Maddî ve manevî sıkıntılardan kurtulmak için ne yapmamız lazım?

Selamün aleyküm hocam. Biliyorsunuz son günlerde hatta son yıllarda maddi felaketler çoğaldı, yağmurlar rahmet değil felaket olmaya başlıdı. ve daha pek çok bela ve musibet aldı başını gitti, gidiyor. Bu maddî sıkıntılara ve benzeri manevî ızdıraplara karşı ne yapmamız lazım? Nasıl bir çözüm yolu ve formülü önerirsiniz?

Soru: Hasan Basri tarafından soruldu. Kategori: Soru – Cevap

*******

Ve aleyküm selam kardeşim.

Dilerseniz sözü hiç uzatmadan, Tâbiîn’in büyüklerinden ve senin adeşin Hasan-ı Basrî hazretlerine bırakalım. Onun ağzından bunun cevabını alalım.

Bir gün birisi, Hasan-ı Basri’nin (rh.) yanına geldi ve dedi ki:

- 'Ey imam! Gökten yağmur yağmıyor.'

Bunun üzerine Hasan-ı Basri hazretleri:

- 'O halde Allah’tan (c.c.) af dile / tevbe et, istiğfar oku' buyurdu..

Sonra bir başkası huzura girdi, o da:

- 'Ey imam! Çocuğum olmuyor' dedi..

Hasan-ı Basri hazretleri ona da:

- 'Allah’tan af dile / tevbe ve istiğfar et’ buyurdu.

Sonra üçüncü bir adam geldi ve şöyle dedi:

- 'Ey imam! Fakirlikten yana sıkıntım var.'

Hasan-ı Basri hazretleri ona da:

'Allah’tan af dile / tevbe ve istiğfar et' buyurdu.

Bu manzara karşısında mecliste bütün bu olup bitenlere şahit olan bir şahıs:

- 'Ey imam, hayret sana! Sen bir ihtiyacı için yanına gelen herkese, 'Allah’tan af dile, istiğfar et mi dersin?’ dedi..

Bunun üzerine Hasan-ı Basri hazretleri adama şöyle cevap verdi:

- 'Ey Fülan! Sen Allahu Teâla’nın (aşağıda meallerini arzettiğimiz) şu ayetlerini okumadın mı hiç: 

Meali: (Nuh a.s.): Gelin dedim, Rabbınızın mağfiretini (bağışlamasını) isteyin; çünkü O, mağfireti çok bir Gaffâr’dır (pek bağışlayıcıdır).

“Bol hayır ile üzerinize semâyı salsın (üstünüze gökten bol ve bereketli yağmur yağdırsın).

“Ve size mallar ve oğullarla/evlatlarla imdâd eylesin (yardım etsin), sizin için Cennetler yapsın (bahçeler versin), sizin için ırmaklar yapsın (akıtsın).” [Nuh suresi, 10-11-12]

***

Kısaca tevbe ve istiğfar: “Estağfirullâhe’l-azıym ve etûbü ileyk” cümlesidir. Bunu çokça ve sıkça okumak lazım.

Dille yapılan istiğfarın en efdâli, en üstünü, en büyüğü ise, Seyyidü’l-istiğfar’dır (En güzel terkibiyle Evrâd-ı Bahaiyye’nin başlangıcında mevcut, oradan bakılabilir). Onu da ihmâl etmemek, ayrıca tesbih namazının fiilî istiğfar olduğunu da hatırdan çıkartmayıp, imkân ve fırsat buldukça mutlaka kılmaya gayret lazım.

Bu mesele ile ilgili daha geniş ve etraflıca bilgi için lütfen aşağıdaki linklere bkz.:

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1472-sikintilar-hastaliklar-bela-ve-musibetler.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/4382-d-e-r-t-v-e-s-i-k-i-n-t-i.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3045-arayis-sikinti-ve-musibetler-bazi-tavsiyeler.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2373-70-istigfar.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2025-namazdan-once-ve-sonra-istigfar.html

http://www.halisece.com/namaz/323-tesbih-namazi-fazileti-ve-kilinis-usulu.html