Hocam Selam aleykum;

Yolda giderken kulaklıkla yabancı dilde haber,konuşma v.s. dinlemenin sakıncası var mı?  Buradan bayan seslerini ayıklamak gerekir mi?

Sıhhat ve afiyet dilerim.

*******

Ve aleyküm selam. Duaların için teşekkür eder, mukabil hayır-dualar ederim.

Değerli kardeşim;

İnsan aklıyla-mantığıyla-zekâsıyla alay eder gibi böylesine zorlama ve saçma bir soru olabilir mi Allah aşkına? Yabancı dilde veya kendi dilinde haber ya da konuşma dinliyorsun; peki o anda nasıl ayıklayacaksın aradaki kadın sesini? Böyle bir şey kabil-i tatbik midir? Bu bir…

İkincisi, buna niçin ihtiyaç duyasın ki?  Zira kadının sesi mutlak manada avret değildir. Dolayısiyle haram olmaz. Fakat kadının sesi nağmeli olursa, dört mezhebe göre de erkeklere haramdır, dinlenmesi caiz değildir.

Bir başka ifadeyle; kadının sesi kendi başına, kendi haliyle haram değildir. Ancak o sesin karşı tarafa mesaj iletecek şekilde kırılması, kıvrılması, ya da şarkı-türkü ile namahremlerin duyacağı şekilde kullanılması haramdır. İlahi-kaside, zikir ve Kur’an okumak da bu tasnife / kategoriye dâhildir.

***

Dilerseniz meseleyi, ‘dinimiz açısından kadının sesi ve konuşma âdabı nasıl olmalıdır’ sorusunu cevaplayarak biraz daha geniş bir şekilde ele alalım ve bu mevzuyu tekrar-tekrar gündeme taşımayalım.

Mensubu olmakla şereflendiğimiz yüce İslâm dini, kişiyi fitneye-fesada sürükleyen görüntü,davranış ve hâllere karşı koruyucu tedbirler alır.Çünkü İslâm'da insanın safiyet ve vakarının muhfazası, bozulmaması esastır. Bu tedbir ve koruma hem erkek için, hem de kadın için eşit seviyede düşünülür.

Diğer yandan insana verilmiş olan özellik, kabiliyet ve farklılıklar bir başkasının vebâl altına girmesine sebep olmamalı, yanlış duygulara kapılmasına meydan vermemeli, nefsini azdırmamalıdır. Hâlık-i zû’l-Celâl ve’l-Kemâl hazretleri tarafından kadına ihsan edilen sesi de bu çerçeve içinde düşünmek gerekir. Esas itibariyle başta insan olmak üzere hiçbir varlığın sesi mutlak olarak haram ve günah sınıfına sokulmaz. Çünkü yaratılışında bir haramlık mevcut değildir. Bunun içindir ki, hiçbir âyet ve hadis kadının sesini haram kılıcı bir hüküm bildirmez.

Başta Hanefi ve Şâfiî imamları olmak üzere, mezhep sahibi müçtehid imamlarımızın kanaatleri-görüşleri de bu merkezdedir. Hattâ bütün fıkıh kitaplarında şu hükmü görüyoruz: "Cumhura göre kadının sesi avret (yani haram) değildir. Yani bütün müçtehidlere göre kadının sesi haram değildir."

Şâfiî mezhebi âlimleri ve diğer müçtehidler şöyle derler: “Kadının sesi avret değildir. Çünkü kadın alış-veriş yapar, mahkemede şâhitlikte bulunur. Bunun için sesini yükselterek konuşmak zorunda kalır." [es-Sâbûnî, Ravâ'i'u'l-Beyân fî Tefsîri Âyâti'l-Ahkâm, 2, 167]

Kadının sesinin avret olmadığının gerekçesi, İslâm'ın ilk uygulamalı devri olan Saadet Asrı’dır. Yani Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) ve sahâbilerin (r.anhum) tatbikatıdır. Bu tatbikat şekli üç şekilde görülüyor:

1- Fahr-i Kâinat Efendimizin (s.a.v.) sahâbi hanımlarla konuşması, onların sorularına cevap vermesi, şikâyetlerini dinlemesi, ihtiyaç ve taleplerini karşılamasıdır. Bir örnek olması bakımından şu hadis-i şerifi nakledelim:

Amr bin Şuayb (r.a.) rivayet ediyor:

Bir kadın yanında kızı ile birlikte Rasûlullaha (s.a.v.) geldi. Kızın kolunda iki altın bilezik vardı. Rasûlullah (s.a.v.) kadına sordu:

- “Bu bileziklerin zekâtını veriyor musun?” Kadın,

-  “Hayır, vermiyorum.”diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) tekrar sordu:

- “Peki, kıyamette bu iki bilezik yerine Allah’ın sana ateşten iki bilezik taktırması hoşuna gider mi?”

Kadın iki bileziği hemen çıkarıp Rasûlullaha (s.a.v.) uzattı ve “Bunlar artık Allah ve Resulüne aittir.” dedi. [Tirmizî, Sünen, Zekât, 12]

2- Sahâbiler gerek Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hanımlarına, gerekse diğer hanım sahabilere hadis ve benzeri durumlarda soru sorarlar, konuşurlar ve bazı mevzularda bilgi alırlardı.

3- Yine Sahâbe döneminde kadınlar, halifelere şikâyetlerini dile getirirler veya dinî meselelerde diğer sahâbilere bilmediklerini sorup öğrenirlerdi. Bu mesele için de bir örnek verelim:

Kadının biri Hazret-i Ömer’e (r.a.) gelerek, 

- “Yâ Emîrelmü’minîn! Kocam geceleri ibadet eder, gündüzleri de oruç tutar.” şeklinde şikâyette bulundu. Hazret-i Ömer, 

- “Ne demek istiyorsun? Kocanı geceleri ibadet etmekten ve gündüzleri oruç tutmaktan alıkoymamı mı istiyorsun?” dedi.

Bunun üzerine kadın, başka bir şey söylemeden çıkıp gitti ve biraz sonra bir daha gelip aynı şikâyetini dile getirdi. Hz. Ömer (r.a.), kadına yine aynı cevabı verdi. Bu durumu gören Kâ’b bin Sûr (r.a.) söze karıştı ve;

- “Yâ Emîre’l-mü’minîn, kadının hakkı var. Cenab-ı Hak erkeğe dört kadınla evlenebileceğine müsaade ettiğine göre, dördüncü gün kadının hakkıdır.” dedi.

Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) kadının kocasını çağırtıp dört günde bir oruç tutmamasını ve her dört gecede bir kadının yanında yatmasını emretti. [Yusuf Kandehlevî, Hayâtü’s-Sahâbe, 3, 349]

***

Ancak diğer bütün mubah meselelerin mahiyet değiştirip mahzurlu bir hal almasında olduğu gibi, kadının sesi meselesinde de aynı durum söz konusudur. O bakımdan kadının sesi mubah, masum ve meşrû olmasına karşılık hangi sebeplerden dolayı “avret” olur, nasıl olursa yasak sınıfına girer, yabancı erkeklerin dinlemesi haram olur? Şimdi de bunları görelim.

Kadının sesi yaratılışı icabı dikkat çekicidir. Özellikle ses normalin dışında bir tonda çıkarsa birtakım mahzurları beraberinde getirmektedir ve dinî tabiriyle “fitneye” sebep olmaktadır. Demek ki, haram olan sesin kendisi değil de, kontrol dışı bir mahiyet taşımasıdır.

Ahzab sûresinin 32. âyet-i kerimesi bu husustaki ölçüyü, Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) hanımlarının şahsında şöyle veriyor:

“Ey Peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer halinize lâyık bir takvâ ile korunacaksanız, yabancılarla câzibeli bir şekilde konuşmayın ki, kalbinde fesat bulunan kimse bir ümide kapılmasın. Konuşurken ciddiyet ve ağırbaşlılıkla söz söyleyin.”

Müfessir Mehmed Vehbi Efendi bu âyeti tefsir ederken, şöyle izah getirmektedir:

Söylediğiniz söz fitneye sebep olmasın. Yani cazibeli ve ecânibi (yabancıları) şüpheye düşürecek bir halde edâlı ve nâz ü istiğnâ ile söylemeyin.” 

Elmalılı merhumun ifadesiyle; “Yayılarak, kırıtarak, sınık (kırık), yılışık” olduğunda “kalbi çürük, kötülüğe meyilli kimseler” bir ümide kapılırlar. Bundan dolayı da günaha girilmiş olur.

Vehbe Zühaylî bunu normal konuşmalardan ziyade dinî muhtevada da olsa aynı gerekçe ile mahzurlu görür: “Kadının, Kur’ân şeklinde de olsa, coşkulu ve nağmeli olarak okumakta iken seslerini işitmek haramdır. Çünkü bunda fitneye sebep olma korkusu vardır.” [İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, 1, 467]

İbn Âbidîn (rh.) ise meseleye şu şekilde bir açıklık getirir:

“Tercih edilen görüşe göre kadının sesi avret değildir. Yalnız zekâsı kıt olanlar zannetmesinler ki, ‘biz kadının sesi avrettir demekle konuşmasını kasdetmiyoruz. İhtiyaç halinde ve benzeri durumlarda kadının yabancı erkeklerle konuşmasına cevaz veriyoruz. Yalnız kadınların yüksek sesle konuşmalarını, seslerini uzatmalarını, yumuşatmalarını ve nağmeli bir şekilde okumalarını caiz görmüyoruz. Çünkü bunlarda erkekleri kendilerine meylettirmek ve şehvetlerini tahrik etmek vardır. Kadının ezan okuması da bundan dolayı caiz olmamıştır.” [Reddü’l-Muhtâr ele’d-Dürri’l-Muhtâr, 1, 272]

Hâsılı, “Kadın her şeyiyle olduğu gibi sesiyle de çekici, büyüleyici ve tahrik edicidir ve aslında bu onun çirkin olduğunu değil, güzel olduğunu gösterir. Birer nimet demek olan çekici yönlerini, bu arada sesini fitneye sebep olmak ve tahrik etmek için kullanırsa, yani konuşmasını kırıla döküle ve kadınsı biçimde yaparsa ya da nağmeli sözlerle normal konuşurken zaten tahrik edici olan sesini daha da etkileyici hale getirirse, sesi avret olduğundan değil de, fitneye sebep olacağından haram olur. Vakarlı ve karşısındakine ümit kestirici edayla konuşursa haram olmaz." [Faruk Beşer, Hanımlara Özel İlmihal, s. 314]

“Açıkça görüldüğü gibi, eğer fitneden emin ise kadının sesi haram olmaz. Ancak, erkeklerin, kadınları fitne ve fesada götüren hallerden uzak tutmaları gerekir.”[es-Sabûnî, a.g.e., 2, 167]

Nitekim şiir ve ilahide de ses incelip kalınlaştığı, nağmeli olduğu ve câzip bir mahiyete büründüğü için, yabancı erkeklerin duyacağı şekilde söylemek beraberinde mahzurları da getirmektedir.

Hanımların sesli olarak zikretmeleri de şayet yabancı erkekler duyacaksa, yine aynı kategoriye girmekte ve birtakım yanlış duyguların uyanmasına sebebiyet vereceğinden, ezanda olduğu gibi müsaade edilmemektedir. Ancak kendi aralarında sesli olarak Kur’ân okumalarında ilâhi söylemelerinde ve zikretmelerinde haliyle mahzur olmaz.

Go to top