ederse, Allah Onu dünya ve ahirette muhafaza eder. Kim de onlar hususunda beni muhafaza etmezse, Allah ondan yüz çevirir (rahmet nazarıyla bakmaz), onu azabla yakalaması da yakındır.” [Feyzu’l-Kadîr, I, 197, II, 512]

Şüphe yok Allah beni (diğer insanlar içinden) seçti. Benim için de (büyük, çeşitli ve farklı vasıfları bulunan) sahabeleri seçti. Arkasından onlar içinden bana vezirler ve sıhrler ve ensar verdi. Kim onlara (ashaba sebbederse / tahkir eder, küçük düşürür, düşmanlık ederse) Allah’ın meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Kıyamet günü de ondan hiçbir ameli kabul olunmasın.[Râmûzu’l-Ehâdîs, s. 86, H. no: 1197; Ayrıca bk. Hayâtu’s-Sahâbe II, 560]

İnsanların en iyileri benim asrımdakilerdir. Sonra onları takib edenler, sonra onları takib edenler.[Benzer hadisler için bk. Müslim, Sahih, Hadis no: 210, 215; Ebû Davud, Sünen, 39. kitab, bab 39; Tirmizî, Sünen, 31. kitab, bab 45; Râmûzu’l-Ehâdîs, 1937, 3501 no’lu hadis]