Bir arkadaşımızın bizden habersiz aldığı malımızı habersiz geri almamız caiz midir?
*******
Bilindiği üzere dinimizde, başkalarının malını izinsiz almak, kullanmak haramdır. Mesela arkadaşının kalemini ondan habersiz alıp, o kalemle bir şeyler yazmak, izinsiz kitabını okumak memnûdur.
Keza, arkadaşın cebindeki veya masasındaki yenecek şeyleri yemek de caiz olmaz. Ancak çok samimi olduğu ve yüzde yüz izin vereceğini bildiği bir arkadaşın malını kullanmak ya da yemek, ‘Bilmek haramlığı kaldırır’ kaidesi gereğince caizdir. Fakat ihtiyata uygun olan, mecbur kalmadıkça sûizanna sebep olacak şeylerden kaçmaktır.
Tasavvuf tarihimizden örnek bir misâl: Feth-i Musûlî (k.s.) hazretleri, bir arkadaşının evine gider. Arkadaşı evde yoktur. Hizmetçisi vardır. Ondan sandığın anahtarını ister. Hizmetçi de tanıdığı için anahtarı verir. Feth-i Musûlî hazretleri sandığı açıp ihtiyacı kadar parayı alıp gider. Arkadaşı bunu duyunca çok sevinir. Hemen hizmetçisini / kölesini azat eder.
Bu yüksek dereceye varan selef-i salihin / eski büyükler, paraya ihtiyacı olunca, arkadaşlarına durumu bildirirler. Arkadaşları da ‘Ne kadar ihtiyacın var?’ diye sormaz, cüzdanını çıkarıp verirlerdi. Arkadaşları da, ihtiyaçları kadarını cüzdandan alırlardı. Hatta bazıları, bir arkadaşı kendisinden para istese, ‘Niye bunun ihtiyacını daha önce fark etmedim, niye onu istemeye mecbur ettim’ diyerek üzülüp, ağlardı. Sık sık arkadaşlarına, ihtiyaçlarının olup olmadığını sorarlardı. Zaten arkadaşa ‘Nasılsın?’ demek, ‘Ne ihtiyacın varsa söyle, mümkünse çaresine bakayım’ demektir. Laf olsun diye ‘nasılsın’ demek hakiki arkadaşlığa sığmaz… Ecdadımız buna böyle inanır, böyle kabul ederlerdi.
Sorunuza gelince… İfadedende, ‘Arkadaşımız’ diyorsun. Peki o arkadaşın, samimiyetinize binaen senin helâl edeceğini düşünerek almış ve de gerçekten o mala ihtiyacı olmuş olamaz mı? Bu durumda söz konusu nesneyi gördüğünde niçin ondan habersiz alıyorsun ki? Ya helâl et, ya da en azından temkinli davran, kendisine sor, dinle, vaziyeti iyice anla; ona göre hareket et. Böylesi bir davranış biçimi güzel ahlâka, âdap ve usûle daha muvafık olmaz mı?
Ancak eğer arkadaşlığınız özde değil de sözde ise ve ona bu fiilinden dolayı anlayış ve müsamahayla değil hırsız gözüyle bakıyor, öyle değerlendiriyorsan, tabii ki o takdirde hüküm değişir. Nasıl o sana haber vermeden malını almış ise, sen de aslında hukuken sana ait olan o malı ona haber verme gereği duymadan elbette ki alabilirsin.
Fakat unutmamak lazım; böylesi bir ilişkiye de ‘arkadaşlık’ denmez, denemez! Mevlâ böylesi arkadaşlardan ve de arkadaşlıklardan hıfz u himaye ve vikaye buyursun. Samimi arkadaşlar nasip eylesin.