Yatmaden önce ne yapılır?
Yatmadan önce namaz abdesti gibi abdest almak müstehaptır, güzeldir. Berâ bin Azib'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
“Yatacağın zaman önce namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ tarafına uzanıp yat. Daha sonra da şöyle dua et: ' Allâhümme eslemtü nefsî ileyke ve veccehtehü vechî ileyke ve fevvadtü emrî ileyke ve elce’tü zahrî ileyke, rağbeten ve rehbeten ileyke, lâ melcee ve lâ mence minke illâ ileyke. Amentü bi-kitâbike’l-lezî enzelte ve bi-nebiyyike’l-lezî erselte’ (Manası: Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim.Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Rızânı isteyerek, azabından korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım, sana karşı yine senden sığınacak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin nebî’ye / peygambere inandım.) Eğer bu şekilde hareket edip o gece ölürsen, Müslüman olarak ölmüş olursun. Öyle ise son sözlerin bunlar olsun.” [Bkz. Müslim, Sahih, Zikir, 56]
Yatağa geldiğinde yatmadan önce dua etmek; İhlâs-ı şerif, Felâk ve Nâs sûreleri gibi dua makamında da okunabilecek sûreleri okumak Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) devamlı âdetlerindendi. Hadis kitaplarında bu hususta pek çok rivayet mevcuttur. Meselâ Hz. Âişe (r.anha) validemiz Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) yatmadan önce neler yaptığını şöyle anlatır:
“Nebî (s.a.v.) her gece yatağına geldiği vakit iki elini birleştirerek (avuçlarını açar), onlara üfler, (daha sonra) ‘Kul hüvallahu ehad, Kul eûzü bi-Rabbi’l-felâk, Kul eûzü bi-Rabbi’n-nâs sûreleriniokur, sonra elleri ile vücûdundan eli yetiştiği yerleri sıvazlardı. Elleriyle başını, yüzünü, vücûdunun ön kısmını meshetmeğe başlardı. (Sonra vücûdunun arka tarafını meshederdi) Ve böyle okuyup üfleyerek vücûdunu meshetmeyi üç def'a tekrarlardı.” [Tirmizi, Sünen, Duâ, 21; Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Kâmil Miras, DİBY, Ankara, 1976, 11, 272]
Hâsılı, yatmadan önce okunacak pek çok dua vardır. Bunlardan kolay gelen okunmalıdır. Meselâ, Hz. Hafsa (r.anha) şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v.), uyumak istediği zaman sağ elini sağ yanağının altına koyup sonra üç defa: ‘Allâhümme kınî azâbeke yevme teb’asü ibâdeke’ diye dua ederdi.”
Manası: “Allah’ım! Kullarını hesaba çekmek üzere tekrar dirilttiğin gün beni azabından koru!’ [Ebu Davud, Sünen, Hadis no: 5045; Tirmizî, Sünen, Hadis no: 3620; İbn Mâce, Sünen, Hadis no: 3877]
Yine Râmûzü’l-Ehâdis’te geçen bir hadis-i şeriflerinde Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), yatmadan önce, Fatiha ile birlikte bir sure okumayı, “Lâ ilâhe illallahu vahdehuu lâ şerîke leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr” ve “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah” demeyi, 33 defa “Sübhanallah”, 33 defa “Elhamdülillah” ve 34 defa “Allahu Ekber” demeyi (toplam 100 ediyor) tavsiye etmişlerdir. [Bkz. Ebu Davud, Sünen Hadis no: 5060, Tirmizi, Sünen, Hadis no: 3636; İbn Mâce, Sünen, Hadis no: 3878]
Hz. Huzeyfe (r.a.) ise Rasûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) yatmadan önce nasıl dua ettiğini, uyanınca ne dediğini şöyle rivayet etmektedir:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) uyumak için yataklarına girdiklerinde; 'Allahümme bi'smike emûtü ve ahyâ'; uyandıkları zaman da 'el-Hamdülillâhi'llezî ahyânâ ba'de emâtenâ ve ileyhi'i’l-ba’sü ve’n-nüşûr' diye dua ederdi”. [Bkz. Buhari, Sahih, 13/6250; Ebu Davud, Sünen, Hadis no: 5049; İbn Mâce, Sünen, H. no: 3880; Tirmizî, Sünen, H. no: 3639]
Duaların manaları: “Yâ Rabbi, senin isminle uyur ve uyanırım. Bizi uyuduktan sonra uyandıran ve öldükten sonra dirilip toplanıp kendisine döneceğimiz Allah Teâlâ'ya hamd olsun”.
Uyuduktan bir müddet sonra (gece yarısı veya son üçte birinde, imsaktan önce) teheccüd namazına kalkmak sünnettir. Bu sâlih kişilerin âdetidir. Bu namaz kabirde nûr olacaktır. Tasavvuf erbabının bilhassa ihmâl etmemesi gereken bir namazdır.
Yatarken yüzükoyun yatmamalıdır. Gerçi yüzüstü yatmak haram değildir.Fakat Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) bu yatış şeklini nehyetmiş / yasaklamıştır. O bakımdan böyle bir yatış, sünnete / âdâba aykırıdır. Nitekim, mescidde bu şekilde yatan birisini uyandırmış ve “Bu şekilde yatmak Allah'ın sevmediği bir yatış şeklidir” [Ebû Dâvud, Sünen, Edeb, 95; Tirmizî, Sünen, Edeb, 21] buyurmuşlardır.
Rüya görünce ne yapmalı?
Rüya uykunun bir parçasıdır. Hemen her insan pek çok rüya görür. Nakşî yolunda rüyalara itibar yoktur. Bununla beraber rüya görünce ne yapmak gerekir, onu da görelim. Bu hususta Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:
“İçinizden herhangi biriniz sevdiği bir rüya gördüğü zaman sevdiğinden başkasına anlatmasın! Sevmediği bir rüya gördüğünde ise, Eûzü billâhi mineşşeytanirracîm diyereke sol tararına üç defa tükürsün (Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan ve onun şerrinden Allah'a sığınsın ve tüh-tüh desin)! O rüyayı kimseye açıklamasın. Çünkü o durumda, söz konusu rüya kendisine zarar veremez.”
Uyku üç türlüdür
Gece dışında feylûle, gaylûle ve kaylûle olmak üzere üç çeşit uyku vardır. [Bkz. Tahavî, Müşkilü'l-Âsâr, 2, 13]
1. Gaylûle (ğaylûle). Bu vakit, fecirden sonra tâ kerahet vakti bitinceye kadardır. Yâni güneşin doğuşundan, yaklaşık 45 dakika geçinceye kadarki zamandır. Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine sebebiyet verdiği için, sünnete aykırıdır. Çünkü rızık için sa'y etmenin/çalışmanın başlangıcını, hazırlığını yapmanın en münasip zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet ârız olur. O günkü mesaiye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de sebebiyet verdiği tecrübelerle de sabittir.
2. Feylûle’dir ki, ikindi namazından sonra, mağribe (akşam namazı vaktine) kadardır. Bu uyku ömrün noksaniyetine/eksilmesine sebeptir. Yani uykudan gelen sersemlik cihetiyle, o günkü ömür kısacık bir hâl aldığından, maddi bir noksanlık gösterdiği gibi, manevî cihetiyle de, güya o günü yaşamamış gibi oluyor. Bu itibarla akindi ile akşam arasında yatmamak lazımdır. Herkes bu vakitte yatmanın zararını bizzat tecrübe ederek görmüştür. O vakit yatıp da kalkan kimse sersem gibi olur, bir türlü kendisini toparlayamaz.
3. Kaylûle. Bu uyku Sünnet-i seniyyedendir. Kerahet vakti olmayan kuşluk vakti uykusu... Öğle uykusu… Türkçemizdeki ifadesiyle şekerleme, kestirme. Bu uyku, gece kıyamına vesile ve yardımcı verdiği için sünnettir. Bu uyku hem ömrü, hem rızkı ziyadeleştirir. Çünkü yarım saat kaylûle, iki saat gece uykusuna muâdildiir. Dolayısiyle kişi, hem ömrüne bir buçuk saat ilâve ediyor, hem rızık için çalışmak süresini yine bir buçuk saat ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanını artırmış oluyor. Binaenaleyh öğle namazını kıldıktan sonra bir müddet yatmak ise çok faydalıdır.
Demek ki aslolan; erken yatıp erken kalkmaktır. Sabah namazını kıldıktan sonra uyumamaktır. Şayet uyumak gerekiryorsa, güneş doğduktan sonra yatmak lazımdır.
Ancak üzülerek görüyoruz ki; kitle iletişim araçları, özellikle de tv., “erken yatmanın engeli” olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu düşmanı alt edip, mümkün mertebe erken yatarak teheccüd namazına kalkmalı, evrâd u ezkârımızı tamamlayıp sabah namazını kılmalı, ondan sonra da neyle meşgulsek yatmayıp o alanda çalışmaya başlamalıyız.
N e t i c e
Uyku âdabı hakkında buraya kadar anlattıklarımızı şöyle özetleyebiliriz:
Cenâb-ı Hak uykuyu, vücudun dinlenmesi için ihsan etmiştir. Uyku büyük bir nimettir. Uykunun kıymetinin ne olduğunu uykusuzluk hastalığına yakalananlara sormak gerekir.
Uyumak için en uygun vakit olan geceyi iyi değerlendirmek lazımdır. Mümkün mertebe erken yatıp erken kalkmalıdır.
Yatmadan önce abdest alıp dua etmeli, uyanınca da Allah'a hamd ile duada bulunmalıdır.
Yatarken sağ tarafa dönüp yatmalı, sağ eli sağ yanak üzerine koymalıdır. Daha sonra dönülse de bu sünnet yerine gelmiş olur.
Yüzü koyun yatmamalıdır.
Kötü rüya görüldüğünde sol tarafa Eûzü ile üç defa tüh-tüh dedikkten yani şeytanın şerrinden Allah'a sığındıktan sonra bu rüyayı kimseye anlatmamalıdır.
Teheccüd namazına kalkmaya çalışmalı ve bunu alışkanlık haline getirmelidir. Sabah namazını kazaya bırakmamak için akşamleyin erken yatılmalıdır.
Sabah namazından sonra mümkün mertebe bir daha yatmamalı, mesaiye/çalışmaya koyulmalıdır.