s.a muhterem hocam.
1. benım 1 yasında çocugum var. evde namaz kılarken onume gelıyo oturuyo bazen. o esnada ne yapmam lazım. ben normal şekılde devam edıyorum namaza. bu mudur doğru olan.
2.sorum ise sırtımda sivilceler var. bazen bunlar kanayıp atlete kan izi yapıyor. yıllardır kurtulamadım sırtımdaki sivilcelerden. her namaz sonrası atletime bakmam mı gerekir kan izi olmuş mu diye veya ne yapmalıyım? selam dua ve saygılarımla..
*******
Ve aleyküm selam.
1- Bir mahzuru olmaz. Eğer secde mahalline gelirse, elinle uzaklaştırıp secdeni yapabilirsin. Bu fiille namaz bozulmaz. Çocuğa günah da olmaz. O bakımdan;
Küçük çocuklar önümüze gelip oturduğu, üstümüzü-başımızı çekiştirdiği zaman namazı bozmamıza gerek yoktur. Âlemlere Rahmet Efendimiz (s.a.v.) namazda iken kızı Zeynep’ten olma torunu Ümâme (r.anhuma) onun omuzlarına çıkar, oynardı. Fakat Peygamberimiz (s.a.v.) onu engellemediği gibi kendi namazını da bozmazdı. Üstelik Rasûlullah (s.a.v.) torunu Ümâme sırtında olduğu halde namaz kılarken ashaba (r.anhum) da imamlık yapmaktaydı.
Bununla ilgili bir hadis şöyledir:
“Ebû Katâde (r.a.); demiştir ki: Biz öğle yahut da ikindi namazı için Rasûlullah’ı (s.a.v.) beklemekteydik. Bilâl (r.a.) de Peygamberimizi namaza davet etmiş iken, bir de baktık ki, kızının (Zeynep) kızı Ümâme binti Ebi’l-Âs (r.anhuma) omzunda olarak mescide girip namaz kılacağı yere durdu. (Ona, uyarak) biz de arkasına durduk. Ümâme ise, bulunduğu yerde (yani Rasûlullah’ın (s.a.v.) omzunda) duruyordu. Rasûlullah (s.a.v.) tekbir aldı. Biz de tekbir aldık. Rasûlullah (s.a.v.) rukû’a varmak isteyince onu tuttu (omzundan aşağı) indirdi. Sonra rukû ve secdeye vardı. Secdeyi bitirip de ayağa kalkmak isteyince, Ümâme’yi yine (eski) yerine yani omzuna koydu. Rasûlullah (s.a.v.) namazı bitirinceye kadar her rek’âtta bunu yapmaya devam etti.” [Ebu Dâvûd, Sünen, Salât, 164-165; Nesâî, Sünen, İmamet, 37]
Hadisten de anlaşılacağı gibi gerek anne-babanın gerekse de cami cemaati ve imamların bu gibi durumlarda çocukları üzmemesi, azarlamaması, onları namazdan ve camiden soğutacak tavırlardan uzak kalması icap etmektedir.
Meselenin bir yönü bu, bir başka cihetine gelince…
Bir gün Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) namaz kılarken, hırçın bir çocuk önünden geçtiğinde, 'Allah'ım onun izini (ayağını) kes' diye de iltica etmiş... Ondan sonra da çocuk bir daha yürüyememiş, öyle kalmış, hırçınlığının cezasını bulmuştur. Bunu da bilmemiz faydadan uzak olmayacaktır.
Nitekim Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) bu mucizesi, Ebu Dâvud'un Sünen’inde ve Kaadı İyâz'ın Şifâ-i Şerîf'inde (rahımehumallah) nakledilmektedir.
Ebû Dâvud'da geçen rivayet şöyledir: "Said bin Gazvan hac dönüşü Tebük'e gelmişti. Bir de ne görsün. Yere oturtulmuş engelli bir adam duruyor. Yanına yaklaştı, niçin bu hâle düştüğünü sordu. Engelli adam şöyle dedi:
- Sana bir hadis haber vereceğim; fakat ben sağ oldukça, benden duyduğunu kimseye söylemeyeceksin. Hâdise şöyle: Rasûlullah (s.a.v.) Tebük'e geldiğinde, bir hurma ağacının önüne inmişti. “Şu ağaç bizim kıblemizdir” buyurdu. Ve hurma ağacına dönerek namaza durdu. Ben daha o zaman çocuktum. Koşarak geldim. Sütre olarak duran hurma ağacı ile onun arasından geçtim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.),
- “O bizim namazımızı kesti (önümüzden geçti), Allah da onun izini / ayağını kessin.” dedi. O günden bugüne kadar ayağa kalkamaz oldum.” [A.g.e., Salât, 110]
İbn Hibban'ın (rh.) rivayetinde bu çocuğun Büsr bin Râî el-Amr adında birisi olduğu belirtilmektedir. [Sahihu İbni Hibbân, 8, 152]
Namazda sütre meselesi için bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/573-namazda-sutre-meselesi.html
Hadis âlimlerinin yukardaki hadis ve hadiseyle alakalı açıklamaları şu şekildedir:
- "Önce şöyle bir sual akla gelmektedir: Namaz kılanın önünden bir insanın geçmesiyle namaz bozulmaz, öyleyse Peygamber Efendimiz (s.a.v.) neden beddua etmiştir? Diğer taraftan, çocuğun henüz mükellef sayılacak bir yaşta olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda çocuk, niçin böyle bir cezayı hak etmiştir?’
Bu sualleri sıralayan âlimler şu ihtimalleri zikrederek izahlarda bulunmaktadırlar:
- ‘Her şeyden önce, bu çocuğun bir müşrik çocuğu olduğu kuvvetle muhtemeldir. Fahr-i Kâinat Efendimizin (s.a.v.) namaza durduğunu gören müşrikler, O’nun namazını ifsat etmek maksadıyla çocuklarından birisini tahrik edip, Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) önünden geçmesini tembih etmişlerdir. Onların bu haince planlarını fark edip gören Efendimiz (s.a.v.), İslâm'ın izzetini göstermek ve onların kötü niyetlerini defetmek için, çocuğun o hale gelmesini bir mûcize olarak göstermiştir.’
"Diğer bir ihtimâl, bu çocuk her ne kadar çocuk görünüşlü ise de, büluğ çağına gelmiş olduğundan, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çocuğun önünden kasdî olarak geçtiğini anlamış ve böyle bir bedduada bulunmuştur." [Kaadı İyâz, a.g.e., 1, 632]
Yine bu hadisin izahında İmam-ı Suyûtî (rh.) hazretleri, Rasûl-i Zîşân Efendimizin (s.a.v.) bu çocukla olan hadisesini, Hz. Hızır'la başka bir çocuk arasında geçen hadiseye benzetmekte ve hikmet tarafının sadece Peygamberimizce (s.a.v.) bilindiğine işaret etmektedir.
Malum olduğu üzere Hz. Hızır, Hz. Musa (aleyhimesselâm) ile beraberliği esnasında yolda toplu halde oynayan bir grup çocuğa rastgeldi. İçlerinden bir çocuğu yakaladı ve öldürdü. [Peygamberler Tarihi, s. 445-447] Hz. Musa (a.s.),
“…Kısas olmadan masum bir cana nasıl kıyarsın? (Bir can karşılığında kısas olmaksızın suçsuz bir kimseyi mi öldürdün.) Doğrusu sen çok kötü bir şey yaptın, dedi.” [Kehf suresi, 74] Onun bu itirazına ise Hz. Hızır, yolculuğunun sonunda çocuğu öldürmesinin hikmetini şöyle açıkladı:
“(Öldürdüğüm) erkek çocuğa gelince; onun ana-babası, mü’min kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk. Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin.” [Kehf suresi, 80-81]
Tefsirlerde yer aldığına göre, bu anne-babanın daha sonra bir kız çocukları dünyaya gelir ve bu kız da bir peygamberle evlenerek başka bir peygambere anne olur.
İşte Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de bu çocuğun ileride yapabileceği kötülüklere mâni olmak için, istikbâli görerek çocuğa böyle bir bedduada bulunmuştur. Maamafih burada, Âlemlere Rahmet Efendimizin (s.a.v.) başka bir cihetten şefkatini görmek de mümkündür. Çünkü ona acıdığından, onu muhtemel kötülükten alıkoymaya niyet etmişlerdir.
2- Sırttaki sivilce meselesini daha önce de sormuştunuz, cevaplamaya çalışmış idik. Lütfen o cevaba tekrar ve dikkatlice bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/828-sirttaki-sivilce.html