Ali Şerîati'nin kimliği hakkında iki önemli video ve değerli iki makale...

 

1) Muhterem Kadir Mısıroğlu'ndan 7,5 dk.lık bir video-sohbet:

http://www.youtube.com/watch?v=5c9tZqaa_E4

 

 

2) Mehmet Şevket Eygi beyefendi'den iki makale...

 

Mehmet Şevket Eygi, Millî Gazete, 24 Mayıs 2013 Cuma

"Müslüman Gençlik ve Ali Şeriati

BAŞTA imam hatip okulları ve ilahiyat fakültesi öğrencileri olmak üzere bütün Müslüman gençlere hitap ediyorum.

Maalesef dinimizi içten yıkmak, İslam’ı mihraptan çökertmek isteyen dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik yıkıcı cereyanları ülkemizde kol gezmektedir. Bunlar İslam Şinasi adlı kitabında, kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan münezzeh Allahü Teala hazretlerini iki çehreli bir Roma putuna benzeten, “Allah gerçek bir Janus’tur” diyen Ali Şeriati’yi bir mücahid, bir İslam önderi, bir uyarıcı olarak göstermektedir.

Ali Şeriati Şii hocalarının bir kısmı tarafından ağır şekilde tenkit edilen, son derece bozuk bir şahsiyettir.

Allah’ı bir Roma putuna benzeten bu zındığı Türkiye’nin Müslüman gençlerine mücahid, önder, büyük İslam düşünürü olarak tanıtmak bir cinayet ve cinnettir.

Allahü Teala’nın on dört sıfatı vardır, bunlardan biri “Muhalefetün li’l-havadis”tir. Yani Allah hiçbir şeye benzemez. Onu iki çehreli bir Roma putuna benzeten bir kimseyi mücahid ve İslam önderi olarak göstermek dürüst bir ilahiyatçının, aklı başında bir Müslümanın yapabileceği şey değildir.

Sevgili Müslüman gençler Allah’ı bir Roma putuna benzeten bu benzetmeyi yaparken “gerçek bir Janus” diyen kimseden ve onun reklâmını yapan ilahiyatçılardan uzak durmanızı tavsiye ediyorum.

Yine bazı ilahiyatçılar son derece karışık, bulaşık, esrarlı farmason Afgani’yi bir İslam önderi olarak tanıtıyorlar ve reklâmını yapıyorlar.

Onun talebesi, yine farmason Abduh’u da göklere çıkartıyorlar.

Abduh’un talebesi Reşid Rıza’yı da öve öve bitiremiyorlar.

İsim vermeyeceğim, Hindistanlı bir İsmaili’yi büyük İslam mütefekkiri olarak lanse ediyorlar.

Bozuk ilahiyatçılar Ehl-i Sünnet’i yıkmak, onun yerine tahrif edilmiş türeme bir İslam getirmek istiyorlar.

Müslümanların büyük, rehber, önder tanıyıp peşlerinden gitmesi gereken, yakın tarihteki Sünni ulema, fukaha ve meşayıhin bazıları şunlardır:

(1) Şeyhülislam Mustafa Sabri

(2) Düzceli Zahid el-Kevseri…

(3) Elmalılı Müfessir Hamdi Efendi

(4) Sultan Abdülhamid’in şeyhlerinden ve yardımcılarından Halepli büyük âlim ve Rufai şeyhi Ebulhuda Es-Sayyadi…

(5) Mekke Şafii Reisü’l-Uleması Ahmed Zeyni Dahlan

(6) Beyrut kadılarından Yusuf İsmail En-Nebhani…

(7) Âlim ve şeyh Silistireli Süleyman Hilmi Efendi

(8) Dersiamdan Erzurumlu Ömer Nasuhi Bilmen… Sekiz kişi saydım. Başkaları da vardır.

Değerli Müslüman gençler! Dinimizi Allah’ı puta benzetenlerden, sarıklı farmasonlardan, İngiltere’nin Mısır başkomiseri Lord Cromer’in agnostik (Yunanca isim. Allah'ın varlığana aklı ermeyen, bilinmezci) dediği adamdan, reformculardan, Fazlurrahmancılar’dan öğrenmeyelim. Dinimizi büyük Ehl-i Sünnet ulemasından, fukahasından, meşayıhinden, mürşidlerinden öğrenelim.

Şeriaticiler, Afganiciler, Fazlurrahmancılar bazı okul ve fakültelerde yuvalanmışlardır. Onlara karşı uyanık olalım, tuzaklarına düşmeyelim."

Mehmet Şevket Eygi

***

Yazılanlar üzerine kısa bir değerlendirme

Evet, zındıklığın böylesini ne Sünnî İslâm kabul eder ne Şia... Şerîati, Allah Tealâ'yı iki yüzlü bir Roma putuna benzetiyor..

Bazıları onu göklere çıkarıyor, mücahitti, şehid edildi diyorlar. Mehmet Şevket Eygi üstadın da belirttiği gibi bir insanın şehid edilmiş olması yahut mücahid (mücadele veren) bir insan olması, eğer yapmışsa zındıklıklarının gizlenmesini gerektirmez. Hele bu zındıklıkları mücahid namı altında yazdığı kitaplarda yapmış, Müslümanları iğfal etmek yolunda olmuşsa... Böylesi bir zındık olmadığı halde kimi sözleri ve kitaplarındaki bazı Ehl-i Sünnet akidesine aykırı görüşleri yüzünden Seyyid Kutub ve benzerlerini tenkid etmiyor muyuz? Ali Şeriati ise yazdıkları ve yaptıkları ile ne şehidliği ne mücahidliği hak ediyor. Allah’a “iki yüzlü bir Janus” diye teşbihte bulunan biri için tek sıfat yakışır: MÜLHİD ya da ZINDIK...

JANUS ne demektir? Janus iki çehreli (iki yüzü zıt yönlere bakan) eski bir Roma putu (tanrısı). İnanışa göre, eski Roma kentlerinin girişlerine konulan bu Janus büstünün (putunun) bir yüzü dışarıya bakar, dışarıdan gelecek tehlikelerden Romalıları korur, içeriye bakan yüzdeki tanrı da içerideki tehlikelerden... Batı dillerinde ocak ayını anlatan January, Janvier, Januar gibi isimler de Janus'tan türemiştir; hem geçen yıla, hem de gelecek yıla bakmasından dolayı january olarak adlandırılmıştır. Sapıklıkta sınır olmuyor. Bu Batı kültüründe, küfür ikliminde normal olabilir ama bir Doğu’lunun hele hele İslâm mücahidi geçinen birinin, üstelik haşa sümme haşa eşi ve benzeri olmayan Allah (c.c.) hakkında bu Janus teşbihini yapması katmerli zındıklık, münafıklık, sapıklıktır...
Neyse, biz bu kısa değerlendirmeden sonra sözü gene üstada bırakalım.

İşte Şeriati'yle ilgili bir diğer yazısı:

"Allahü Teâlâ’yı puta benzeten Ali Şeriati

Konu: İranlı sosyolog, İslamcı, sözde mücahit, bazılarının öve öve bitiremedikleri, göklere çıkarttıkları Dr. Ali Şeriati’nin bir kitabındaki çok vahim bir yanlış hakkındadır.

Kitabın ismi, “Muhammed’i Tanıyalım” (İslâm Nedir-III) Ankara 1988. Kitabın Farsça orijinalinin adı “İslam Şinasi Meşhed-III”

Yukarıda adı verilen kitabın 151’inci sayfasının 2’nci paragrafını aynen aşağıya alıyorum:

“Allah gerçek bir “Janus” (78). İki çehreli Allah! Yahova çehresi, Teus çehresi, iki seçkin ve çelişik sıfatı! “Kahhar” ve “Rahman”. Yahova gibi “müntegem” (intikamcı), “müstebit”, cebbar, mütekebbir ve “şedidül-ikab”, “kibriya arşı”na yaslanmış, melekût örtüleriyle örtülü, yeri, “ötede ve her şeyin üzerinde”, alttaysa mutlak saltanatı söz konusudur. Aynı halde Teus gibi “Rahman”, “Rahim”, “Rauf”, “Gafur” (79)dur. Yeryüzüne inerek insanla, topraktan olan “Halifesi, akrabası”yla dostluk bağı kuruyor. Onu “kendi yüzüne benzer” bir yüzle gösteriyor. Onu kendine benzer yaratacağı müjdesiyle müjdeliyor. Öylesine insanla samimi ve dost oluyor ki ona “şah damarından daha yakın olduğunu açıklıyor... Not: (78) Janus, Yunanın iki çehreli tanrısıdır. Geçmiş ve geleceği bilen.

Ali ŞeriatiAllah gerçek bir Janus...” diyor. Yani kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan münezzeh olan Allahü Teala’yı iki çehresi olan bir Roma putuna benzetiyor. Öyle bir benzetiş ki, başına gerçek sıfatını ilave ediyor. Yani mecazi mânâda bir benzetiş değil, te’vili yok...

Ehl-i Sünnete göre, Allahü Teala’nın on dört sıfatından biri “Muhalefetün lilhavadis”tir. Yani Allahü Teala yaratılmışlardan, Kendisi dışındaki varlıklardan hiçbirine benzemez. Allahü Teala’nın benzeri, eşi, ortağı, naziri, oğlu, kızı yoktur.

Ali Şeriati’nin yukarıya aldığım paragrafındaki, Allahü Teala’yı bir puta benzetme zındıklığını Tevhide inanan hiçbir Müslüman kabul etmez. Ehl-i Sünnetten olsun, Şia’dan olsun, başka bir mezhepten olsun... Allahü Teala’yı bir puta benzetmek, bir Müslümanın yapacağı iş değildir.

Ali Şeriati’nin “İslam Şinasi” kitabı yayınlandığı vakit, İran’daki ve Irak’taki Şii ulemadan nicesi onun bu gibi bozuk fikirlerine karşı çıkmıştı.

Türkiye’deki bazı İslamcılar Ali Şeriati’yi neredeyse kutsal bir mücahit, örnek alınacak ve idealize edilecek büyük bir model haline getirmişlerdir. Ortada gerçekten üzücü, şaşırtıcı, kahredici bir durum vardır. Adam Allahü Teala’yı bir puta benzetiyor, benzetirken de “gerçek” sıfatını kullanarak parmağını gözümüze sokuyor ve birtakım Müslüman kardeşlerimiz, onu büyük ve örnek bir Müslüman, bir mücahit, bir aydınlatıcı, peşinden gidilecek bir fikir önderi olarak görüyor ve gösteriyor.

Ali Şeriati’nin Türkçeye tercüme edilen kitaplarında (abartmıyorum) binlerce dinî hata bulunmaktadır. Bunların bir kısmı tercüme edilirken çıkartılmaktadır, yukarıda aldığım paragrafı herhalde sakıncalı görmediler ki, çıkartmamışlar.

Ortada hem Ehl-i Sünnet ve hem de Şiaaçısından utanç ve hacalet verici bir manzara vardır.

1. Ehl-i Sünnet, İslamcı literatürdeki bu gibi fahiş, küfre götürücü yanlışları görmüyor. Bunları red, cerh ve tekzip etmiyor.

2. Bir kısım Şia ise, Allahü Teala Hazretlerini bir puta benzeten bu eserleri İslamî yayın diye sergiliyor.
Diyanet İşleri Başkanlığının kontrolü altındaki büyük yayınevlerinde Ali Şeriati’nin kitapları peynir ekmek gibi satılıyor. Ortada iki şık var:

1. Ya Diyanet sattığı kitapları kontrol etmiyor,

2. Yahut Ali Şeriati’yi İslamcı bir yazar kabul ediyor ve kitaplarını satmakta bir sakınca görmüyor.
Ali Şeriati konusunda son derece müsamahakâr olan Diyanet, Hatemü’l-fukaha ve Fahrü’l-muhaddisîn merhum Ahmed Davutoğlu Hoca’nın “Din Tahripçileri” adlı kitabını raflarında bulundurup satmıyor. Çünkü bu kitapta, kendisini müctehid ilan etmiş Prof. Hayrettin Karaman’a yöneltilmiş çok haklı ve uyarıcı tenkitler vardır.
Allah gerçek bir Janus...” ibaresi acaba kitabın Farsça orijinalinde yok da, Türkçe tercümesinde mi sokuşturuldu, sorusuna şu cevabı veririm:

Bendenizde kitabın Farsça orijinalinin o sayfası var, “Allah yek Canus-i hakiki est! Hüdai ba du çehre...” (s: 82)...” diyor. Tercümeye lüzum yok. Hakiki kelimesini biz de kullanıyoruz.

Ali Şeriati’nin hayranları, bu gibi tenkitleri insaf ve adaletle karşılamıyor, yöneltenlere hakaret ediyorlar. “O bir mücahittir... O bir şehittir...” diyorlar. Yahu mücahit ve şehit olmak, İslâm’ın sahih Tevhid akidesine aykırı küfür sözleri söylemeye hak kazandırır mı?..

Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva Heyeti, Ali Şeriati’nin “İslam Şinasi=Muhammed’i Tanıyalım” kitabının Türkçe tercümesinin 1988 tarihli baskısının 151’inci sayfasındaki “Allah gerçek bir Janus...” sözü hakkında Türkiye Müslümanlarını aydınlatmalıdır. Bir Müslüman, bir muvahhid böyle bir söz söyleyebilir mi? Söylerse ona ne lazım gelir? Bu söz bir küfür sözü değil midir? Hiçbir şeye benzemeyen Allahü Teala hazretlerini bir Roma putuna benzetmek büyük bir sapıklık değil midir? Müslümanların böyle kitapları okumaları caiz midir?

İmkânım olsa, Caferî ulemasına da bu konuda (saygıda kusur etmeksizin) sorular yöneltmek isterim. Şiî-Caferî mezhebine göre, Allahü Teala’ya “gerçek bir Janus” demek caiz midir?.. Sanırım ki, onlar da kesinlikle caiz olmadığını beyan edeceklerdir.

Diyanet İşleri Başkanlığı, acaba tenezzül buyurup soruma cevap lütfedecek midir? Ederlerse bu sütunlarda yayınlayarak halkımıza duyuracağım.

Muhammed’i Tanıyalım” kitabının bir özelliği de şu: Kitapta Resulullah Efendimizin ismi yüzlerce defa geçiyor, bir keresinde bile başına “Hazret-i” konmamış, yine bir kere bile salât u selam getirilmemiştir. Resulullah Efendimize salât ve selam getirmek farzdır. Zamanımızda nice inançsızlar bile, Efendimizin ismini yalın olarak kullanmıyorlar, başına Hz. koyuyorlar.

(Teşekkür: Ali Şeriati’nin İslam Şinasi adlı kitabının, içinde yukarıda bahis konusu edilen vahim ve fahiş yanlış bulunan sayfasının fotokopisini lütf edip gönderen Dr. Rashaad bey dostumuza teşekkür ediyorum...)"

Millî Gazete, 24 Mayıs 2013 Cuma

***

Hasıl-i kelâm netice-i meram;

Muhterem Mehmet Şevket Eygi'nin  yazıları böyle. Bakalım Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) bu yazıya acilen bir cevap verecek mi yoksa benzer pek çok meselede olduğu gibi yine iyice DİB'e vurup susmayı, duymazdan gelmeyi mi tercih edecek?.. Diyanet'in ölçüsü Ehl-i Sünnet inancı olmalı, bu nevi küfrü mucip sapık faaliyetleri birileri gözüne dürtmeden kendisi görüp gereken tedbirleri almalı, cevabını vermelidir. Yoksa bunun hesabını dünyada da ahirette de veremeleri çok zor olacaktır. Bizden hatırlatması...

 
Go to top