Selamün Aleyküm Halis Abi. Tasavvufa göre kutta-i tarik meselesini açıklayabilir misiniz. Allah Razı Olsun. İsim Mahfuz lütfen
*******
Ve aleyküm selam.
Kuttâ’, bilindiği gibi ism-i fâilden kâtıun kelimesinin cem’-i müzekker-i mükesseridir. Kat’ediciler, kesiciler, kesenler manasınadır. Tarîk da yol’dur. Farsçe terkiple “kuttâ-i tarik”, Arapça terkiple de “kuttâu’t-tarîk” tarzında muzâf-muzâfun ileyh olarak ifade edilir. Manası da malumunuz, yol kesiciler-yol kesenler, eşkıya-haydutlar demektir. Fıkıh ilmi ıstılâhında da lugavî anlamına uygun olarak bu manalarda kullanılır. İslâm hukukunda yol kesme suçunun cezası çok şiddetlidir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: Allah ve Rasûlüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası ancak, öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır. Ancak kendilerini yakalamanızdan önce tevbe edenler olursa; bilin ki Allah çok mağfiret eden ve çok rahamet edendir." [Mâide suresi, 33-34]
Bu âyet-i kerîmede yol kesicilik Allah'a ve Rasûlüne karşı savaş açma sayılmıştır. Çünkü Müslümanların korkutularak yolunun kesilmesi, mal ve can güvenliklerinin tehdit edilmesi onların haklarına en büyük bir saldırıdır. Bu yüzden cezası da ağır olup, Allah haklarından sayılmıştır.
Yukarıdaki ayette bildirilen ceza çeşitleri; öldürme, asma, sağ el ve sol ayağın çaprazlama kesilmesi ve sürgünden ibarettir. Bu cezaların yol kesme suçunu işleyen kimsenin suçu işleme şekli dikkate alınarak farklı şekilde uygulanması müçtehitlerce belirlenmiştir. Ayrı bir bahis… Ancak düşünmek gerek; zahir plandaki bir kuttâ-i tarîk'ın cezası bu olursa, bâtınî cihetten yol kesenlerin cezası ne olur, ahirette onları nasıl bir felâketin beklediğini de tasavvur edip bu şeni' fiilden insanların şiddetle kaçınmaları icap eder.
***
Tasavvuf ıstılâhında kuttâ-i tarîk, kulun Allah Teala'ya vuslatına-takarrubuna, manevi bakımdan Cenab-ı Mevlâ’ya yakınlaşıp ulaşmasına mâni olan her şeydir. Bâhusus müteşiyyihlere, yani irşâda ehil olmayan sahte şeyhlere kuttâ-i tarîk denir.
Bu sebeple tasavvuf yolunda istikamet, istidat ve muvaffakiyet için öncelikli olarak kişinin tarîkını ve mürşidini doğru seçmesi elzemdir. Sâniyen kişi, tarîk-i müstakimi ve o yol üzere irşâda ehliyetli-salâhiyetli olan rehberi yani mürşid-i kâmil ü mükemmili bulmalı, kuttâ-i tarikin / yol kesicilerin eline düşmemelidir. Sâlisen, seçmiş olduğu yolda sabit-kadem olmalı, itaat-sadakat ve teslimiyetten kıl ucu kadar dahi olsa ayrılmamalı, şaşmamalı-şaşırmamalı ve şeyhinin göstereceği yolu a’zamî dikkat ve hassâsiyetle takip etmelidir.
Manevi seyr u sülük yolunda çok tehlikeli geçitler, engebeler, aşılmaz derin sular vardır. Bu yüzden sâlik, tarikat usûl ve âdâbını tanıyan, bilen, irşâda mezun olan ârif-i billâh’a, Raûf ve Rahîm sıfatlarının sahibi Rasûl-i zîşân Efendimizin (s.a.v.) hakiki varisi bulunan son derece şefkatli-merhametli bir rehbere mânen yakın ve onun terbiyesinde olmadıkça vuslata eremez. Hak yoluna gidecek kişi, önce mürşidini arar, bulur ya da daha doğru bir ifadeyle Mevlâ tarafından buldurulur ve tarîkat ilmini-irfânını almak ve ihlâsla hayatına tatbik için ona intisap eder. Ondan sonra bu yoldaki kılavuzunun refâkatinde manevi terbiyeye koyulur.
***
Bu kudsî yolculuk esnasında sâlikin dikkat etmesi gerekenler
a) İman-itikad açısından yol kesicileri iyi tanıyıp, suret-i haktan ve ilim erbabı imiş gibi gözüken fakat inancı bozuk olan Ehl-i Sünnet dışı mezhepsizlerden kendini korumalıdır.
b) Kendisini Müslüman gösterip hakikatta münafik olanların, ibadet ve amel cihetinden verebilecekleri zarar ve ziyandan sakınmalıdır.
c) Manevi bakımdan hakikaten yol kesici azgın-sapık-saptırıcı, kişinin feyzine-nûruna engel olan, tabiri caizse bâtıni sahada terör estiren kuttâ-i tarîklardan uzak durmalıdır. Kezâ, letâifine zarar verebilecek her türlü hata-kusur ve isyandan, haram ve şüphelilerden, mâlâyaniden şiddetle kaçınmalıdır.
Cenâb-ı Hak cümlemizi ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’i ve evladını kuttâ-i tarîkın her nev’inin şerlerinden hıfz u himâye ve vikaye buyursun. Bunlar zahiren yol kesen eşkıya gibidir, hatta onlardan çok daha tehlikelidir; çünkü insanların imanıyla, ameliyle, ihlâsıyla oynarlar; bâtınlarına, nûr ve feyizlerine zarar verip rızâ-i ilahiye giden yollarını keserler.