selamün aleyüm muhterem hocam kot pantolon giymedeki maddi manevi sakıncalar nelerdır allah razı olsun hocam. devlet-i ali osman

*******

Ve aleyküm selam muhterem;

Cevabî yazımıza başlıktaki bir kelimeye dikkat çekerek başlamak istiyorum. Çünkü zaman zaman tartışma mevzuu olur toplumda… Filasıl kökeni itibariyle o kelimeyi yanlış kullandığımız da bir vâkıa. Zira doğrusu pantolon değil, ‘pantalon’dur. Yani Fransızcada o nesneye "pantalon" deniyor. Ama kendimizi yabancı bir dilin mantığıyla sınırlamaya mecbur ve mahkûm da değiliz elbette… Binaenaleyh Türkçenin âhengine / armonisine / düzenine daha uygun olan “pantolon” telaffuzunu pekâlâ rahatlıkla kullanabiliriz ve kullanıyoruz da tabii... Ancak bu ve benzeri hususları da ele alacak olursak, en başta “devlet-i ali osman terkibinden başlamamız icap eder, o da ayrı mesele… Zira formatımızın dışında bir husus. Onlara gereğinden fazla yer verirsek, zaten yeterince vakit ayıramadığımız aslî mevzulara hiç zaman bulamayız. Her neyse… Geçelim.

Şimdi de gelelim sadedinde olduğumuz kot pantolon meselesine…

İslâm'da elbise çeşitleri teker-teker sayılıp, her birerlerinin hükmü ayrı-ayrı bildirilmiş değildir. Asırlar boyunca binlerce çeşit elbise ortaya çıktığına ve daha da çıkacağına göre bu zaten mümkün de değildir. Ancak Islâm'da, her şey için olduğu gibi, elbise için de umumi kaideler vardır. Her ortaya çıkan elbise çeşidini âlimlerimiz, o kaidelere göre değerlendirirler.

Buna göre erkek için, avret mahallini örtecek, sıcak ve soğuğa karşı onu koruyacak kadarı farzdır. Zaruret miktarını aşıp, bir Müslüman olarak görünümünü güzelleştirecek miktarı, yerine göre izar, rida, cübbe, gömlek ve sarıkla takımı tamamlaması müstehaptır. Çünkü Allah (cc); nimetinin tezahürünü / belirtisini kulunun üzerinde görmekten hoşlanır.[Fetâvây-ı Ankaravî, I, 167]

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.): "Elbisenizi güzel yapın eşyanızı düzgün tutun ve insanlar içerisinde beyaz tepecikler gibi olun" [Süyûtî, eI-Câmiu's-Sağîr I, 192] buyurmuşlardır. Özellikle cuma ve bayramlarda muhtaçları rahatsız etmeyecek ölçüde temiz ve yeni giymek mubahtır. Tamamen kırmızı ve bazılarına göre sarı renkte elbiseler giymek mekruhtur, kibir, caka ve yabancı kadınlara güzel görünmek gayesi ile giyilen, gayrımüslimlerin özel elbiselerine benzeyen ve saf ipekten dokunmuş elbiseler ise haramdır.

Avret olan bölgelerin rengini gösterecek ölçüde şeffaf olan elbiseler, hiç giyilmemiş sayılır (kişi çıplak kabul edilir ve haramdır). Kalın olmakla beraber yine avret mahallerinin şeklini belli edecek ölçüde dar olan elbise giymek mekruhtur. Baş, kol vb. avret olmayan organların açık ya da kapalı olması Müslümanların örfüne göre hüküm alır. Müslümanlarca anormal görülen yerde mekruh, normal karşılanmayan yerde mübah olur. [Şâtıbî, el-Muvaffakât; Ayrıca bkz. İslâm’da Kılık-Kıyfet ve örtünme, 119-122]

Buna göre kot pantolon giyilmesinde şer’an bir mahzur olmamakla beraber;

a) Bazan vücuda yapışır ölçüde çok dar olarak giyildiği,

b) Müslümanlarca genellikle hoş karşılanmadığı için, ‘mekruh değildir, hiç bir sakıncası yoktur’ da denilmez. (Allah'u a'lem) [Dr. Faruk Beşer, Fetvalar, Nil Yay., İzmir 1991, 1, s. 108-109] Bu değerlendirmelere katılmamak imkânsız.

N e t i c e

Bu iki durumun ortadan kalkması yani dar olmaması ve içinde bulunulan toplumda (câmia-cemaat-taife-zümre ne derseniz deyin) kınanıp yadırganmaması halinde giyilmesinde şer’an (fetva bakımından) bir sakınca olmayabilir. Ancak takva sahibi mü’minlerce gene de giyilmemesi muvafık ve münasip olur. İşin ahlâkî yönü, takva ciheti bunu gösterir, bunu gerektirir.  

Go to top