Selam aleyküm hocam, Ayasofya ile ilgili olarak gelecekte tekrar cami haline geleceğine dair Allah dostlarının beyanları var mıdır? teşekkür ederim Abhmet İhsan Mülayim - Almanya
*******
Ve aleyküm selam.
Üstâzımız Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) hazretlerinin vaazlarında bizzat bulunup dinleyen mazanna-i ricâlden duyduğumuza göre, açılmasını çok arzu etmişler ve bu sebeple iktidar sahiplerine kürsi-yi Muhammedî’lerden defalarca ‘Açın Aayasofyayı, devam ettirin iktidarınızı ölünceye kadar’ mealinde ikaz ve hatırlatmalarda bulunmuşlardır.
Ve yine sizin işaret ettiğiniz manada tebşiratları da vardır. Şöyle ki:
'Evlatlarım' dediği talebelerinden birisi bir gün, elinde bir gazete ile kamara'da oturan Üstâzımız Süleyman Efendi (k.s.) hazretlerine gelir. Gazete; o devirde Sinan Umur (merhum) tarafından haftada bir veya on beş günde bir yayınlanan “HÜRADAM Gazetesi”dir. Gazetenin manşetinde, Londra uçak kazasından hafif yaralarla kurtulan Başvekil Adnan Menderes’e şöyle hitap edilmektedir:
“Allâh’ın Lutf u Keremiyle çok ağır bir uçak kazasında hafif yaralarla kurtuldunuz, Allâh’a şükran borcunuzun bir ifadesi olarak;
1- Ayasofya Camii’ni bir an evvel ibâdete açınız.
2- Müslümanların nüfus belgelerinin din hanesine “Dini, din-i İslâm'dır” kaydını yeniden koydurunuz.
3- Memleket çapında idarece ve zabıtaca din tedrisatına karşı, Müslümanlara karşı yapılan mezâlimi durdurunuz!”
Süleyman Hilmi Tunahan Efendi (k.s.) hazretleri, bu gazetenin böyle bir başlıkla çıkmasından son derece memnun kalır. Cebinden çıkardığı bir miktar parayı talebesine verir, “Evlâdım! Git, seyyar gazetecide bu gazeteden ne kadar nüsha kalmışsa al; vapurun bütün mevkilerindeki masalara birer adet bırakıver” der.
***
Üsküdar Selimiye Câmii İmam-Hatibi Fahri DURAN hoca da şunları anlatıyor:
- Ben ‘Yâ Vedûd Sultan Câmii’nde imam iken, Cuma günü cuma namazını kıldırdım ve civardaki esnaftan birinin ısrarıyla, Eminönü Yeni Câmii’ne gittik. Yeni Câmi'de vaaz ediyordu o zamanlar Süleyman Efendi hazretleri, cumadan sonra...
Gittik vardık, girdik câmiye... Süleyman Efendi hazretleri vaaza başlamış tabi. Hitabeti fekalâde hoş ve güzeldi. Mevzuun evveliyatı neydi bilmiyorum ama, biz içeri girdiğimiz zaman Ayasofya’dan bahsediyordu...
Hiç hatırımdan çıkmıyor; bir ara kürsüde, dizlerinin üstünde doğrularak;
- “Ayasofya ibâdete açılacaktır!” buyurdu ve mevzuda bir takım tebrişatlarda bulundu. [Hâdimü’l-Kur’an Üstaz Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.), Mustafa ÖZDAMAR, s.93]
***
Ümidimiz -inşaallah- en kısa zamanda açılacaktır. Böylece necip milletimiz bu ayıptan kurtulacak, belki bazıları da bu vesileyle Hz. Fatih’in (k.s.) bedduasının şiddet ve dehşetinden bir nebze de olsa rahatlayacak... Fethin sembolü olan mübarek mabet de, fizikî açıdan olduğu kadar manevi cihetten de ihya ve imarla zinetlenip nurlanacaktır.
Fakat unutmamak gerekir ki, yılların birikimi olan bir takım sıkıntılar-tortular öyle bir günde, bir ayda ya da birkaç yılda giderilip temizlenemiyor. “Tedrîcî tekâmül” kaidesi her alanda olduğu gibi bu hususta da işliyor. Yavaş yavaş, basamak basamak mesafe alınabiliyor. Ama ümitvarız, zaman ve zeminin olgunlaştığı, açılması için artık halin ve şartların, gerek ülke gerekse dünya konjonktürü açısından müsait hale geldiğini görüyoruz. Şahsen, akşamdan sabaha bir şeylerin değişip oluşabileceği ümidini taşıyorum. Niyazımız, duamız, ilticamız Rabbimiz celle celâluhu’ya:
“Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb, iftah lenâ hayra’l-bâb."
“Ey (kapalı bütün) kapıları açan Allah'ım! Bizim için de maddî-mânevî hayır kapılarını (ve bâ-husus Ayasofya’nın kapısını) açıver.” Amin...