Selam mü Aleyküm Hocam
Mukabele nasıl takip edilmelidir. Biz okuyanla beraber sadece kendi işitebileceğimiz bir surette, kimseyi rahatsız etmeden okuyorduk.
Sadece gözle takip edilir, bu arada kendiniz de okursanız mukabele sevabı alamazsınız, diye söylediler. Doğru mudur? Eğer öyleyse iş yoğunluğu sebebiyle tek hatim yapabilecek olan kişi kendi okuyarak bir hatim yapmayı mı tercih etmeli, mukabele dinlemeyi mi? Kısaca kişinin bizzat okuyarak yapacağı hatim mi faziletlidir, mukabelede gözüyle takip ederek hatmetmesi mi?
*******
Ve aleyküm selam.
Sorduğunuz meselede mukabele âdâbına uygun olan, namazdaki gibi sessizce dinleyip takip etmektir, sesli olarak okumak değil. Zira o takdirde okunan Kur'an-ı Kerim dinlenmemiş olur. Oysa Kur'an okunurken dilemek farz-ı kifâyedir, okumak ise (namaz dışında) sünnettir. Bunu da nazar-ı itibardan uzak tutmamak gerekir. İnşaallah o okumalarınız ve dinlemeleriniz de boşa gitmemiştir. Mevlâm; mealkusûr-velküsûr, vennoksân-vennisyân, velhatau velısyân bütün ibadet-tâat ve amellerimizi ‘fetekabbelehee Rabbuhee bi-kabulin hasenin’ ayetinin sırrına mazhar buyurarak ahsen-i kabul ile makbul eylesin.
Unutmamak lazım; elbette ki kişinin ihlâsı derecesinde her hâlükârda Cenab-ı Hak, Kelâm-ı Kadîm’i hakkındaki bu okuyuş ve dinlemelerin mükâfatını verecektir. Nasslar gerek ibare, gerek işâre, gerekse delaletleriyle bunu nâtık bulunmaktadır. Biz mü’minler de muhakkak ki buna böyle inanır, bunu böyle kabul ederiz. Bununla birlikte gayet tabiî ki âdaba uygun olanın ecri / sevabı mutlaka daha büyük olacaktır.
Kur’an-ı Kerim’i tilavet de, dinlemek de, hatta onun yüzüne bakmak da sevaptır. Yeter ki Kur’an’dan uzak kalmayalım, onsuz bir hayat sürmemeye gayret edelim. Hem tilâvetiyle, hem ahkâmını hayatımıza uygulamayla…
Kezâ her mü’minin ramazan ayında en azından bir hatim okuması müekked bir sünnettir. Bâhusus bunu ihmâl etmemeliyiz. Mukabeleye / mukabele hatimlerine gitmemiz bizi bu hususi hatimden alıkoymamalıdır. Eğer vaktimiz kısıtlı ise, bunu yani bu sınırlı zamanımızı kendi özel hatmimize ayırmalıyız.
***
Açıklama
Mukabele nedir?
Bilindiği üzere, Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) ile Cibrîl-i Emîn’in (a.s.) her ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’i karşılıklı okumak için bir araya gelirlerdi. Bu sünnet günümüze “mukabele” ismiyle intikal etmiştir.
Mukabele; karşılıklı yapılan iş, karşılıklı yapılan okuma, karşılaştırma manalarına gelir. Mukabele, asıl itibariyle Kur'an tarihi ile ilgili bir kavramdır. Her yıl ramazan ayında, o zamana kadar nâzil olan ayet ve sureleri Hz. Cebrâil’in (a.s.) Âlemlere Rahmet Efendimize (s.a.v.) O’nun da Cebrail’e (a.s.) okuması manasında bir tabirdir.
Hâsılı günümüzde mukabele, ramazanda hafızların cemaat huzurunda Kur'an okumaları anlamına gelir. Bunlar ‘makabele okuma’, ‘mukabele dinleme’ gibi terkiplerle ifade edilmektedir.
Kur'an'ın Allah Teala tarafından indirildiği şekilde muhafazası, âyet ve sûrelerin tertibinin doğru olarak tesbiti ve bunun kontrolü için Cibrîl (a.s.) her sene ramazan ayında, bir rivayete göre ramazan ayının her gecesinde, Rasûl-i Ekrem’e (s.a.v.) gelirdi. Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) Kur'an âyetlerini Cibrîl'e (a.s.) okurdu. Buna "arz" denir. Aynı âyetleri mukayese için, bir de Cibrîl (a.s.) okurdu ki, buna da "mukabele" denir.
***
Mukabele hakkında geniş izahat
Mukabele, bir başkasının Kur’ân-ı Kerîm’i okuyuşunu takip etmek ve bu suretle hatim indirme manasında bir tilâvet-kıraat tabiridir.
Lûgatte ‘iki şeyi birbiriyle karşılaştırmak’ ‘karşı karşıya bulunmak’ manalarına gelen mukabele, üç aylarda ve bilhassa ramazanlarda cami, mescid ve evlerde daha çok sabah, öğle, ikindi namazları öncesinde hâfızlar tarafından okunan Kur’an’ı takip etmek suretiyle hatim indirme ibadetine isim olmuş, zamanla hâfızların bu okuyuşları için de aynı tabir kullanılmıştır. [Bkz. Lisânü’l-Arab11, 540; Müfredât-ı Râğıb, s. 392] Bu âdet-ibadet, Hz. Cebrâil’in (a.s.) ramazan aylarında her gece Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) gelerek o ana kadar nâzil olan âyet ve sûreleri karşılıklı okuyup kontrol etmelerine dayanır. Kur’an’ın ramazan ayında nâzil olmaya başlaması, bu ayda yapılan ibadet ve amellerin diğer zamanlara göre daha faziletli olması da bu fiilin yaygınlaşmasında elbette ki müessir olmuştur. Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) vefatından önceki son ramazanda mukabele iki defa gerçekleşmiştir. [Buhârî, Sahih, Bed’u’l-Vahy”, 5, Bed’u’l-Halķ, 6, İsti’źân, 43; Müslim, Sahih, Fezâilü’s-Sahâbe, 98, 99] Buna ‘arza-i ahîre’ denir. [İbn Sa‘d, II, 195]
Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) Kur’an’ı arz etmesinden murad, mukabele’dir. Yani Cebrâil aleyhisselâm okur, Fahr-i Âlem (s.a.v.) dinlerdi. Bazen de Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) okur, Cibrîl-i Emîn (a.s.) dinlerdi. Bu bir nevi kontroldü.
Sahâbeden bazıları da ramazan ayı gelince aile fertlerini toplayarak onlara mukabele okurlardı.
Osman b. Âsım (rh.) mukabeleyi şöyle izah ediyor:
“Cibrîl aleyhisselâmın Rasûl-i Ekrem’e (s.a.v.) Kur’an’ı her sene muâzara etmesinden murad, Allah (c.c.) tarafından Rasûlullah’a (s.a.v.) vahyedilmiş olan Kur’an-ı Kerim’i kendisiyle karşılaştırmasıdır. Bunu da baki kalanın sabitliğini ebed3i kılma ve muhafaza için yapmıştır. İşte bu maksatla Fahr-i Kâinat (s.a.v.) vefat edeceği son sene Kur’an’ı Cibrîl’e (a.s.) iki kerre mukabele etmiştir. Hz. Osman’ın (r.a.) el-İmam isimli Mushaf’ı işte bu arza-i ahire üzerine toplanmıştır. Hz. osman bu işi ramazan ayına tahsis etmiştir. Çünkü Kur’an ramazan ayında vahyedilmeye başlanmıştır. Bundan dolayıdır ki ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’i karşılıklı okumak (mukabele etmek) ve tekrar etmek müstehaptır. Bu maksatla imamlar, bu ayda Kur’an tilavetine çok sa’y u gayret sarf etmektedirler.”
Rasûlullah’ın (s.a.v.) bu sünneti sebebiyle mü’minler, ramazan aylarında Kur’an okumaya her zamankinden daha çok ehemmiyet verirler. Hatim indirirler, hatimle terâvih kılarlar, mukabele dinlerler. Aynı sünnet bizzat Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashabı (r.anhum) tarafından yaşanmış, nesiller boyunca yaşatılmış ve nihayet günümüze kadar gelmiştir.
Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) ashabın içinden güzel Kur’an’ımızı iyi ve düzgün okuyanları dinler, bazan gözyaşlarını tutamadığı olurdu. Bir hadis-i şerifte, Allah’ın evlerinden birinde O’nun kitabını okuyan ve müzakere eden cemaati rahmetin kaplayacağı, onları meleklerin kuşatacağı ve Allah Teâlâ’nın o mecliste yer alanları kendi nezdinde bulunanlara bildireceği kaydedilir. [Müslim, Sahih, Zikir, 38; Ebû Dâvûd, Sünen, Vitir, 14; Tirmizî, Sünen, Ķırâat, 12] “Allah’ın evleri”nden ekseriyetle mescidler anlaşılırsa da bu işin yapıldığı mektep, medrese, hankah ve meskenler de buna dâhil edilmiştir. İslâm ülkelerinde saraylarda da mukabele okuyan hâfızlar bulundurulmuştur. İbn Hallikân, Hârûn Reşîd’in hanımı Zübeyde’nin (rahımehumallah) Kur’an’ı ezberleyen 100 kadar câriyesinin olduğundan ve sarayında onları dinlediğinden bahseder. İstanbul’da Topkapı Sarayı Müzesi Hırka-i Saâdet Dairesi’nde günün hemen her saatinde mukabele okuma âdeti günümüzde de sürdürülmektedir.
Bugün İslâm dünyasında devam ettirilen mukabele ibadetinde esasta bir değişiklik yoktur. Makedonya gibi bazı Balkan ülkelerinde mukabeleye üç aylar girince başlanmakta, recep, şâban ve ramazan aylarında hatim indirilmektedir. Eski İstanbul ramazanlarında camilerde mukabele okumaya ramazandan on beş gün önce başlanır, hatim duası Leyle-i Kadir öncesi ikindi namazında yapılırdı. Osmanlılar döneminde namazlardan önce birer cüz mukabele okumakla vazifeli olan ve kendilerine “cüzhan” denilen hafızlar vardı. Ayrıca bazı büyük konaklarda güzel sesli imam ve müezzinler vazifelendirilir ve sahurdan sonra mukabele okunurdu. İstanbul’da Eyüp Sultan Camii ve Türbesi’nde okunan hatimlerin ayrı bir fazileti olduğu kabul edilir, Uzunçarşı esnafı her yıl ramazanda Eyüp Sultan Camii’nde mukabele okuturdu. III. Selim’in ramazanlarda Eyüp’te Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin türbesinde veya sarayda Hırka-i Saâdet Dairesi’nde okunan hatimlere iştirakinden söz edilmiş, bu hatimlerden bazılarının kırâat-i seb‘a üzere okunduğu belirtilmiştir. [III. Selim’in Sırkâtibi Ahmed Efendi Tarafından Tutulan Rûznâme, s. 13, 16, 188, 212, 245]
Günümüz Türkiye’sinde ramazan mukabeleleri ekseriyetle ramazanın ilk günü başlar ve arefe günü tamamlanarak duası yapılır. Duanın Kadir gecesinde yapıldığı da olur. Bilhassa kış gecelerinde imsakten hemen sonra camiye gidenler sabah namazından önce okunan mukabeleye katılmaktadır. (Ramazan için özel dinî yayınlar hazırlayan bazı radyo ve televizyonlarda da mukabele daha çok bu vakitte okunmaktadır.) İstanbul’da bilhassa selâtin camilerinde ramazan günlerinde tanınmış hâfızlar günümüzde de mukabele okumaktadır. Ayrıca hanımların evlerde bir araya gelip mukabele dinleme âdetleri / geleneği de yaygındır. Bu meclislerde bir hâfızın okuduğu mukabele takip edildiği gibi, her cüz bir kişi veya birden çok hâfız tarafından da okunabilmektedir.