selamun aleyküm hocam,

evlilik hususunda isimler üzerinden yıldıznameye baktırmak caiz midir? hakikatte etkisi var mıdır? Teşekkürler. Ayse yılmaz

 

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Evlilik hususunda da, başka hususlarda da “yıldıznâme”ye baktırmak caiz değildir ve hakikatte bunun bir tesiri yoktur.

Evet, “Yıldızname” diye bir kitap vardır, ama bu işin aslı yoktur, itibar etmemek gerekir. Bir nevi fal kitâbıdır, içindekiler de uydurmadır. Ona bakanın da, baktıranın da, inananın da -Allah korusun- imanı tehlikeye girer. Ayrıca günahtır demeye bilmem gerek var mı?

Bilindiği üzere Kur’an-ı Kerim’de yıldızların ele alınış biçimi, Allah Teala’nın insanlar için yarattığı kâinatın bir parçası olarak karşımıza çıkar. Haliyle ilmin istismarı, ilim adına bir kısım parazitleri de beraberinde getirmiştir.

İnsan her şeyle imtihan olur. Çünkü dünya bir imtihan yeridir; evliliği, ailesi, eşi-çocukları, parası-serveti, malı-mülkü, sevdikleri-sevmedikleri, ilmi-irfanı-iz’anı... Hemen her şey bir imtihan unsurudur. Bunların içerisinde bilhassa mevzumuzla alakalı olan husus ilimdir.

Bu türlü gizli ilimlerin aslında faydalı cihetleri de ortaya çıkarılıp iyi yönde kullanılabilir. Çünkü kıyamet yaklaştıkça kötülükler artacak, imtihan zorlaşacak... Bunun gizli-açık işaretleri mevcut... İnsanların içine düştüğü bir kısım sıkıntılar, meşakkatler, darlıklar onlara gayrimeşru yolları gösterecek... O yollara sağlam bir iman, idrâk-şuur ve iz’an sahibi değilse kişi, daha kolay düşecektir. Bâhusus bugün ülkemizin içinde bulunduğu vaziyet ve geçirdiği istihâle (başkalaşım-şekil değiştirme-metamorfoz) döneminde kabuğunu kırıp düzlüğe ve sahil-i selamete çıkabilmesi için, çetin ve dar boğazlardan geçtiği müşahede edilmektedir.

Bu dönemde kişi; dininden, inancından ve ahlâkından tavizler vermeye zorlanacaktır. Hatta öyle zorlanacaktır ki; bu tavizleri vermeyenlerin, hayat hakları olmadığı ima edilecek veya açıkça söylenecektir. Bu vesileyle reklamların körüklediği lüksten, zaruri olamayan ihtiyaçlara kadar pek çok masraf kapısı açılacaktır. Dolayısiyle manen zayıf durumda bulunan insanlar ya çalacak, ya dolandıracak ya da elinde bulunan imkânları istismar edecektir. Artık iman da küfür de açıktan seyrine devam ettiği için, insanlar arasında fazlaca bir fark görülmeyecektir. Hakiki âlimler ve âmirler takdir görmediğinden, fitne ve bozulmalar baş gösterecek, sahtekârlar ortalığı saracaktır.

Bu yüzden cinlerin ve şeytanların saltanatı başlayacak... İnsanların Hakk’tan uzaklığı, Allah’a isyanı şeytanları yeryüzüne çıkaracak... Ve neticede onlarla olan dostluk ve arkadaşlıklar revaç bulacaktır.

Psikolojik hastalıklar artacak, içtimaî / sosyal şizofrenler ve saralar, zihnî felçler, ruhî bozukluklar artacak; bunları tedavi edebildiğini söyleyen cinciler, büyücüler, üfürükçüler... hâsılı sihir ve sihirbazlar yaygınlaşacaktır.

İşte bu dönemde gaybî ilimler (gizli ve gelecekle ilgili hadiselere dair bilgiler) hakkında ilmi olduğunu iddia eden, ama gerçekte şeytanların-cinlerin oyuncağı olmaktan başka bir şey olmayan, görünüş itibariyle Müslüman, fakat içten içe küfür kaynayan yalancılar ortaya çıkacak ve buradan da bir geçim kaynağı temin edeceklerdir.

Böyle bir zamanda imanı muhafaza etmek meşhur hadis-i şerifin ifadesine göre; “Fitnelerin zifirî karanlıkların çökmesi gibi yaygınlaştığı zamanda, dinine (dinin esaslarına; iman-amel ve ahlâkına) sarılan kimse, koru (ateşi avucunun içinde) tutan kimse gibidir.” [Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 390; Tirmizî, Sünen, Fiten, 73] Dini yaşamak, imana sahip çıkmak bu kadar zorlaşacaktır. Çünkü artık her şey menfaat ve çıkar hesapları ile politik mülahazalarla ölçülüp tartılır olacaktır.

Bu zaman fitne zamanıdır. Fitne zamanında ise nasıl sürprizlerle karşılaşılacağı bilinmez. Buna ancak kişinin imanı engel olabilir ve insan imanı, idrâki ve iz’anı nispetinde kendisini koruyabilir.

Bu dönemde ortaya çıkabilecek fitnelere ve istismarcılara karşı Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) ümmetini uyardığı pek çok hadis-i şerif vardır. Onları yerine havale ederek burada sadece mevzumuzla ilgili olanı nakledelim:

Rezîn’in (rh.) naklettiği bir hadis-i şerif şöyledir: İbn Abbâs (r.anhuma) anlatıyor:

“Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki: ‘Kim, Allah'ın zikrettiğinin gayrisi için yıldızlar ilminden bir bâb iktibas ederse (aktarırsa), sihirden bir şube iktibas etmiş (nakletmiş) olur. Müneccim kâhindir; kâhin de sihirbazdır, sihirbaz da kâfirdir.” Bir diğer rivayette ise hadis şöyle gelmiştir: “Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar.” [Ebu Dâvud, Sünen, Tıbb 22, Hadis no: 3905]

Hadiste geçen “Allah’ın zikrettiğinden başkası.” tabiri, Kur’an-ı Kerim’de geçtiği şekliyle, yıldızların Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren birer delil olması, semamızı süsleyen birer avize ve takvim belirleyici özellikleri ve şeytanları taşlamaya yarayan kısmıyla, gökyüzü sâkinlerinin meskenleri şeklindeki bilgilerdir. Bunları fal bakmak, insanların kaderine hükmeden, hareketleriyle yağmur, kar vs. yağdıran güçler olarak görmek, büyü ve falcılığa alet etmek, burçlar ilmiyle, yıldızname ile ilgisini kurup, insan kaderine hükmettiklerini düşünmek ve öyle inanmak küfür olarak tavsif edilmektedir. Çünkü insanlara ve tabiata hükmeden yegâne güç ve kuvvet, kâinatta kendinden başka hakiki güç, kuvvet ve kudret sahibi olmayan Allah’ın gücü ve kuvveti, O’nun iradesi ve kudretidir. O dilemedikçe hiçbir şey olmaz. [Bkz. Haşr suresi, 23-24; Saf suresi, 1; Münâfikun suresi, 8; Teğâbün suresi, 18; Mülk suresi, 2]

***

Dilerseniz meseleyi biraz daha açılım; dolayısiyle yazımız, bu mevzuda gelebilecek başka sorulara da cevap teşkil etsin.

Y ı l d ı z n â m e

Halk arasında "Yıldıznâma" denilen şey, çoğunlukla para verilip sözde hocalara baktırılarak bulunan… Kur’an'ın içerisinden bir takım nümerolojik metodla geleceği ya da kısmet meselesini ele aldığına inanılan metodun / yöntemin adıdır. Oysa buna "Yıldıznâme" denemez. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Kur’an-ı Kerim, farklı noktalarda yıldızlara dikkat çekse de, asla bir fal kitabı değildir. Kesinlikle onu, bu gibi süflî işlere alet etmemelidir.

Peki Yıldıznâme denilen şeyin gerçeği nedir?

Yıldıznâme, eskiden astrologların (müneccimlerin) çıkarttıkları, gökyüzündeki gezegen konumlarına bakarak yaptıkları yorumlardır. Özellikle ‘doğum haritası analizi’ gerçek manada bir Yıldıznâme'dir. Bu harita kişilik analizleri yapılmasına izin verir… Sizi anlatır, sizin ilişkilerinizi, zayıf ve güçlü yanlarınızı söylerken, dikkat etmeniz gereken hususları gösterir. Buradan size gelecekle ilgili kesin şeyler söyleyenler olursa, bilin ki yalan söyler!

Doğum haritası analizi’ size birtakım şeyleri işaret eder; sağlığınıza, işlerinize dikkat edin, dua edin der. Kalkıp sizin kesin olarak nerede ve nasıl öleceğinizi söylemez, söyleyemez.

Bu itibarla bir takım cinci hocaların(!) Kur’an'dan yola çıkarak fal bakması "Yıldıznâme" değildir ve asla kabul edilemez. Bunlara fırsat da verilmemelidir.

Türkçemizdeki tabirlerimizden, "Yıldızımız barışmıyor" sözleri de astroloji ve Doğum haritasındaki iki kişinin yıldızlarının (gezegenlerinin) açılarının ters ve zıt oluşlarını ifadeden ibarettir. [Bkz. Ayhan Özcimbit, İslam'da Astroloji, Doğum Haritası Rehberi, Hayatın Anlamı, Esmaül Hüsna, Yaşam Şifreleri]

Tabii aslında bu sözün açık ve anlaşılır manası; iki kişi, aralarında görüş, düşünce ve duygu ayrılıkları bulunup birbirlerinden hoşlanmamak, birbirleriyle iyi geçinmemek, anlaşıp uyuşamamaktır. Mesela, “Şu adamla yıldızım bir türlü barışmadı gitti” cümlesinde olduğu gibi.

Ayrıca bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1143-islam-da-burclarin-yeri-nedir.html

Go to top