Es-selamın aleyküm hocam nasılsınız ? Sizlere bir sorum olacak. Hakkınızı helal ediniz.
Bir kadın eşinden boşanmak istiyor ve eşide hanımını boşamak istemiyorsa dinen hükmü nedir ?
Kadın eşiyle geçinemiyor, eşinden sosyal/cinsel anlamda memnun değil. Yada beyi hanımını aldatıyor hanımıda bu durumu biliyorsa ve bunu bahane ederek boşanmak ıstıyorsa ne yapmalı ?
Üzerindeki dini nikah eskiden kadıların yardımıyla düşermiş, günümüzde böyle bir makamda yok.
Kadın illa kocasının 3 talakta boşamasını beklemeli mi? Yada kocasını 3-5 kişi silah zoruyla sıkışıtırıp boşa çabuk denilse ve erkek boşa bu geçerli olur mu? Yani buradaki zorlama, düşman karşısından Hz. Allah'ı lisan ile inkar edip, kalp ile tasdik etmedeki hükme benzemez mi?
Allah razı olsun hocam. vakit ayırıp cevaplıyorsunuz. selametle ve sağlıcakla kalın. Mehmet Albayrak
*******
Ve aleyküm selam kardeşim; teşekkür ederim, hamdolsun, Mevlâm cümlemizi sıhhat ve afiyette daim, kululkta rızasına muvafakat üzre kaim eylesin.
Sorunuzu kısaca 2 madde halinde ele alıp cevaplamaya çalışalım.
1- Eğer kadın, söylediğiniz gibi haklı bir gerekçesi varsa, hem ‘hakem’e, hem de ‘hâkim’e müracaat ederek kendisini ayırmalarını isteme hakkına sahiptir. Hakem, tarafların aralarındaki anlaşmazlığı hükme bağlamak için seçip kendilerini yetkilendirdikleri âkıl kişilerden meydana gelen resmî olmayan hey'ettir, komisyondur. Hâkim'den kasıt da, resmî mahkemedir. Şayet iddiası gerçek ise, hakem heyeti ya da hâkim/mahkeme nikâhı feshedip kadını ayırabilir. Bu durumda müracaat edilebilecek yol da bu budur. Kısacası kadının, illâ da erkeğin üç talakla boşamasını beklemesi gerekmez. İddet sonunda hürdür, dilediği kişiyle evlenebilir. Meselenin detayı için bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/882-bosanma-sebebi.html
2- Mecburiyet karşısında başvurulabilecek ikinci yola gelince… Evet, "İkrah ile boşama vâki olur (zorla boşama geçerlidir)." [Fetâvâ-yı Alî Efendi’den naklen, Hulâsatü’l-Ecvibe, 1, 52] Yani korkutmak veya cebr edilmek / mecbur bırakılmak sonucu yapılan boşamalar Hanefî mezhebince geçerli sayılmıştır. Zira zorlama, ihtiyarı iptâl (seçme, tercih etme hürriyetini yok) etmez ve irâdeyi (bir şeyi yapmak veya yapmamak hususunda karar verebilme ve bu kararı yürütebilme kudretini) ortadan kaldırmaz. Binaenaleyh, zorlanan kişi, iki şeyden birini tercih ederek, irâdesiyle boşamada bulunduğundan talâkı geçerli kabul edilmiştir. Ancak, bu yol caiz olmakla birlikte sıkıntılı, hatta içtimai / sosyal hayat bakımdan hayli netâmeli bir yoldur. Hesap edilemeyen tehlikeleri de içinde barındırır. Mecbur kalmadıkça başvurmamak uygun olur.