Tütün’le ilgili http://www.mollacami.net/e gelen bir soru ve cevabımızı, ehemmiyetine binaen burada da aynen yayınlıyorom. Saygılarımla… H. E. 

***

hocam selamun aleyküm
sigara haram demişsiniz bu nasıl haram olur bana delilleriyle anlatır mısınız? sigarayı sadece pis kokusundan dolayı ve cemaatle namaza katılmaya tekasüle sebep olduğundan dolayı sultan 4.murad hazretleri (aleyhirrahmetü vel ğufran) yasaklamış o da sadrazamının verdiği rapor üzerine. daha sonra da bu yasaktan şeyhül islam efendinin ikazı üzerine geri adım atmıştır. şimdiye kadar hiçbir islam aliminden de haram diye duymadık mekruh olduğunu biliyoruz ancak bir trilyon mekruh 1 haram etmez diye de biliyoruz. ehli sünnet itikadının temel esaslarındandır bu husus. ayrıca sünnet yoluyla haram kılınmadığı gibi, Kur'an yoluyla da haram kılınmamış aksine "kul men harrame zinetellâhil-letî ahrace li 'ıbâdihî vet-dayyibâti miner-rızk" ayeti ve "seyekûlul-lezîne eşrakkû lev şâe-allâhu mâ eşraknâ velâ âbâunâ velâ harramnâ min dûnihî min şeyy'. kezâlike kezzebel-lezîne min kablihim hattâ zâkû be'senâ. kul hel 'ındeküm min 'ılmin fetuhricûhu lenâ." ayeti de var. mealen; 1-de ki (ey rasulum!-sav-) Allah'ın(helal kıldığı), kulları için -yeryüzünden- çıkardığı rızıklardan olan temiz -yiyecekleri- ve zinetleri kim haram kılabilir?
2-o şirk koşan müşrikler diyecekler ki, eğer Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız şirk koşmazdı ve O'nun dışında bir şeyi -Allah'ın haram kılmadığını da- de haram kılmazdık. işte böylece onlardan öncekiler de azabımızı tadana kadar (ayetlerimizi, rasullerimizi) yalanlamış(durmuş)lardı. -imdi onlara- de ki (ey rasulum!) -ey müşrikler!- yanınızda -katınızda- bir ilim mi var -ki onu biz bilmiyoruz o halde- bizim için -o ilmi- çıkarınız! -da görelim!-
bu iki ayet ve sünnette de sigaranın hiç olmayışı ve mezhepler hükümlerinde de sigara konusunda ihtilaf oluşu yani 3 meselenin birlikte değerlendirilmesi sonucu alimlerimiz buna "kesin olarak haram değil, bununla beraber kesin olarak harama yakın mekruh" demişlerdir
"canım sigaradan ne olacak" vs gibi laflarla sigaranın günahını hafife almak tabii ki haramdır. ancak sigara içmek haram mıdır? şer'î delilleriyle söyleyiniz eğer haram olduğunu ispat ederseniz cevabınızı okur okumaz sigarayı derhal bırakacağım elimde 5 karton var hepsini de geri iade edeceğim. yemin ediyorum. posta adresimi yazdım email kısmına lütfen cevap verince emailime bildirim gelsin. ben yine de bu sayfayı sık kullanılanlara ekleyeceğim 4-5 saate bir kontrol edeceğim. selamun aleyküm.
Allah cc bizleri ve sizleri dosdoğru yoldan tertemiz kelimeden ve övülmüş yolundan ayırmasın amin amin amin. hürmetler ederim. (saygı sunmam saygı uyduruk bir kelime koyun mu sayıyorsun doğrusu hürmet etmektir müslümanın müslümana canı malı kanı ırzı haramdır, başımın üzerinde yerin var demektir kökü buraya dayanır Kur'an lisanını yok etmek için uydurulan müftereyât kelimeleri isti'mal etmeyelim kullanmayalım.)

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Aslında prensip olarak, siteye gelen soruları geliş sırasına göre cevaplamaya itina gösteriyoruz. Ancak sizin mesajınızdan durumunuzun kronik vak’a kategorisine girdiğini düşündüğüm için hemen ve âcilen cevaplamayı uygun buldum.

Meselenin daha net ve kolay anlaşılabilmesi için maddeler halinde ele alıp açıklamaya çalışalım.

1) Öncelikle ifade ve üslubunuzdaki yanlışı düzeltmemiz lazım. Yazdıklarımızı olduğu gibi okuyup aynen nakletmeniz gerekirdi! Bir defa sigaraya haram hükmünü veren ben değilim, olamam da… Zira bizler, sizler hep sıradan birer mukallit Müslümanız. Tabakat-ı fukahanın hiçbir sınıfına dahil değiliz ki böyle şeyler söyleyebilelim. Benim yaptığım, sizin “şimdiye kadar hiçbir islam aliminden de haram diye duymadık mekruh olduğunu biliyoruz ancak bir trilyon mekruh 1 haram etmez diye de biliyoruz” sözlerinize mukabil, o sizin duymadığınızı söylediğiniz haram olduğunu ifade eden ulemanın sözlerini nakletmekten ibarettir. Ayrıca şunu da bilmemiz yerinde olur; tenzihî mekruhlar ısrar edile edile küçük günah, tahrimî mekruhlar da ısrar edile edile büyük günah halini alır.

2) İddialarınıza mesned olarak zikrettiğiniz tarihi vak’a, bilinen kaideler ve kaydettiğiniz ayetler söz konusu meselede doğrudan delil teşkil etmez. Hatta aksine iddianızı çürütebilir. Çünkü burada delille medlûl arasında tam bir vechişebehin olmadığını, illiyet rabıtasının bulunmadığını az çok fıkıh, hadis ve tefsir usûlüne dair ilimlerden nasibi olan hemen herkes rahatlıkla görebilir. Bunları, âdeta sığ ve bulanık suların (iddialarınızın) derin gözükmesini sağlamak için zikredilmiş zevaid olarak addediyorum… Binaenaleyh onlar üzerinde durup konuşmanın, zaman harcamanın lüzumu da faydası da yok. Geçelim…

3) İslâm fıkhında bir meselenin hükmü Kur’an’da ve Sünnet’te sarahaten bulunamayınca, dinde yok manasına gelmez ki, “sünnet yoluyla haram kılınmadığı gibi, Kur'an yoluyla da haram kılınmamış” diye başlayan kazıyyeniz/iddianız doğru olabilsin. Bilmeniz lâzım; edille-i şer’iyye-i asliyye dörttür, sadece Kitap ve Sünnet’ten ibaret değildir, İcma’ ve Kıyas da vardır. Ayrıca edille-i şer’iyye-i fer’iyyeleri de görmezden gelemezsiniz. Usûl-i fıkha dair eserlere bakınız. Bu esaslar arasında tütünle alakalı bir hüküm olup olmadığını enine-boyuna incelediniz mi ki o iddiada bulunuyorsunuz?

Unutmayın; bu gibi iddialar, ilmî bir mesnedi olmayan mugâlatadan / demagojiden ibarettir.

Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla sigaranın haramlığı ile alakalı verdiğim cevabı tam olarak dikkatlice okumamışsınız. Hükmün şahs-ı âcizaneme ait olduğu gibi çok yanlış bir zehaba kapılmışsınız. Şayet okumuş olsaydınız bu ifadeleri kullanmazdınız. Biz orada sadece son devir âlimlerimizden Mehmed Zihni Efendi merhumun Nimet-i İslâm’da zikrettiği bir hükmü naklettik. [Bkz. http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-1033.html] Fazlasına gerek görmedik. Oysa aynı görüşte olan daha başka ulema da var. Mesela Celvetî şeyhlerinden büyük âlim, ârif, Allah dostu İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretleri, Tefsîru Rûhu'l-Beyan’nın 1. cildin sonunda terâcim-i ahvâlini / biyoğrafisini yazarken tütün hakkında da bazı bilgiler verir ve şunları söyler:

Şam'da iken, Şeyh-i Ekber Muhyiddin ibni Arabî (k.s.) birkaç kere temessül (belli bir şekil ve surete girerek gözükme, cisimleşme, tecessüm) edip şöyle buyurdu: ‘Şol şey ki, halk ona yaprak (tütün) der. O bizim yanımızda/nezdimizde (bize göre) pis ve haramdır’. “Ve, şeyhimden dahi duydum ki; ‘Tütün içen nefsâni ve şeytanidir!’ buyurdular.

Yine aynı zat, hazırladığı Hadis-i Erbaiyn'in (40 Hadis) 8 no.lu hadîs-i şerifinin şerhinde şöyle buyurur:

Bir şeyin zararı, asli fıtrata (yaratılışa) dokunuyorsa, diğer zararlılardan daha çirkindir. Mesela tütün gibi ki, bunun zararı doğrudan fıtrat-ı aslîyedir. İbâdetlere karşı bir ağırlık ve isteksizlik meydana getirir...”

Keza Tefsîru Ruhu'l-Beyan’da Vâkıa sûresinin 43. âyet-i kerimesinin tefsirinde de tütün hakkında şöyle buyururlar:

Fehüve harâmün kemâ urrife fi’t-tefâsîr: Bu tütün, diğer tefsirlerde de tarif edildiği, inceden inceye anlatıldığı üzere haramdır”.

Müdekkik-müteharrî ilim erbâbı, tütünün insan sağlığında yaptığı tahribatı, bu husustaki doktor beyanlarını / raporlarını da dikkate alarak, haram olduğu neticesine varmışlardır. [Bkz. Mahmud Muhammed Hattâb es-Sübkî (1352/1933), el-Menhelü’l-Azbi’l-Mevrûd Şerhu Süneni Ebî Dâvud, 8, 269]

Sigara içmenin haram olduğu görüşünü müdafaa eden âlimler, Şehr bin Hevşeb’in Ümmü Seleme vâlidemizden (r.anhuma) naklettiği, “Rasûlullah (s.a.v.) müskir ve müftır her şeyi yasakladı” [Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6, 309] hadis-i şerifini, verdikleri hükmün delili olarak göstermişlerdir. [Dürrü’l-Muhtâr (İbn Âbidîn kenarında), 5, 406]

Hadis-i şerifte geçen “müftır” kelimesini İbn Esîr (rh.), “İçildiği zaman vücuda hararet veren, organlarda kırıklık, güç azalması, göz kapaklarında mahmurluk ve zayıflama meydana getiren şey” diye açıklamaktadır. [en-Nihaye, 3, 408] Bilhassa tiryaki olmayan insanların üzerinde tütünün tesiri gözden geçirildiği zaman, vücutta bir gevşeklik, göz kapaklarında ağırlık ve mahmurluk, gerilen âzâda bir gevşeme olduğu anlaşılmaktadır. Şâfiî ulemâsından Kalyûbî (rh.), bir din âlimi olduğu kadar tabip idi de. O zat, her iki ilimdeki dirayeti ile tütün içmenin haramlığına hükmetmiştir. [Rüdûdü’l-Ebâtıl, s. 370-71] Doktorların sözlü ve yazılı açıklamaları ile hasarları ve insan sağlığındaki tahribatı gün ışığına çıkan tütünün, insanların biribirlerine ikram etmelerinin zararı daha yaygın olduğundan, haramlığı açıkça ifade edilmektedir. [es-Sübkî a.g.e., 8, 269]

Son devrin ilim erbabından Muhammed el-Hâmid (rh.) şöyle demektedir: “Tütün, hiç şüphesiz habis bir şeydir. Onu içmeye devam, eliyle kendini tehlikeye atmaktır. Bu sebeple kendimi, onun haram olması hükmüne meyletmiş görüyorum”. [Rüdûdü’l-Ebâtıl, s. 372] Bu zât, muhaddis Şeyh Bedreddin el-Hasenî ed-Dımeşkî’nin, Şeyh Haşim el-Hatîb’in ve Şeyh ve Şeyh Ali Dakr’ın (rahımehumullah) halka yapmış oldukları derslerde, tütünün haram olduğunu açıkça söylediklerini eserinde nakletmektedir. [Müslim, Sahih, 2, 80; Nesaî, Sünen, 2, 116]

Ebu’l-Hasan el-Mısrî el-Hanefi (rh.) bu mevzuda, "Sahih naklî hükümler, açık naklî deliller tütünün haramlığını ilan etmektedir” demiştir.

Necmu'l-Guzzî eş-Şâfiî (rh.) de şöyle demiştir: "Tütün sonradan ortaya çıktı. Onun ortaya çıkışı hicrî 1015 (m.1606) senesidir. Tütün içen onun sarhoşluk vermediğini iddia etse bile o uyuşturucudur. 'Rasûlullah (s.a.v.) her sarhoşluk vereni ve uyuşturucu olanı kullanmayı yasakladı' hadis-i şerifine göre tütün haramdır."

Hanbelî fakihlerinin görüşü de şöyledir: "Rasûlullah’ın (s.a.v.) hadislerinden, ilim ehlinin eserlerinden öğrendiğimize göre bu zamanda çok kullanılan tütünün haram olduğu açıktır. Bize göre anlatılanlarla ve müşahede ile tütünün vücut üzerinde diğer uyuşturuculara benzer etkileri vardır… haramlığı ise kesindir".

Şâzelî şeyhlerinden büyük Allah dostu Abdulaziz ed-Debbağ (k.s.) hazretleri der ki: "Bir mesele hakkında helal ve haramlık hükümleri toplanacak olursa, haramlık hükmünün galip olacağına dair kaide-i külliye dikkate alındığı zaman, sigara içmekle alakalı değişik hükümler arasında haramlılığı tercih etmek ihtiyata muvafık bir davranış olacaktır. Muhtelif görüşlerin ortaya şüphe sokma durumları vardır. Şüphenin tehlikesi hakkında ise hadis-i şerifte; 'Kim şüpheye düşecek olursa harama da düşer' buyurulmuştur. Bunun gibi haramlık ve mübahlık hükmü bir meselede içtima ederse, haramlık yönü tercih edilmelidir".

Son devir dersiâmlarından Nakşî yolu Müceddidin kolu silsilesinin 33’üncü ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) hazretleri de şöyle buyururlar (özetle): "Sigaranın içiminde dünyevî bir menfaat yoktur. Bir müddet sonra bedene ait olan zararları sabitleniyor yani gözle görülecek hale geliyor. Manevî zararının ise haddi hesabı yoktur. Bu büyük bir musibettir. İşte bundan ötürü, şu halde sigara içmek manen ve madden muzırdır, haramdır".
***
Hulâsa; tütün bir gıda değildir, şifa veren bir ilaç hiç değildir. Bilakis israftır, eza verici bir şeydir, zehiri ve zararı herkesçe müsellem bir maddedir. Başta astım, verem, kanser gibi rahatsızlıklar olmak üzere pek çok hastalığa alenen davetiye çıkartmaktır.

Düşünsenize; kişi, karnını doyurduktan sonra yemeğe devamda kerahet bulunduğu, zararlı olacak derecede fazla bir şey yemenin haram olduğu inkârı kabil olmayan bir gerçektir. Bu hakikat karşısında, çocukların ekmek parasını sigaraya ipotek etmek, israf değil de nedir?!

Yüce dinimiz İslâm, ağız kokularını gidermek için misvak kullanmanın sünnet olduğunu hükme bağlamıştır. Ayrıca çiğ olarak sarımsak, soğan ve pırasa yiyenlerin cemaate eza vermemek için camiye gelmelerine izin vermemektedir. Sarımsak ve soğan kokusuna rahmet okutturacak kadar fena bir râyihası bulunan tütünü içmek, misvak sünnetinin teşrîindeki hikmete tamamen aykırıdır… Efendimiz (s.a.v.) ve ashabının (r.anhum) yoluna-teâmülüne aykırı bulunduğu için bir bid’attir.

Sigara müptelası bir şahıs ile camide aynı safta yan yana durma bahtsızlığına/talihsizliğine uğramış bir kimseye sorunuz! Onun yanında geçirdiği sıkıntılı dakikalar ne kadar uzun ve çektiği işkence ne denli büyüktür!

Buharî ve Müslim’in birlikte rivayet ettikleri (müttefekun aleyh) bir hadis-i şerifte, insanların eza-sıkıntı ve ıztırap duydukları şeylerden, meleklerin de rahatsız olacakları ifade edilmektedir. Rasûl-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.) Efendimizin bu beyanları karşısında, tütün kokusundan meleklerin rahatsız olacağında kimsenin şüphesi olmaması gerekir.

Bir mesele hakkında helâl ve haramlık hükümleri bir araya gelecek olursa, haramlık hükmünün galip olacağına dair kaide-i külliye dikkate alındığında, sigara içmekle ilgili olarak verilen değişik hükümler arasında haramlığı tercih, ihtiyata en uygun bir davranış olur. Esasen “kerahette keramet olmayacağı” kelâmı, bir atasözü olduğu kadar bir hakikatin de ifadesidir. Nitekim Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:

Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını (zarara uğramaktan) korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşkün (müptela-tiryaki) olursa, haramın içine düşür”. [el-Fetâva’-Hindiyye, 5, 333]

***
Şunu da dikkaten uzak tutmamak lazım: Sigaranın mubah ve mekruh olduğu yönünde fetva verenler, yaşadıkları zamanın şartları içinde, sağlığa ne ölçüde zarar verdiğini bilemedikleri için böyle söylemiş olabilirler. Dolayısiyle günümüzde de hâlâ sigaraya mubah ya da mekruh diye fetva veren veya -sizin gibi- duyduğu, okuduğu bu fetvalarla amele devam edenler yahut sigaraya kadar daha neler var neler deyip, tehlikeyi görmezden gelmeye-geçiştirmeye çalışanlar elbette ki olabilir. Ama bizim inancımız, yukarıda görüşlerini naklettiğimiz âlimlerimizin haram olduğuna dair olan hükmü istikametindedir. Dileyen kabul eder, alır; dileyen reddeder. Siz de mesajınızda, “şer'î delilleriyle söyleyiniz eğer haram olduğunu ispat ederseniz cevabınızı okur okumaz sigarayı derhal bırakacağım elimde 5 karton var hepsini de geri iade edeceğim. yemin ediyorum” demişsiniz. Ama tabii ki irade meselesi... Eğer ulemadan naklettiğimiz bunca delil sizi tatmin ettiyse, iradenizi bırakma yönünde kullanır ve kurtulursunuz. Yoksa da içmeyi sürdürürsünüz. Ta ki o sizi bırakıncaya kadar… Ona da kimsenin bir diyeceği olmaz elbette.

Tamam mı benim güzel kardeşim?!

***

Son olarak; Türkçe mevzuundaki hassâsiyetiniz için -yazıma/düzene/tertibe de itina şartıyla- tebrik ederim. Din-dil-tarih şuuru önemli. Ama maalesef pek çok “uydurma-kaydırma sözcük” gibi bu ve benzeri birçok kelime ve mefhum da lisanımıza gelip yerleşmiş… Bilindiği üzre dil, insanların meramını anlatabilmeleri, biribirlerini anlamaları için vesiledir. O bakımdan her şeyde olduğu gibi bu sahada da ifrat ve tefritten kaçınmak ve itidâl yolunu (orta yolu) tutmakta fayda var. Bu sebeple gereken dikkati-itinayı göstermekle birlikte, anlaşılır olmaya da mecburuz.

Ayrıca bkz.

http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-244.html

http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-223.html 

http://www.yuzaki.com/content/view/879/9/   “At Ağzından Onu! CENNET ATEŞ YERİ DEĞİL”

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/Faruk_Beser/sigara-konusunda-son-soz/37311