1. Beyazıt Bestami (k.s.) şöyle diyor:

“Ömrümde hiç ayağımı uzatarak oturmadım. Bir gece teheccüd namazı kılmaktan iyice yorulmuş ve kendimden geçmiş idim… Her nasılsa bilmeden, ayağımı da uzatmıştım. Hatif’tan bir ses,

‘Ey Beyazıt! Kimin huzurundasın? Padişahlar Padişahının huzurunda böyle mi oturuyorsun?’ dedi.

Ben de bu söze karşılık ömrüm boyunca artık bir daha ayağımı uzatmadım ve tevbeler ettim. ‘Ey Gafil nefsim! Sen Allah’ı görmüyorsun amma, o seni her an görüyor’ diyerek nefsimi hep levm ettim.”

Ve yine biliyoruz ki o, "Allah’ın öyle hayâlı kulları var ki; 'ben Allah’ın en âsi bir kuluyum. Onun evine ne yüzle girerim’ der, der de ağlar ve ibadet için Allah’ın evine/camiye bile girmekten hayâ ederdi."

***

2. Rivayete göre İmam-ı Azam (rh.) hazretleri ömründe 55 defa hac etmiş; bunun 40 küsüründe Mescid-i Nebevi’nin Babu’s-Selâm’ına (Selam kapısına) kadar gelmiş, ama utancından Rasûlüllah’ın huzuruna giremeden orada ağlayıp-ağlayıp geri dönmüştür.

40 küsür sene böyle hac edip, geri döndükten sonra nihayet bir defasında Babu’s-Selâm’a gelmiş,

“Yâ Rasûlellah! Artık yaşım ilerledi, önümüzdeki senelerde buralara gelebilirmiyim, bilemiyorum. Ne olur bana izin ver, huzura gireyim” diye yerlere kapanıp, gözyaşlarını sel edince, Ravza-i Mutahhara’den bir ses;

“Buyur yâ İmam! Seni bekliyoruz” demiş, böylece izin çıkınca İmam-ı Azam sürüne sürüne Rasûlüllah’ın huzuruna varıp, gözyaşlarını sel etmiştir...

***

3. Kafkasya Kartalı namıyla anılan Şeyh Şamil rahmetullahi aley 30 küsür sene Ruslarla harb edip, vucuduna 130 kadar yara aldıktan sonra hiç bir yerden yardım alamayınca, çaresiz esir olup oğlunu Ruslara rehin bırakarak onlardan izin alıyor, İstanbul’a geliyor. Oradan Mısır’a, Mısır’dan da Mekke’ye… ve nihayet Mekke’deki vazifeleri yaptıktan sonra da Medine’ye kavuşuyor.

Babu’s-Selâm’ın önünde 2 küsur metrelik o koca vücuduyla yere uzanıyor. Sürüne-sürüne Rasûlüllah’ın huzuruna gelerek gözyaşları içinde,

“es-Selâmü aleyke eyyühe’n-Nebiyyü ve rahmetu’l-lâhi ve berakâtüh” deyince, Rasûlüllah’ın kabrinden Ravza-i Mutahhara’den herkesin duyacağı şekilde,

“Ve aleykümü’s-Selâmü ehlen ve sehlen yâ imam” diyerek Rasûlüllah’ın bizzat onun selamını aldığını herkes duymuştur.

Go to top