Selamün aleyküm hocam. 

Malümumuz hocam ilmihallerde de yazıyor cuma namazı kimlere farz olduğu, birileri işkemebeyi kübradan konuşuyorlar. ''Cuma namazının kadınlara da farz olduğunu ayetlerde bütün inananları (kadınları) muhatap aldığını ve peygamber efendimiz (sav.) Döneminde de kadınların cuma namazı kıldığını'' konuşuyorlar. Hocam bu konuyla alakalı kamuoyunu aydınlatırsanız seviniriz. Selametle.

 

*******

 

Ve aleyküm selam.

Cuma namazı; namaz, zekât, oruç, hac mefhumları gibi, usûl-i fıkıh ilmi bakımından mücmel yani kapalı bir anlatım hususiyeti olan bir tabirdir-terkiptir. Bu sebeple onun kılınış şekil ve şartları âyet, hadis ve sahâbe açıklamalarına ihtiyaç gösterir. Nitekim Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) namazla alakalı olarak,Beni namaz kılarken gördüğünüz gibi namaz kılınız! [Buhârî, Sahih, Ezan, 18; Edeb, 27] buyurmuşlardır. Ölçü bu. Kendi kafana göre Kur'an'da namaz emrediliyor deyip kılabiliyor musun? Kılmaya kalkışsan, nasıl kılacaksın? Diğer ibadetler de öyle, Cuma namazı da öyle...

Câbir b. Abdullah'ın (r.a.) naklettiği bir hadiste, Cuma'nın farz olmasının şartları şöyle belirlenmiştir:

“Allah'a ve âhiret gününe inananlara cuma namazı farzdır. Ancak;

-                     Yolcu,

-                     Köle,

-                     Çocuk,

-                     Kadın

-                     ve Hastalar bundan müstesnadır.” [Ebû Dâvud, Sünen, I, 644, Hadis no: 1067; Dârakutnî, Sünen, II, 3; Bağavî, Şerhu's-Sünne, I, 225]

Demek oluyor ki, Cuma namazı hakkındaki ayet-i kerimeyi bize, Sevgili peygamberimiz böylece tefsir etmişler… Dolayısiyle kadınlara Cuma’nın farz olmayışı, Edille-i Şer’iyye-i Asliyye’nin 2’ncisi olan “Sünnet”le sabit olmuş oluyor. Kadınların Cuma'yı kılabilmesi / kılmalarının caiz olması ayrı bir husus, üzerlerine farz olmayışı ise ayrı bir hükümdür. Bunları birbirine karıştırmamak lazım. Asr-ı Saadet'te kılmalarına dair örnekler, zaten bunun delilidir. Bunu tartışmanın bir anlamı yok. Ancak, kadınlar üzerine Cuma'nın farz olmadığını beyan eden de yine Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.). Dolayısiyle bir kısım akl-ı evveller neyin nesini tartışıyor ki! Bunlara sadece acınır, kabiliyetleri varsa şayet, hidayetleri için dua edilir. 

Evet, hadiste belirtilen istisnaların dışında kalan her Müslüman erkek ise, Cuma namazı ile mükellef demektir. Buna göre şartlar şöyledir:

1- Erkek olmak: Binaenaleyh Cuma namazı kadınlara farz değildir. Fakat Cuma namazını cemaatle kılarlarsa bu yeterli olup, öğle namazını kılmaları gerekmez. [es-Serahsî, el-Mebsût, II, 22, 23; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtâr, I, 591, 851-852]

2- Hür olmak: Hürriyetten mahrum bulunan esir ve kölelerle, ceza evindeki hükümlülere, Cuma günü öğle namazını kılmaları kâfidir. Cuma namazı farz değildir. Ancak anlaşmalı (mükâteb) kölelerle, kısmen azad edilmiş kölelere farzdır. Kendisine Cuma namazı farz olmayan köle, esir veya mahkumlar da kadınlar gibi, her ne sûretle olursa olsun, cumayı kılmış olsalar, sahih olur, ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez.

3- Mukîm olmak: Yolcuya cuma namazı farz değildir. Çünkü o, yolda ve gittiği yerlerde ekseriya güçlüklerle karşılaşır. Eşyasını koyacak yer bulamaz veya yol arkadaşlarını, kaybedebilir, vasıtasını kaçırabilir. Bu sebeple ona bazı kolaylıklar getirilmiştir.

4- Hasta olmamak veya bazı özürler bulunmamak: Namaza gidince hastalığının artmasından veya uzamasından korkan kimselere Cuma farz olmaz. Yine hasta bakıcı, âciz ihtiyar, gözü görmeyen, ayaksız, kötürüm ve Müslümanlar cumayı kılarken onların emniyetini-güvenliğini sağlamakla vazifeli olan emniyet nöbetçisi gibi özrü bulunanlar, vakit bulunca öğle namazı kılmakla yetinirler. Ancak bu kimseler cemaatle Cuma namazına katılırlarsa, kendileri için yeterli olur. [es-Serahsî, a.g.e., II, 22, 23; İbnü'l-Humam, Fethu'l-Kadir, I, 417]

Ayrıca, düşman korkusu, şiddetli yağmur-çamur, ağır bir hastaya bakma gibi özürler de cuma namazını kılmamayı mubah kılan özürlerdir. Âmânın, elinden tutup camiye götürecek kimsesi olursa, Cumayı kılması İmam Ebu Yusuf ve Muhammed'e (rahımehumallah) göre farz olur.

Üzerlerine Cuma namazı kılması farz olmayan Müslüman kimseler, Cumayı kılmaya imkân bularak kılsalar, vaktin farzını eda etmiş olurlar, artık o günün öğle namazını kılmaları gerekmez. Cuma namazı kılmaları farz olmayan kimseler, bulundukları bölgede Cuma namazı kılınıyor ise, öğle namazını cemaatle değil, yalnız başlarına kılarlar. Bulundukları bölgede Cuma namazı kılınmıyor ise, öğle namazlarını cemaatle kılabilirler.

Hâsılı, Cuma ve Bayram namazları ile mükellef olmadıkları halde, kadınlar isterlerse ve mescid müsaitse, bu namazlara iştirak edebilirler. Bu takdirde, kendisine Cuma namazı farz olmayan (mesela dinen misafir sayılan) bir kişinin Cuma namazını kıldığında o günkü öğle namazını kılmasına gerek olmadığı gibi, Cuma namazına katılan kadınların da ayrıca öğle namazını kılmaları gerekmez. Nitekim günümüzde beş vakit namazda ve bilhassa teravihte olduğu gibi, gerek Asr-ı Saadet’te, gerek sonraki dönemlerde kadınlardan çok sayıda Cuma ve Bayram namazlarına iştirak edenler olmuştur. Ancak ne Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) döneminde, ne de müteakip asırlarda beş vakit namazla mükellef kadınların tamamının Cuma ve Bayram namazlarına katıldığı sabit değildir. Günümüzde de isteyen Müslüman hanımların ‘câmi adabı’na uyarak, mescidlerin kendilerine ayrılan bölümlerinde, Cuma ve Bayram namazı kılmalarında bir mahzur yoktur. Lakin kadının en güzel ve en makbul ibadet mahalli, kendi evinin köşesidir. Takva adına bunu da hatırdan çıkartmamak gerekir. 

Go to top