es-Selamu Aleykum Hocam..

Mümkün mertebe tek başına namaz kılar iken namaz kılanın önünden geçilmemesi hususuna riayaet edilmektedir..Yalnız camilerde özellikle cuma namazlarında olsun,diğer vakitler de cemaatın yoğun olduğu zamanlarda namaz kılanların önünden geçilmemesi hususuna pek dikkat edilmemektedir..Bir kardeşimiz gene cemaatın yoğun olduğu bir mescitte namaz kılan birinin önünden geçtiğinde, kendisini geçmeyip beklemesi hususunda dikkat etmesini söylemiştim..Kendisi bana mescitte "secde bir" bunda bir beis olmadığını söylemişti..Bu konu ile alakalı olarak siz muhterem hocamın açıklaması nedir?
Allah razı olsun.. Mehmet Fazıl

*******

Ve aleykümü’s-Selâm.

Namaz kılanın secde yerinden bir kimsenin -çocuk olsun büyük olsun- geçmesi ile namaz bozulmaz. Ancak geçen kimse, şayet sabî değil de mükellef yaşta ise günahkâr olur. Musallinin önünden geçmenin günah olduğu yer ise, büyük câmilerde ve sahrada / açık arazilerde namaz kılanın, ayaklarından itibaren secde ettiği yere kadar olan kısımdır. Küçük camilerde namaz kılanla onun önünden geçen arasında direk, insan gibi bir engel bulunmazsa, namaz kılanın önünden nereden geçilirse geçilsin, mekruh (ya da haram) olur. Bu sebeple namaz kılan kimsenin, önünden geçilme ihtimali varsa, bir sütre edinmesi sünnettir. Sütre meselesini aşağıda ayrıca izah etmeye çalışacağız inşaallah.

Bu meselede küçak çocukların durumu

İnsan mükelefiyet yaşının altındaysa, zaten ne bundan ne de başka bir günahtan dolayı sorumluluğu yoktur.

Küçük çocuklar önümüzden geçtiği ve çekiştirdiği zaman namaza bir zararı olmaz, namazı bozmamıza gerek yoktur. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) namazda iken kızı Zeynep’ten olma torunu Ümâme (r.anhuma) onun omuzlarına çıkar, oynardı. Fakat Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) onu engellemediği gibi kendi namazını da bozmazdı. Üstelik Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), torunu Ümâme sırtında olduğu halde namaz kılarken, ashaba (r.anhum) da imamlık yapmaktaydı.

Bununla ilgili bir hadis şöyledir:

Ebû Katâde (r.a.) anlatıyor: Biz öğle yahut ikindi namazı için Rasûlullah’ı (s.a.v.) beklemekteydik. Bilâl (r.a.) de Peygamberimizi namaza davet etmiş iken bir de baktık ki, kızının (Zeynep) kızı Ümâme binti Ebi’l-Âs (r.anhum) omzunda olarak mescide girip namaz kılacağı yere durdu. (Ona, uyarak) biz de arkasına durduk. Ümâme ise, bulunduğu yerde (yani Rasûlullah’ın omzunda) duruyordu. (Rasûlullah) tekbir aldı. Biz de tekbir aldık. Rasûlullah rükû’a varmak isteyince onu tuttu (omzundan aşağı) indirdi. Sonra rükû ve secdeye vardı. Secdeyi bitirip de ayağa kalkmak isteyince, Ümâme’yi yine (eski) yerine yani omzuna koydu. Rasûlullah (s.a.v.) namazı bitirinceye kadar her rek’atta bunu yapmaya devam etti.” [Ebû Dâvûd, Sünen, Salât, 164-165; Nesâî, Sünen, İmâmet, 37]

Bu rivayetten de anlaşılacağı gibi, gerek anne-babanın gerekse de cami cemaati ve imamların bu gibi durumlarda çocukları üzmemesi, azarlamaması, onları namazdan ve camiden soğutacak tavırlardan uzak kalması gerekir.

***

S ü t r e  nedir, nasıl olmalı ve nasıl konulmalıdır

Sütre, önü açık bir yerde namaz kılan kimsenin gelip geçene siper olmak üzere ön tarafına koyduğu şeye denir.

Sütre, en az bir arşın (68-70 cm. civarında) bir yükseklikte olmalıdır. Namaza duracak kişi, ister küçük mescitlerde, ister büyük camilerde, ister evinde, ister boş arazide; nerede olursa olsun, önünden geçilme ihtimali olan her yerde sütre kullanması (baston, şemsiye vb. gibi) sünnettir, müstehaptır.

Sütre edinilen şey bir sütun, bir ağaç veya yere dikilmiş bir değnek, sandalye v.s. gibi yüksekliği olan herhangi bir şey olabilir. Hadîs-i şerîfte bir ok ile de olsa sütre yapılması emredilmiştir. Yer sert olup değneği dikmek mümkün değilse, uzunluğuna bırakılır.

Sütre olarak kullanacak hiçbir şey bulunamadığı takdirde ise, namaz kılan kimse, önüne, uzunlamasına bir çizgi çizer. Hilâl gibi kavisli de çizilebilir. Maksad onun arkasında olan şeylere bakıp da kalbini meşgul etmemektir.

Yere serilen seccade, yere çizilmiş olan çizgiden daha fazla önünden geçmeğe mâni olduğu için, sütre yerine de geçer. İbn Âbidîn (rh.), önüne elbise veya kitabını koymayı da kâfi görür.

Sütreyi dikmek, yatık koymaktan; yatık koymak da çizgiden evlâdır.

Erkek kısmı önünden geçeni ikaz için okurken sesini yükseltebilir. Sadece “Sübhânallah” da diyebilir.

Namaz kılanın önünden geçilmesi, onun namazına zarar vermez, namazı fâsid olmaz. Geçenin erkek veya kadın olması arasında fark yoktur. Ancak bu işi bilerek, farkında olarak yapan kişi mükellef ise günahkâr olur.

Cemaatle kılınan namazlarda, yalnız imamın önünde sütrenin bulunması kâfidir.

Mekruh (ya da haram) olan geçiş, açık alan ve büyük camiye göre, namaz kılanın secde mahallinden; küçük mescidde ise karşısından geçmektir.

Kâbe'yi tavaf etmek, namaz benzeri bir ibadet sayıldığı için, orada namaz kılarken tavaf edenlere karşı sütre edinmeye gerek yoktur.

Mevzu ile ilgili ayrıca bkz. http://halisece.com/sorulara-cevaplar/573-namazda-sutre-meselesi.html

 

Go to top