Halis ECE


“Bilimsel” metotlarla önceden hesaplanıp bilindiği ve bildirildiği üzere 29 Mart Çarşamba günü Türkiye saati ile: 13:11’de Tam Güneş Tutulması olayı meydana gelecek ve ülkemizden de görülebilecektir.

Doğumumuzdan ölümümüze kadar hayatımızın her safhasını düzenleyen Yüce dinimiz İslâm, biz mü’minleri bu hususta da başıboş bırakmamış, ne yapmamız gerektiğini haber vermiştir:
Namaz ve niyaz!

İşte güneş tutulduğu zaman kılınan bu namaza fıkıh dilinde, “küsuf namazı”, ay tutulduğunda kılınana da “husûf namazı” adları verilmiştir.
***
"Küsûf" ve "husûf" lûgatte; güneş ve ay tutulmasını ifade eden iki isimdir. Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf da ay tutulması için kullanılır.

Küsûf, astronomi ilmi bakımından; güneş ışıklarının tamamının veya bir kısmının, gündüz, güneşle dünya arasına ay'ın gölgesinin girmesiyle dünyanın belli bir yöresine ulaşamamasıdır.

Husûf ise, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamamasından ibarettir. Bu iki kelime, birbirinin yerine de kullanılabilmektedir.
***
Küsûf namazı ile ilgili olarak fıkıh kitaplarında şu açıklamaları görmekteyiz:

Güneş tutulduğunda; cuma kıldıran imam veya bununla vazifelendirilen kimsenin ardında (cemaatle) iki rek’at nafile namaz (küsûf namazı) kılmak sünnettir. İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe'ye (rh.) göre, imam, küsûf namazında okuyuşu gizli yapar. Nitekim İbn Abbas (r.anhüma) şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.v.) ile küsûf namazı kıldım. O'nun kıraatinden bir harf bile işitmedim." (1) Husûf namazı ise, münferid olarak (tek başına) ve gene gizli okuyuşla kılınır.

Bu namazda ezan, ikamet ve hutbe olmadığı gibi, kıraat da açıktan okunmaz. Ezan yerine bir münâdî "essalâtü câmia” (namaz toplayıcıdır) diye seslenir.

Fâtiha’dan sonra okunan zamm-ı sûreleri uzunca okuyarak, rükû ve secde tesbihlerini çoğaltarak namaz uzatılır.

İmam Şafii’ye (rh.) göre; küsûf namazının her iki rek'atınde de iki rükû vardır. (2)

Namazdan sonra imam ya oturduğu yerde Kıble’ye karşı durarak, veya daha güzel olmak üzere, ayakta cemaate yönelerek, güneş tamamen açılıncaya kadar dua eder. Cemaat de “âmîn” der. (3)

Şayet güneş, namaz kılmanın mekruh olduğu bir vakitte (istiva anında) tutulursa, Küsûf Namazı kılınmaz. Cevheretü'n-Neyyire'de böyle ifade edilmiştir.

Küsûf ve husûf namazı âlimlerin büyük çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Yalnız Hanefî ve Mâlikîler husûf namazını mendûb görürler. Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur:

"Gece, gündüz güneş ve ay, O'nun varlığını gösteren âyetlerdendir. Güneşe veya ay'a secde etmeyiniz. Bütün bunları yoktan var eden Allah'a secde ediniz." (4)

Bu âyet-i kerîme, ay ve güneş tutulması sırasında, bunları yaratan Allah celle celâlühû için namaz kılmaya işaret etmektedir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), oğlu İbrahim vefat ettiği zaman üzülmüştü. Aynı gün güneşin tutulması üzerine bazı insanların, güneşin de Hz. Muhammed'in (s.a.v.) üzüntüsüne ortak olduğunu öne sürmesi üzerine, Resûlüllâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz güneş ve ay, Allâh'ın âyetlerinden iki âyettir. Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz" (5).

Küsûf namazı, mukîm veya misafir olsun, beş vakit namazla yükümlü olan erkek ve kadın her Müslüman için meşrûdur. Çünkü küsûf ve husûf namazında Rasûlüllah Efendimizin (s.a.v.) uygulaması böyle olmuştur.
***
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir küsûf namazından sonra yaptığı konuşmada şöyle buyurmuşlardır:

"Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın âyetlerinden bir âyettir. Bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Bunu görünce Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin. Şüphesiz şu makamımda size söz verilen her şeyi gördüm. Beni öne geçer gördüğünüzde ben de kendimi Cennet'ten bir salkım almayı arzu eder görüyordum. Beni biraz geri çekilirken gördüğünüzde ben Cehennem'in bir kısmının diğer tarafını yediğini görüyordum." (6)

Hadîsin başka bir rivayeti de şöyledir:

"Cehennemi gördüm. Bugünkünden daha korkunç bir manzarayı hiç görmemiştim. Cehennemliklerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm". Bir sahabenin, bunun sebebini sorması üzerine, de şöyle buyurdu: "Onlar, kocalarına nankörlük ediyorlar. Hatta sen onlardan birine bütün ömür boyu iyilik yapsan, sonra sende küçük bir kötülük görse (hoşlanmadığı bir şeyle karşılaşsa), şimdiye kadar senden zaten hiç iyilik görmedim ki, der." (7)
***
Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi iki rek'at nafile namaz kılmak mendub'tur. Burada küsûf namazına kıyas yapılmıştır. (8)

Rabbimiz (c.c.) her türlü kaza-bela ve musibetlerden cümlemizi ve bilcümle Muhammed ümmetini muhafaza buyursun.


DİPNOTLARI

1) Molla Husrev, Düreru’l-Hukkâm fî Şerhi Gureri’l-Ahkâm, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1970, I, 147.
2) Şerhu Nûru’l-Îzâh, Hasan b. Ammar eş-Şürrübilâli, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1980, s. 107.
3) Fussılet sûresi, 41/37.
4) Buhârî, Sahîh, Küsûf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Sahîh, Kusûf, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 249, 253.
5) Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 232.
6) Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 234, 235.
7) Şamil İslam Ansiklopedisi, ilgili md.
8) Müslim, Sahîh, Küsuf, 3901; İmam Mâlik, Muvatta', I, 186; İmam Beyhakî, III, 323, 324.
9) Buhârı, Sahîh, İbn Abbas'tan, II, 28; İ. Mâlik, Muvatta', I, 186; İbn Huzeyme, 1379; Beyhakî, Sünen, III, 321.

Go to top