Hocam Allah razı olsun açıklamışsınız da bana tam olarak şafii mezhebine göre nasıl yapılır anlatabilir misiniz yani kelime-i şehadet getirirken neresinde parmak kaldırılıp neresinde indirilmeli yoksa salli barik ve rabbena dualarını okurken de parmak dikili mi kalır yoksa indirmeli miyiz mesela ben camide çok denk geldim cemaatten bazıları parmağını kaldırıp yarı bi şekilde indiriyor tam indirmiyor parmağını ve salli barik okuma bölümünde parmağı yarı bi vaziyette kalıyor doğrusu bumu hocam açıklarsanız çok mutlu olurum çünkü kaç gündür bu konu üzerinde araştırıyorum daha tam bi delile varamadım ve son oturuşun son bölümünde istediğimiz kadar dua okuyabilirmiyiz ben rabbena atina okuyorum sadece buna başka dualarda ekleyebilirmiyiz ALLAH Razı OLsun...
*******
Rabbim sizlerden de râzı olsun kardeşim.
Ancak sormadan da geçemeyeceğim; namazla ilgili bu ilmihal bilgisi için bunca yazışmaya gerek var mıydı? Madem Şâfiîsin, al eline bir Şâifî ilmihalini, bak oradan kafana takılan meselelere… Öyle değil mi?
Her neyse…
Bu hususta mollacami sitesine gelen bir soruyu cevaplamış idik. O soru ve cevabımızı aşağıya aynen ektarıyorum:
Teşehhüdde parmak kaldırma hükmünün kaynakları nelerdir?
Soru: Selamün aleykum sayın hocam. diğer sitenizde (halisece.com) bi konuya rastladım (http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/769-tesehhudde-parmak-paldirmak.html). acaba bu konunun hadis gibi ictihat gibi kaynaklarını verebilir misiniz. Bir arkadaşıma anlatacağım bu konuyu onun kaynağı ile beraber sunmak istiyorum. Siteye baktım bu konu hakkında birşey bulamadım. Allah razı olsun, Allah yardımcınız olsun.
*******
Cevap: Ve aleyküm selâm sevgili kardeşim;
Sözünü ettiğiniz adresteki yazı, tamamen İmam-ı Rabbanî (k.s.) hazretlerinden nakildir. Onun görüşüdür/içtihadıdır. Niçin kaldırılmaması iktiza ettiğine dair sebep ve gerekçesini de gayet net bir şekilde açıklamıştır.
- Nerede?
- Âlimlerce Kur’an ve Sünnet’ten sonra İslâmda üçüncü büyük delil olarak kabul gören Mektûbât-ı şerifelerinde... Bundan öte nasıl bir kaynak olabilir ki bu mesele hakkında..? Bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/769-tesehhudde-parmak-paldirmak.html
Bu, Ehl-i Sünnet’e mensup Müslümanlarca vâfi ve kâfi delildir. Daha başka delil aramaksa abesle iştigâldir.
Ama isterseniz meselenin zahirî fıkıh açısından da tahlilini ele alabilir, diğer görüşlere de yer verebiliriz. Şöyle ki:
1. Hanefî mezhebine göre:
Namaz kılan kişi teşehhütte sağ elini sağ uyluğu üzerine, sol elini sol uyluğu üzerine koyar ve parmaklarını açar. Bu durum aynen iki secde arasındaki oturuş gibidir. Parmakların arası az (tabii bir halde) açılır, uçlan dizlerin üzerine konur, fakat en sahih olan görüşe göre, ellerle diz kapakları tutulmaz. Mutemed olan görüşe göre, Kelime-i Şehadet getirirken sağ elin işaret parmağı, “Lâ ilâhe”nin “Lâ”sında kaldırılıp uluhiyetin isbatı sırasında yani “İllallah” derken indirilir ki, bu kaldırma ve indirme işaretleri ile Allah'ın eşinin bulunmadığı teyit edilmiş olsun. Oturuşta parmakların hiç biri yumulmaz.
Bu görüşte olanların dayandıklan delil, Sahih-i Müslim'de İbni Zübeyr'den (r.a.) rivayet edilen ve buna delâlet eden bir hadistir. Çünkü Müslim'deki rivayette sadece işaret parmağının kaldınlıp indirilmesi ile yetinildiği zikredilmiştir. [İbn Âbidîn, ed-Dürrü'l-Muhtâr, I, 231, 474; Neylü'l-Evtâr, II, 283]
Ancak bu noktada Hanefî olanlara -bâhusus meşreben Nakşî bulunan Müslümanlara- tavsiyemiz; İmam-ı Rabbâni Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farukî es-Serhendî (k.s.) hazretlerinin görüşü istikametinde amel etmeleridir. Yani münasip olan, bu işin hiç yapılmamasıdır.
2. Mâlikîlere göre:
Teşehhüt durumunda sol el serbest bırakılır ve işaret parmağı ile baş parmak dışında sağ el yumulur. Bu parmaklar da küçük parmak, onu takip eden parmak ve orta parmaktır. Bu parmakların baş kısmı baş parmağın dibindeki etli kısma bitiştirilip işaret parmağı ile onunla işaret ediliyormuşçasına uzatılır. [ed-Derdîr, eş-Şerhu’s-sağîr, Kahire, I, 330]
Teşehhüdün başından sonuna kadar işaret parmağının vasat/ortalama bir şekilde sağa-sola hareket ettirilmesi menduptur. Aşağı-yukarı tarzında değil. Bu görüşün dayandığı delil, Vâil b. Hucr'un (r.a.) rivayet ettiği hadistir. Vâil, Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) namaz kılma şeklini anlatırken şöyle diyor: “…Sonra oturup sol ayağını yere yatırdı ve sol elinin avuç kısmını uyluğu üzerine ve sol dizi üzerine koydu ve sağ dirseğini sağ uyluğunun hizasına getirdi. Sonra parmaklarından ikisini yumarak halka şeklinde yaptı, sonra parmağını kaldırdı ve bu parmağını hareket ettirdiğini gördüm, dua ediyordu.” [1]
Şâfiî ve Hanbelîlere göre:
Birinci ve ikinci teşehhütte otururken ellerin iki uyluk üzerine konulması sünnettir. Şâfiilere göre, kişi sol elini açıp parmaklarını birbirine bitiştirir. Öyle ki, parmakların uçları diz kapakları ile eşit bir duruma gelmelidir, yine parmakların uç kısmı bütünü ile kıbleye karşı yöneltilmiş ve parmaklann arası açık olmamalıdır. Çünkü parmakların arasını açık tutmak baş parmağın kıbleden çevrilmesine yol açar. [Muğni'l-Muhtâc, 1.172 vd.; Haşiyetü'l-Bacurî, 1,177]
Şâfiilere göre teşehhütte oturan kişi, sağ elini sağ uyluğu üzerine kor ve elin küçük parmağı ile onun yanındakini ve orta parmağını yumar.
Hanbebîlere göre ise, baş parmağını orta parmağı ile birlikte halka yapar.
Sonra işaret parmağı ile işaret ederek “İllallah” sözünde parmağı kaldırır, fakat sağa-sola hareket ettirmez. Rasûlullah (s.a.v.) böyle yapmıştır. Devamlı olarak da yukarıda İbni Zübeyr'in (r.a.) rivayetinde geçtiği üzere parmağına bakar.
Şâfiî ve Hanbelilerde azhar olan görüşe göre oturan kişi teşehhütte baş parmağını işaret parmağına bitiştirir. Bunun şekli 53 rakamı gibi olur. Baş parmağı elinin altına avuç içine almak suretiyle bu rakam görünümü temin edilir. Eğer baş parmak ile işaret parmağını birlikte salıverirse veya orta parmağın üzerinde ikisini yumarsa yahut başları ile ikisi arasında halka yaparsa ya da orta parmakların ucunu baş parmağına bağlarsa sünneti yerine getirmiş olur. Çünkü bütün bunlarla ilgili hadisler gelmiştir. Fakat birincisi daha faziletlidir. Nitekim Şâfifler de bu görüşü benimsemişlerdir. Çünkü ravileri daha fakih kimselerdir.
Şâfiiler ve Hanbelilerin bu meselede dayandıklan delil, İbni Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiği hadistir: “Nebî (s.a.v.) sağ elini sağ dizi üzerine koyup elli üç sayısı şeklinde parmaklarını yumdu ve işaret parmağı ile işarette bulundu.” [2] Parmakları hareket ettirmemesi gerektiğinin delili, Abdullah b. Zübeyr'in (r.a.) rivayet ettiği şu hadistir: “Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) dua ettiği zaman parmağı ile işaret eder ve parmağını hareket ettirmezdi.” [Ahmed, Ebu Dâvud, Nesei ve İbni Mace rivayet etmişlerdir] Sa'd b. Ebî Vakkas'ın (r.a.) rivayetinde ise şöyle buyurulmaktadır: “Ben parmaklarımla dua ederken Nebî (s.a.v.) bana uğradı, ve “ehad, ehad” diyerek işaret parmağı ile işarette bulundu.” [3]
DİPNOTLAR
[1] Bu hadisi Ahmed, Neseî, Ebu Dâvud, İbni Mace, İbni Huzeyme ve Beyhaki rivayet etmişlerdir. (Neylü'l-Evtâr, II, 283.) Beyhaki İbn Ömer'den bir hadis rivayet etmiştir: “Namazda parmakları hareket ettirmek, şeytana korku vermektir.”
Beyhakî şöyle dedi: Hareket ettirmekten maksadının onunla işaret etmek olması muhtemeldir. Hareketinin tekrarlanması değil. Dolayısıyla bu şekilde İbn Zübeyr'in rivayeti ve İmam Ahmed, Ebu Dâvud, Neseî ve İbni Hibban nezdindeki şu sözler arasında çelişki meydana gelmemektedir “Nebî (s.a.v.) işaret parmağı ile işaret eder, onu hareket ettirmez, gözü bu parmağından öteye geçmezdi.” (Neylü'l-Evtâr, II, 283)
[2] Bu hadisi Muslim rivayet etmiştir. Bu keyfiyetin elli üç (53) olması bazı hesapçılara göredir. Çokları bu şekle 59 adını vermektedirler. Fakihler ise haberin lafzına dayanarak elli üç manasını tercih etmişlerdir.
[3] Bu hadisi Neseî rivayet etmiştir; Vehbe Zuhayli, el-Fıkhu'l-İslami ve Edilletuhu (Terc), c. II, s. 39-40.