Hanefîlere göre Ehl-i Kitap kimdir ve haram olan kan nedir?

Selamunaleyküm   Hanefiye göre ehli kitap kimlerdir ayrıca mormonlar, protestanlar ve diğer sonradan çıkan mezhebler kitap ehli sayılır mı?   Ayrıca yenmesi haram olan kan meselesini açıklarmısınız, helal olmasına rağmen(gimdes sertifikalı) tavuk kanlı olabiliyor yenilemez kan'dan kasıt nedir?   Allah razı olsun

Soru: Yusuf Tazim tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam.

1. Kur'an-ı Kerim’deki Ehl-i Kitap tabiriyle Tevrat ve İncil’in muhatabı olan Yahudilerle Hıristiyanlar kastedilmektedir. Nitekim "…Kitap yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi..." [En'âm suresi, 156] mealindeki âyet-i celile ve Ehl-i Kitap terkibinin geçtiği diğer âyetleri, nazar-ı dikkate alarak tefsir eden ilk müfessirler (mütekaddimin), bununla Yahudi ve Hristiyanlann murad edildiğini ifade etmişlerdir. [Mücâhid (V. 103-104/721-722), Tefsîr (Tefsîru Mücâhid), I, 186; Taberî, Câmiu'l-Beyân, VIII, 69; İbn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'ân, II, 44]

Bu âyet­-i kerimeden hareketle Hanbelî ve Şâfiî mezhep­leri, sadece Yahudi ve Hıristiyanları Ehl-i Kitap saymışlar. Hanefîler ise semavî bir dine inanan ve Tevrat, Zebur, İncil, suhuf gibi vahyedilmiş bir kitabı bulu­nan her ümmetin Ehl-i Kitap olduğunu ifade etmişlerdir[Abdülkerîm Zeydân, s. 11-12]

Kıstas / kriter bu olduğuna göre, şayet çok lazımsa, söz konusu ettiğiniz Mormonlar’ın, Protestanlar’ın ve diğer sonradan çıkan mezheblerin Ehl-i Kitap olup olamayacaklarını, eğer sizin için lüzumlu ise, araştıracaksınız. Bizi çok da ilgilendiren bir mesele olmadığı gibi, bu vb. konulara ayıracak fazlaca bir vaktimiz de yok.

Kur'an-ı Hakîm’de Ehl-i Kitap olarak sadece Yahudi ve Hristiyanların muhatap alın­ması, bu iki şeriat mensuplarının bir takım eksiklik ve yanlışlıklarının yanında Al­lah, peygamber, âhiret ve kitap inançla­rının bulunması, yani ilâhî kaynağa da­yanmaları ve Kur'ân'ın o dönemde mu­hatabı olan insanlarca söz konusu din­lerin bilinmesi sebebiyledir. Nitekim bu din mensupları Hicaz bölgesinde önemli bir faaliyete sahip olarak Müslümanlarla iç içe yaşıyorlardı. Kur'ân-ı Kerîm muh­telif âyetlerinde İslâm dışı din mensup­ları arasında Ehl-i Kitab’a önemli bir yer vermekte, onların diğerlerinden farklılık ve üstünlük­lerini belirtmekte, özellikle Hıristiyanlarların kendilerine daha yakın olduklarını haber vermekte, an­cak temel iman esasları, ayrıca Müslümanlarla olan münasebetlerindeki eksiklik ve yanlışlıkları da belirtmektedir. [M. Fâris Berekât, el-Câmiu li-Mevâdîi Âyâti’l-Kur'âni’l-Kerîm, Dımaşk, 1379/1959, s. 450-468] 

Ehl-i Kitap ter­kibinin geçtiği âyetlerde, onların arasında övgüye lâyık kişiler bulunduğu gibi [Âl-i Imrân suresi, 75, 113-115, 119], kâfirlerin de bulunduğu [Bakara suresi, 105; Beyyine suresi, 1], bu sonuncuların Allah'ın âyet­lerini inkâr ettikleri [Âl-i İmrân suresi, 70, 98, 112; Nisâ suresi, 155; Haşr suresi, 2], Hakk'ı bâtıla karıştırdıkları [Âl-i İmrân suresi, 71], emanete riayet etmedikleri [Âl-i İmrân suresi, 75], kendilerine verilen mukaddes kitabı tahrif ettikleri [Âl-i imrân suresi, 78], peygam­berlerini öldürdükleri [Âl-i İmrân suresi, 112; Nisâ suresi, 155], Müslümanları küfre döndürmek istedikleri [Bakara suresi, 109; Âl-i İmrân suresi, 69, 72, 99, 100], Tevrat ve İncil'­deki hükümleri hakkıyla uygulamadıkları [Mâide suresi, 68] belirtilmektedir. Kur'an-ı Kerim Ehl-i Kitab’ı Allah'a kulluğa, O'na ortak koşmamaya çağırmakta [Âl-i İmrân suresi, 64], Müslümanlara da onlarla mücadelelerinde itidâli tavsiye etmektedir. [Ankebût suresi, 46; Mevzu hakkında daha detaylı bilgi için bk. T.D.V. İslam Ansiklopedisi, Ehl-i Kitap mad., İstanbul, 1994, X/516-517]

Sadedinde olduğumuz mesleleyle ilgisi bakımından ayrıca aşağıdaki linklere de bkz.

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/4059-allah-katinda-tek-din-islam-dir-baska-semavi-din-yoktur.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/4569-efendimiz-in-s-a-v-peygamberligi-kendilerine-ulasmamis-olan-ehl-i-kitab-in-durumu.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3820-karisik-sorular-hiristiyan-erkekle-musluman-kadin-evlenebilir-mi-namazda-selam-verip-cikarken-omuza-bakma-ve-fatiha-dan-sonra-amin-demenin-hukmu.html

2. “…yenmesi haram olan kan meselesini açıklarmısınız, helal olmasına rağmen(gimdes sertifikalı) tavuk kanlı olabiliyor yenilemez kan'dan kasıt nedir?” sorunuza gelince…

Haram olan kan, akmış kandır. Bilindiği üzere hayvanlar kesilince vücuttaki kanın büyük bir kısmı dışarı akar, az bir miktar da ince damarlarda kalır. İşte bu dışarıya akan kanı yemek-içmek haramdır. İnce damarın içinde kalan veya dalak ve ciğer gibi âzalarda bulunan kan ise, akmış sayılmadığından et ve sakatat ile birlikte yenilmesi mubahtır. Kan yemenin-içmenin haram oluş hikmeti, akan kanın pis oluşu ve sâlim insan tabiatının onu çirkin görüp kabul etmeyişidir.

Câhiliye Arapları acıktıkları zaman ellerine sivri uçlu keskin bir kemik veya benzeri bir şey alır, onunla hayvanı yaralar, akan kanını toplayarak içerlerdi. Kur'an-ı Kerim bu kötü âdeti men'etmiştir. 

Hâsılı; kan içmek veya kurumuş olanını yemek haramdır. Ancak insanın dişi kanayıp da tükrükle birlikte isteği ve kontrolü dışında yutulan kan sebebiyle bir sorumluluk yoktur. Diğer bir istisna da, kesilmiş hayvanların etlerinin arasında kalan az miktarda kan kalıntısını etle birlikte yemenin de günâhı yoktur. Başka birinden alınarak hastaya damardan kan vermek de yine malum olduğu üzere helâldir.

Bu açıklamayla “…helal olmasına rağmen(gimdes sertifikalı) tavuk kanlı olabiliyor” istifham ve tereddüdünüzün de cevabı verilmiş, bunun bir mahzurunun olmayacağı belirtilmiş oluyor. Bununla beraber, onu yıkamanın bir zorluk teşkil etmeyeceği de açıktır. Bunu problem etmenin bir anlamı olmaz. Rahatsız oluyorsan, tutuvereceksin çeşmenin altına… Öyle değil mi?