Halis ECE

Dört nev'i kalbî zikir vardır:

1. Allah ism-i celâlinin, nefesi hapsederek
(tutarak, Allah-Allah-Allah... diye) kalble zikri.

2. “Lâ ilâhe illallah” kelime-i tevhîdinin, nefesi hapsetmeksizin kalble zikri.

3. Kelime-i tevhîdin, nefesi hapsederek kalble zikri ki; kelimeyi söyleyip yazmada fikirler tahrîk olunduğu
(uyarılıp harekete geçirildiği) gibi, kafalar dahi fikirlere tâbi olarak harekete geçirilir.

4. Kezâ, kelime-i tevhîdin kalble ve nefesi hapsederek zikri ki; a‘zâlar hiçbir suretle tahrîk edilmez....

Zikir esnasında nefsin hâtırattan
(her türlü düşünceden) men‘i için bir çok usûl vardır. En kolayı, bütün havâsla kalb cihetine teveccühtür; (yani, zâhirî ve bâtınî hislerlerin tamamı ile/içteki ve dıştaki bütün duyu ve duygularla kalb tarafına yönelmektir). Bu teveccüh dağılınca, kalbe teveccühü tekrar temerküz ettirmeye (toplamaya) devam (etmek) lâzımdır. Fakat, latîfe-i kalb, velâyet-i suğrâya vâsıl olmadıkça, kalbin tamamen hâtırattan selâmetine (kurtulmasına) imkân yoktur...(1)


DİPNOT
(1) Mektuplar ve Bazı Mesâil-i Mühimme, byy., s. 34.

Go to top