Selamün aleyküm Hocam. Benim size sorum, ihtiyari veya gayr-i ihtiyari olarak hemen hemen herkes tarafından kullanılmakta olan -ki, bunların içlerinde dinî hassasiyete sahip olduğunu bildiğim birçok tanıdığım da var- "şans" kelimesi hakkında olacak. TDK sözlüğünde "Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç" olarak tanımlanan bu kelimeyi konuşmalarımızda/yazılarımızda kullanmak fıkhen ne kadar doğrudur acaba?  Cevaplandırırsanız müteşekkir olurum. Hayırlı çalışmalar inşaallah...

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

“Şans” tesadüf, rast gelme, bir şey kendiliğinden olma, tedbirsiz meydana gelme gibi anlamlara gelmektedir. Bunlar, Hâlık-ı zû’l-Celâl’i (asıl Yaradan Yüce Mevlâ’yı) inkâr ederek kendiliğinden olma manasında kullanılırsa elbette şirk olur.

Ancak İslâmi camialarda Müslümanların kullandığı manada asla şirk olmaz. Mü’minler bunu; habersiz, düşünmeden, akıl etmeden karşılaştım anlamında kullanıyor. Yani Allah Teala’nın bilmesine aykırı olarak değil, kişilerin anlaşma ve düşünce alanına göre tesadüf denildiğinden şirk değildir. Bununla beraber yanlış anlamaya meydan vermemek için uygun düştü, denk geldi… gibi terkipleri kullanmak daha iyi olur.

Şans dediğimiz şeyler de; birbirine uygunluk, muvafık oluş, nizamlanmış biçimde birbirine uygun olmak demektir.

Günlük hayatta tesadüf kelimesini çok kullanmamıza rağmen, gerçekte tesadüf yoktur, tabir caizse tevafuk vardır. Yaratılışta ve devam eden hadiselerde pek çok noktadaki benzerlikler tesadüf değil, tevafuktur, yani uygunluktur, denk düşmedir.

Cenâb-ı Hak şu muazzam kâinatı yaratırken, hem yaratanın tek olduğunu göstermek, hem de kâinattan daha iyi istifade edebilmemiz temin için bir çok tevafuklarla yaratmıştır. Bu bir…

***

İkincisi, halk arasında “Şansım yâver gitti”, “Şans bana güldü”, “Şansım yardım etti”, “Şanslı olarak dünyaya gelmişim” gibi tâbirler genelde müsbet mânâda, işi yolunda olan, aksiliklerle karşılaşmayan kimseler tarafından söylenir... “Bizde şans mı var”, “Şanssızın biriyim”, “Şansım olsaydı bu hale düşmezdim” gibi sözler de, menfi mânâda sık-sık tersliklerle karşılaşan, hayatını tesadüflere bağlayan kimselerce kullanılır.

İslâmi hassasiyetlerden uzak toplumlarda ise “şans” kelimesi daha çok kumar, piyango, toto, loto gibi çevre ve kuruluşlarca tekrar edilir. “Şansınızı deneyin”, “İyi şanslar”, “Size de çıkabilir” sözleri bunun için tekrarlanır.

“Şans” müsbete kullanıldığı halde, daha çok “menfî” durumlar için dile getirilir. “Şans”a güvenen, ona ümit bağlayan kişinin nasıl bir düşünce ve psikoloji içinde bulunduğu, şans mefhumunun mahiyetini anlatmaya kâfidir. “Şans”la iş görmeye başlayan insan kendisini boşlukta hisseder, tesadüflere inanır, sabah-akşam kalbini, ruhunu, hatta hayatını bir stres, bir heyecan, bir telaş içinde bırakır. İstediği olmaz, arzu ettiği netice çıkmazsa huzursuz olur, sıkıntıya kapılır, morali bozulur, günlerce o hâlin ezikliğinden kendisini kurtaramaz.

Peki bu durumdaki bir insan kendisini neden bu derece “şans”a kaptırmıştır?

Sebebi gayet açıktır.

Anne sütünden mahrum olan çocuk nasıl yalancı sunî memeye sarılırsa; bu kişi de “kader, tevekkül, kısmete rıza” gibi gerçek dayanak noktalarını bilemediği, göremediği için “şans” gibi mevhum (vehim ve hayâlden ibaret, hakikatte olmayan), belirsiz, boş bir yere dayanmıştır.

Halbuki İslâmiyet insanları hiç boşlukta bırakmamış… Onların boş şeylere, mahiyeti meçhul düşüncelere kapılmasına müsaade etmemiş, meydan vermemiştir.

İslâmda “şans, talih” gibi sözlerin yeri yoktur. Dinimizde “kader vardır, tevekkül vardır, Allah’tan gelene rıza vardır…” Bunun da kaynağı imandır. Mü’min, Allah’a iman eder, kadere boyun eğer, hâdiseler karşısında bocalamaktan kurtulur, ne ile karşılaşırsa karşılaşsın imanın kuvveti ve nuru ile onları aşar.

Kısacası iman tevhidi, tevhid itaati, itaat teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül rızâyı, rızâ da dâreynde saadeti getirir. Dolayısiyle iman eden insan tek güç ve kudret sahibi olarak Allah Teala’yı bilir. Ona inanır, Ona teslim olur, Ona tevekkül eder, sırtını o yüce kudretin sahibine dayar… Neticede hem dünya hem ahiret saadetine birlikte kavuşur.

 

Go to top