Selamün aleyküm. hocam, “ezan okunduğu zaman, şeytan ezanı duymamak için arkasını dönüp yellenerek kaçar” diye bir hadis var mı? varsa sahih mi? uydurma ya da zayıf olabilir mi? A. İlhan Çamyayla - İstanbul
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Evet, bu hususta hadis rivayeti vardır ve sahihtir. Uydurma veya zayıf olması da bahis mevzuu değildir. Ebû Hüreyre’den (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan ezanı duymamak için arkasını dönüp yellenerek kaçar. Ezan bitince tekrar geri gelir. Namaz için kamet edilince yine arkasını dönüp kaçar. Kamet bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulur ve ona: Filân şeyi hatırla, filân şeyi hatırla diyerek, namazdan önce aklında olmayan şeyleri hatırlatır da, neticede insan kaç rek’at namaz kıldığını bilemez olur.” [Buhârî, Sahih, Ezân 4, Amel fis’–salât 18, Sehv 6, Bed’ü’l–Halk 11; Müslim, Sahih, Salât 19, Mesâcid 83. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Sünen, Salât 31; Nesâî, Ezân 20, 30; Dârimî, Sünen, Salât, 11; Mâlik, Muvatta’, Salât/Nidâ, 6]
Sahasında sika olan bu en büyük hadis âlimlerinin “sahih” dedikleri bir hadis rivayetine “uydurma” veya “zayıf” demek, diyebilmek hakikaten büyük cehalet ister. Hani şairin “Cehlin böylesi selh olmaz (cahilliğin bu denlisi kolay olmaz)” dediği cinsten…
Ezan ve kametle, namaza davetin yanında dinin temel esasları da ilân edilir. Şeytanı ve şeytan tabiatlı insanları çileden çıkaran da budur. Ezan sesi ile ilâhi hâkimiyetin ilanını duyan şeytan, neye uğradığını şaşırır, korku ve dehşete kapılır. Ansızın böyle hallere düşen insanın altına etmesi gibi o da, sesli-sesli yellenerek kaçıp gider. Böylece hem ezanı duymamağa çalışır, hem de ortalığı kokutur. [Bkz. Buharî Şarihi Aynî, Umdetü'l-Kaarî, ilgili hadisin şerhi]
Bu temsil, Şeytanın ve şeytan tabiatlıların en güzel şeyler karşısında bile, ortalığı kokutmaktan, kirletmekten başka bir şey yapmayacaklarına da işaret etmektedir.
Bu rivayetlerde yer alan “Şeytanın yellenmesi” mevzuu iki şekilde te’vil edilebilir.
1) Hakiki manada kullanıldığını kabul etmek ve ezan sesinden, sonsuz kudret sahibi olan Allah Teala’nın büyüklüğünü duyduğu zaman, kendi isyanını hatırlayıp korkudan yellendiğini düşünmek son derece hikmetli bir tesbittir. Çünkü Şeytan da yiyen ve içen nârânî bir yaratıktır. Onun da kendine hâs bir şekilde yellenmesi mümkündür.
2) Bu, yellenmek mânâsına gelen dat-rı-elif-tı harflerinden mürekkep “Durât” lafzını mecaz bir mânâ olarak te’vil etmek mümkündür. Bu mecâzî ifadeden maksat, şeytanın ezan ve kamet sesinden şiddetle kaçtığı ve ona karşı büyük bir nefret duyduğu hakikatidir.
Nitekim, büyük bir yellenmenin dışarıdaki bir sesin kulağa gelmesine engel olduğu bilinmektedir. Hadiste şeytanın bu çirkin tavrı, kötülenmek için tuhaf bir ifade tarzı olan “durât (yellenme)” ile ifade edilmiştir. Müslim’in bir rivayetinde, “durât” yerine “hızlı koşmak” mânâsına gelen başka bir kelimesinin kullanılması da bu mecâzî manayı te’yid etmektedir. [Bkz. İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, ilgili hadisin şerhi]
Şimdi, farz edelim ki bu hadisin zâhirî ifadesi birilerinin aklına-mantığına sığmıyor… Pek çok şeyin olduğu gibi, bunun da pekâla aklın-mantığın alacağı bir te’vili (yorumu) mümkündür. Ancak bu kadar sahih kaynaklarda yer alan bir hadisi, güya edep adına akla-mantığa sığmıyor deyip hemen inkâr etmek, hem dinî hem ilmî hem de aklî-mantıkî ihtiyata uygun değildir.
Son olarak ezan’la ilgili bir başka hadis-i şerif:
Abdullah İbn Abdurrahman İbn Ebû Sa‘saa’dan (r.anhum) rivayet edildiğine göre, Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) ona şöyle dedi:
“Ben senin koyunu ve kır hayatını sevdiğini görüyorum. Koyunlar arasında veya kırda iken, namaz için ezan okuduğunda sesini iyice yükselt. Çünkü müezzinin sesinin ulaştığı yere kadarki alanda olup da onu işiten cin, insan ve her varlık, kıyamet gününde ezan okuyanın lehine şahitlik yaparlar.”
Ebû Saîd (r.a.), “Ben bunu Rasûlullah’tan (s.a.v.) işittim, dedi. [Buhârî, Sahih, Ezân 5, Tevhîd 52, Bed’ü’l–Halk 12. Ayrıca bk. Nesâî, Ezân 14]
Hâsılı; kırda-bayırda-çölde bile olsak, her namaz için ezan okumak icap eder, sünnettir. Ezan sesini insan, cin-şeytan duyduğu gibi diğer varlıklar da duyar ve ondan müsbet manada müteessir olup feyizlenirler.